İyimserlik ile safdillik arasında büyük fark vardır. Pek çok demokrat, dindar, veya ikisinin de bilinci oluşmamış fakat iyi niyetli insan 367 var mıydı, erken secim olmalımı gibi olaylara tek tek odaklanıp her birinin nasıl çözülebileceği üzerinde kafa yorarken “büyük resmi” gözden kaçırıyorlar sanıyorum. Bazıları da örneğin birçok AK-Parti mensubu, resmi görse de olayları hayra yorma, sadece hukuk sınırlarında kalma, ortamı germeme stratejisinin akl-i selimin yolu olduğu kanaatinde. Ben bu yaklaşımın fazla gerçekçi olmadığının ampirik olarak ispatlandığını düşünüyorum.
Böyle bir konuda “ben söylemiştim” demek acı verici ama ben söylemiştim. Bir önceki Bizanslılara Entrika Dersleri Verilir
yazımdaki öngörülerimin hemen hepsini doğrular mahiyette gelişmeler oldu bu son iki günde. Mevzuuyu gene maddeler halinde ele almak doğru olacak.
Mumcu-Agar Alicengiz Oyunları
Bu bloga yorum yapan bazı dostlar dahil pek çok medya mensubu, siyesi gözlemci ANAP ve DYP’nin takındıkları “demokrasiden yanayız ama faşistler ne istiyorsa onu yapacağız” ifadesi ile tevil edilebilecek acayip tavrın mantıki bir açıklaması olamayacağını söylediler. Belki bazıları da benim gibi sebebin ne olabileceğini öngörebildiler ama söylemenin mahsurlu olacağını düşündüler; bilemiyorum.
Şöyle demişim bu konuda daha önceki yazımda bunun saikı olarak:
“A-Birileri perde akasından “çok kuvvetli telkin” veya reddedilemez, reddedilmesi teklif edilemez bir teklif yaptılar. Bu telkin “Senin millet iradesi ile kazanacağının iki mislini veriyorum” veya katılmazsan…türünde de tezahür edebilir.”
Bu gece yarısı GK’in verdiği muhtıradan sonra artık herhalde Demokratik bir oluşum(!) hazırlıkları yapan, haftalardır “meclis iradesi”, “milli irade”, “mahkeme değil meclis” , “demokratik çözüm” söylemlerinin sahibi iki liderin birdenbire bu faşizan teşebbüste rol almalarının başka teviline haiz olan varsa beri gelsin. Askerin muhtırası sadece “havuç ve değnek” ten hangisinin daha fazla etkin olabileceği konusunda aydınlatıcı olmuştur. Tahminim ikisinin de kullanıldığı. Yani “girilmeyeceeeeeek, girme lan!” ve “akilli olursan mükafatını alırsın” dır. Bu tehdit-mükafat “ ikilisini tebliğ etmede gönüllü aracı olarak kullanılan, siyaset çöplüğünden geri donuşüm onbaşılardan da bahsettim gene o yazida.
Anayasa Mahkemesi Kararını Vermiştir!
Farkındayım bunun riskli bir tahmin olduğunu. Her ne kadar AK-Partili vekiller, gerçek hukukçular, demokratlar kanal, kanal dolaşıp ince hukuki açıklamalar yapmakla, Anayasa Mahkemesi’nin doğru karar verip CHP’nin dilekçesini usulden reddedeceği fikrini serdediyorlarsa da, onların da benim korkularımı paylaştıkları kanaatindeyim. Zaten son iki gündür yürüttükleri canhıraş gayret, ANAP ve DYP’ye “demokrasi paketi”, “erken secim” gibi tavizler de bu tehlikeye inandıklarının işaretidir. Ne yapsınlar zırvaları yok sayma lükstür bu ülkede.
Yüce Mahkeme’nin sicilinden de bahsetmiştim bir önceki yazıda birkaç hukuk ayıbı örnekle. Doğrusu mahkeme üyelerinin her birinin ferah-i gönül ile böylesi bir hukuk cinayetinin altına imza atarlarmı bilemiyorum. Üyelerin hemen tamamı ile Mardin’de bir müzede karsılaştım gecen Ramazan Bayramında. Her biri de mülayim, entelektüel görünüşlü insanlara benziyordu. Ama bazılarının vicdanları rahatsız olsa da “sizi buraya koyan irade böyle istedi (Yassiada Hakimi Salim Başol veya Savcı Egesel’in ifadesi) ise Yüce Mahkeme’nin vicdani kıldan incedir; şüphe olmasın.
Aksini düşünelim bir an için. Diyelim ki CHP Mahkeme Kararı’nın ne olacağını bilmeden bir can simdi olarak sarıldı bu senaryoya. Mahkemenin reddi halinde Baykal ve CHP’nin hali nice olur bir tahayyül edin. Peki bunlar böyle bir sonucun çıkma ihtimalinin olduğunu bile bile böylesi bir kumar oynayacak kadar aptallarmı?
Çıkarımım: Anayasa Mahkemesi çantada kekliktir.
Neden “darbe” kelimesi?
Bir Amerikan halk sözü vardır” ördek gibi yürüyor, ördek gibi ses çıkarıyor, ördek gibi yüzüyor… ise büyük ihtimalle ördektir” diye.
Daha önceki “Cumhurbaşkanının isminden önemli olan “yazım dahil birçok yerde “darbe taksitlerle de olur” demiş idim. Ve sıkça generallerin “28 Şubat bin yıl sürecek” salvolarını hatırlatmıştım.
Darbeler bayramlar gibi heyecan verici milli duyguları kabartıcı fotoğraf kareleri sunduğu için yapılmaz. Öyle olsa idi Çevik Pasa Sincan’da tankları sabaha karşı yürütmez idi. Bir yönetimin devrilmesi de nihai gaye değildir. Bir grubun iktidarı, bir hayat görüsünün hakimiyeti nihai gayedir. Bu cümleden olarak bir demokratik rejime karşı girişilmiş, başarıya ulaşmış bir meşru düzeni intikaya uğratma, anayasal düzeni ilga etme girişimi bir darbedir. Bu gayeye tanklar yürütülmeden de ulaşılabiliyorsa ne gerek var bir sürü zahmete girmeye?
Yakın darbeler tarihimize söyle bir göz attığımızda darbelerin konjunkturel olarak sekil değiştirdiğini gözlemleriz. 60’takine benzer ihtilale birkaç yıl sonra da teşebbüs edilmiş fakat gerçekleştirilememiştir. 70 muhtırası 60’in milletin ruhunda ve ülkenin ekonomisine, itibarına her alanda yaptığı tahribat hafızalarda taze olduğu için “darbe light” olarak tezahür etmiştir. 8o darbesi özellikle 70’lerin solcuları için tek “kötü darbe” dir ama 70’lerin sonarında olayları yakından gözlemleyenler ve sanıyorum milletin büyük kısmi için de bu statüde olmamıştır. Müteakip 17 senede köprülerin altından epey sular akmış ve 28 Şubat “post-modern” darbesine sivil görünüm verme zarureti hissedilmiştir.
Darbe tecrübeleri askere ülke yönetmenin içtimadaki erleri hizaya getirme kadar kolay olmadığını da öğretmiştir. Ekonomi, dış işleri, GSMH, ve insanların yürekleri paşa dinlemez ki. Netekim ressam Pasa da “nü” resmi görmüş ve hemen ekonomiyi merhum Özal’a teslim etmiştir. Bu karar-i hayriye muhtemelen Paşa’nın darbeciliğe vurduğu en büyük darbe de olmuştur.
28 Şubat’tan bu yana da köprülerin altından sular hızla akmaya devam etmiş, ve özellikle son 5 yılda yaşanan ekonomik, siyasi alanlardaki mucizevi denebilecek iyileşmeler, ülkenin dünya ile entegrasyonu yolunda Özal’ın bıraktığı yerden hızla devam, yeni darbeler kurgulanırken, “sonrasını naapicaaz” cilarin Eruygur Pasa gibi “hele bir yapalım sonra düşünürüz gerisini” cilere galebe çalmasına neden olmuştur.
Bu iki “düşünce okulundan” çıkan mamul: Post-post modern darbe. O da daha önceki “Cumhurbaşkanı’nın isminden önemli olan” yazımda da değindiğim taksitli darbe veya tankları kalplerde, zihinlerde yürütme modeli olmuştur. Dilerseniz “ölümü gösterip sıtmaya razı etme” veya “aba altından sopa” metodu da uyar. Bu 28 Şubat sürecinde rutin haline gelmiş , kanıksamış insanları ve piyasaları dahi fazla heyecanlandırmaz olmuştur. Dün gece yarısı olan bu mutat MGK bildirileri, YAŞ kararları, ve aylık olağan uyarılar, hukuka müdahaleler şeklinde tezahür edenlerden farklı olmasının nedeni sadece üslubun sertliği değil Cumhurbaşkanlığı ve genel secim süreçlerine direkt müdahale vasfı , rutin müdahalelerin kümülatif etkisini barındırması ve malum darbeperver siyaset ve medya erbabının adeta beyaz atlı prensi rolünden dolayı olmuştur. 2004’te teşebbüs edildiği ve Özkök Paşa’nın sağduyusu sayesinde önlendiğini öğrendiğimiz Sarıkız ve Ayişigi darbe teşebbüslerini ve yeni andıçlari yapanları koruyup ifşa edenleri sigaya çeken Genelkurmay’ın dünkü çıkışı kimse için fazla sürpriz olmamalı. Zihniyetin varlığıni hepimiz biliyorduk; ve bunun değiştiğine dair ifadeler nesnel analizler değil dilekler idi; fakir dahi inanmak istemiş “acaba” dediği zamanlar dahi olmuş idi.
Sivil toplum ve aydın sorumluluğu
Doğru, “layık olduğunuz gibi yönetilirsiniz” ama ben gene de milleti masum tutma taraftarıyım. Tamam Osmanlı döneminden gelen askeriyeyi “Peygamber ocağı” olarak baş tacı yapma “Allah devlete zeval vermesin” duasında ifade bulan devlete saygı geleneği milletin üzerindeki olü toprağını aciklaycidir ama “değişim” topluma ajanlar vasıtası ile girer. Değişimin ajanlar da ancak aydınlar olabilir. Geçmişte monarşi veya diğer otoriter, totaliter sistemlerle yönetilen tek ülke Türkiye değildir. Ukrayna’dan Şili’ye her ülkede sosyal değişimin ajanları aydınlar olmuştur. Bizde aydınlar maalesef sosyal, entellektuel sorumluluk testinde çakmışlardır. Pek çokları için savundukları fikir, veya “dava” bir kariyer, geçim kaynağı haline gelmiş ve dolayısı ile herkes görevini icra ederken konjunkturel sınırlara riayet etmiştir. Etmeyene de sessiz sedasiz NOKTA konulmustur. 28 Şubat’ın 10’uncu yıldönümünde doğru dürüst bir protesto mitinginin dahi yapılmayışının sorumluluğunu halka yükleyemeyiz. Ferhat Sarıkaya, Atilla Yayla, NOKTA dergisi, andıclarin sineye çekilmesinin vebali de aydınların boynundadır. Hele hele 301. in medya tik ve güçlü mağdurları Orhan Pamuk, Elif Şafak ve “Soykırım Konferansı” konusunda gösterdikleri hassasiyetin onda birini bu çok daha vahim baskılar, hukuk cinayetleri konusunda sergilemeyenlerin artık özgürlükler, demokrasi gibi kelimeleri ağızlarına alma hakları yoktur.
Faşizme karşı demokratik direniş riskli eylemler şeklinde tezahür etmek zorunda değildir. Gayrimeşru uygulamaları protesto için meşru eylemler yelpazesi en basit bir e-posta kampanyasından, darbeperver medya, firmalar için ekonomik boykota, yürüyüşler, mitingler gibi pek çok formlar alabilir. Ukraynalı turuncu devrimcilerin bir kişinin burnunun kanamadığı eylemleri dahi fazla radikal geliyor ise ABD ve Avrupa’daki savaş veya küreselleşme karşıtı “çağdaş” eylem seçenekleri de vardır. Birazcık yürek lazım. İnönü’nün sözü ile bitireyim: “Arkadaşlar bir ülkede, namuslu insanlar namussuzlar kadar cesur olmadıkça o ülke için kurtuluş yoktur” (meal).
Bekir Hocam “ben büyük resimden bahsediyorum bu da ne yazmış..” diye kızmayın sakın
çok ilginç gelmeseydi ve Fehmi Koru’nun bir yazısında geçen bir olayı hatırlatmasaydı yazmazdım ,ben de bir saat kadar önce bu haberi gördüm ve görür görmez aklıma Fehmi Koru’nun yazısı geldi ……
HaberVakti’nden bir haber :
http://www.habervakti.com/detay.asp?id=29817&kat=Manset
( http://www.tsk.mil.tr den açıklamanın bulunduğu sayfayı kaydedip , html dosyasını notepad ile açınca ,en altta html kodu içindeki gömülü olan ” İLKER BAŞBUĞ ” ismini ve “08 Temmuz 2004” tarihini görebilirsiniz )
Fehmi Koru’nun 2003’de aktardığı bir olay :
http://www.yenisafak.com.tr/arsiv/2003/temmuz/13/tkivanc.html
yazıdan küçük bir alıntı:
“….Downing Street, internet sitesinden raporun ‘word’ belgesi halini kaldırdı, ama Smith meraklılar için orijinalini incelemeye hâlâ açık tutuyor. Dosyaya girdiğinizde, yukarıdaki kişilerin elektronik parmak izleri demek olan kayıtlarla karşılaşıyorsunuz: …..”
YORUMSUZ ( bu lafa da kıl oluyorum ya neyse , komplo teorisi falan değil yani…..)
BeğenBeğen
Tesekkurler Vb kardesim. Buyuk resim genel tahlil icin , yan teshis ioxcin gerekli ama her karenn de yuksek cozunurluklu resimi cikrmanin da tarihe kayit dusme, legal proseduru tuketme gibi pratik yararlarivar. Haber-Vakti yazisi bu bakimdan onemli. Hangisi oldugunu hatirlamiyorum son yazilardan birinde “inaniyorum ki 2004’ten beri de darbe tesebbusleri oldu, ve ilerde bunlari birileri hatiratinda yazack; veya baska sekilde ifsa edileceK’ demis idim mealen.
Yakalaniklarinda mueyyide olmadigi icin artik darbeciler izlerin kapatma gayreti dahi gostermiyorlar. Hos isteseler de gerzek olduklari icin tekonolojinin imkanlatindan haberdar degiller. “andic’i ifsa eden iletinin Utah’taki bir severdan dolasarak gelmesini “Utah’ta birileri yonetiyor” seklinde anlayan dehalar bunlar. Gene benim iki klisem “entellektuel laikci oksimorondur” ve “neyse ki seytan aptal”.
BeğenBeğen
Peki ne olacak onuda deseydiniz ya .. Ama bildigim su var geri adim atilirsa vay benim ve milletimin haline.. Atilmazsa da .. ??Dua dua
BeğenBeğen
bekir bey,
bir darbe yazısı da benden…
http://budalaca.blogspot.com/2007/04/pazar-budalacalamalar-samimiyet-kar.html
sevgiler.
BeğenBeğen
Tesekkuler M K Y kardesim. Okudum yazinizi. “Yogurt yiyislerimiz” farkli ama teshisler, tesbitleriniz aynen.
BeğenBeğen
Sadece darbe değil tüm Büyük projeler ve değişimler de taksitli olur.Çözünürlük üzerinde oynama ihtimali var ve adına da photoshop deniyor sanırım.
Görülmesi istendiği gibi hazırlamak!Kusursuzluk neredeyse aklın alamayacağı boyuttaysa şüphe elzemdir.
Göz göre göre geliyor olan bir tek şey var AKP nin iktidar ve Gül’ün de CB olacağı.Ve siz şüpheli olsanız da Anayasa Mahkemesi “Hayır,367 aranmaz” diyecek.
Bir kez askerin aslında iktidarın arkasında olduğunu ve aslında ortak amaç için hareket ettiklerini düşündüğünüzde “halk açıklaması” denilen ve gerçekten muhtıra olmayan şeyin ne için gerektiği anlaşılabiliyor.
Kaosa dönüşen ve artı şoklar gibi geçirilen bir CB süreci oldu halk bu kadar mı dedi bu kadar sıkıntı olmayacak bir çözüm bulunsun dedirtildi halka,herkes kutuplaşmadan şikayetçi ve gelinecek sonuç Derin Düşünce Grubundan Volkan Serin beyin bahsettiği 2 aşamalı CB seçim sistemi olacaktır.Bunu yazınca kulaklarımda Evrenin son zamanlarda yaptığı 7 mi 6 mı olması tartışılan idare şekli geldi.
Bu küçücük ve bilge olmayan aklıma geliverenler bunlar.
Muzmin bey in Mağdur başlıklı yazısını da okumanızı tavsiye ederim.Sizin detaylarla bütünü görme ustalığınızla bu konuda bir şeyler yazabileceğinizi umuyorum.
Saygılar,
BeğenBeğen
Selamun Aleyküm Bekir Bey;
Efendim insan beni ( ben derken “ben” kelimesi “biz” diye haykırıyoer aslında 😉 ) ahmak yerine koymaya çalışmaya görsün. Bunlar ne hacılar, hocalar, namaz kılanlar, başörtülüler var deyip kendi yedikleri haltları, kendi günahlarını, kendi isyanlarını ve kendi nefisleri karşısınadki mağlubiyetlerini temize çıkardığını ve kendi iç huzurlarını böyle bulduklarını iddia edenlerin hezeyanlarından başka birşey değil. Evet İslam yani Allah’ın (c.c) gönderdiği din (haşa) yok. Sadece herkesin kendi yazdığı ve yaşadığı din var. Bu bu kadar açık ve net. Ne yazık! Sorun ne cumhuriyet ne laiklik ne de atatürkün devrimleri. Tek istek var. Bizi rahat bırakın. Biz müslümanız diyoruz ama işimize geldiği gibi yaşarız. Her türlü kutsalımız her türlü hayat tarzımıza göre bizim tarafımızdan belirlenir. Hümanizm işte. Sömürülen insanlar, aptal yerine konulan insanların tüm bunlara rağmen ben merkezli ürettikleri ben putuna tapınmaları. “Bana göre …” diye başlayan cümleler. Ben’den haberi olmayıp ben’den başlayarak kurulan cümleler. Ben de diyorum ki bu bir nefsi müdafa ise “HANGİ?” NEFSİ MÜDAFA! Musa’lara bir sürü Karun, Firavun ve Bel’am neyi müdafa ediyolar?
İyi günler, Allah’a (c.c) emanet olun…
BeğenBeğen
Tesekkurler C-Z Hanim. Ben iki, uc veya 13 asamali secimin degeil hakim irade de zihniye degisimin olup olmadigi veya millet iradesinin onun yerine gecip gecmediginin onemli oldugun dusnuyorum.
Mahkeme karari konusunda yanilmis olursam, ayri bir baslik altibnsda bunu yazip Mahkeme’den ve aksini ongoren herkesten ozur dileyecegim buyuk bir zevkle :))
BeğenBeğen
Tesekkuurler Dogu Kardesim, bahsettiginiz zihniyetin felsefimkokeni konsundaki yaklasiminiz icin. Ha Hasan -kel, ha kel Hasan Seytan emeller seytani metodlari gerektirir.
Ezcumle.
BeğenBeğen
Hakim irade” buyur yerime geç ama ben gerekirse yine buradayım dediğinde”bu iradenin el değiştirdiği şeklinde mi anlaşılır?Kendisine verilmesini beklemeden” irade benim” denip sahip çıkıldığında bu gerçekleşmiş olmaz mı?Şimdilik benim gördüğüm, birilerinin “isteee” diye fısıldadığı.
Özrünüzü şimdiden kabul ettim,bir daha zahmet etmeyin :))) aksi olursa üzüldüğüm sadece haklı çıkmanız olmaz.
BeğenBeğen
bu ortamda yapılacak seçim “psikolojik ortamda” gerçekleşecektir ve kesinlikle konjüktürel durum Akp nin yararınadır. Hatta Akp ummadığı bir oranda oy alır ve yüksek oranla meclis aritmatiğinde yer bulur.
Askerin müdahalesi hiçbir şartta “doğal” değildir! Hiçbir zaman da iyi sonuçlar vermemiştir. Her şeyden önce “müdahaleye hayır!” demeli sonra tartışmalıyız.
Müdahaleye hayır , Akp ye evet; Müdahaleye evet Akp ye hayır anlamında olmamalıdır. Askerin yeri ve konumu sınırını aştığı an legal hiçbir durum bahis konusu olamaz.
Miting meydanlarında sağ ve sol merkezde birleşme sloganları atıldı. Bakınız aşırıya tepki var, dinci! Şeriatçıya! Tepki var, ne diyoruz “aşırı uçlar yerine mezkez!” Aşırı ucun gelme sebebi merkezin bölünmüşlüğü olabilir. Ancak MUHTIRA nın bunlarla da hiçbir alakası yok.
40 kusur yılda kaç darbe veya müdahale oldu ? Bunları kaçı , merkez iktidarlar döneminde
kaçı,
aşırı iktidarlar döneminde gerçekleşti ???
BeğenBeğen
Çok önemli tespitler. Bahsettiğiniz gibi suçu halkta aramamak lazım, aydınların omurgalı olması lazım. Bizimkiler romatizmalı, yağmur yağmaya yakın ağrıları azıyor.
Bu gerginlik sürecek olursa yapılacak en doğru şey milyonların sokağa dökülüp sivil darbenin yapılmasıdır. Demokrasi adına halk idareye el koymuştur. Bundan böyle bu vatanda siyaset konuşan askerin ağzına biber sürülecektir, genelkurmaylıktan el çektirilecektir, gibi bir tavrın takınılmasıdır. Böyle bir şey olursa, işte bu tarihe 1789 Fransız halk ihtilali ile yanyana yazılır. Çok mu hayalciyim??
Bunu gerçekleştirmek güç sahiden. Bizim halkı korkutacak bir “irtica, molla, İran” vs. öcümüz yok. Darbe desen, zaten bağışıklık yapmış. Sahi nedir bu halkı indükleyecek, demokrasisine sahip çıkmayı sağlayacak şey?
BeğenBeğen
İŞTE İKİ REKTÖR PROFİLİ:
http://www.zaman.com.tr/webapp-tr/haber.do?haberno=534005
http://www.zaman.com.tr/webapp-tr/haber.do?haberno=533389
Saygılarımla Bekir Abi,
BeğenBeğen
Ah, ah Blue Kardesim. Kelin ilasci olsaydi basina surerdi hesabi, oyle quick fix oldugunu sanmiyorum. Cok acilar cekmis, cok kanlar dokulmus bu memlekkette bu is evrimsel olmali. Bahsettiginiz induksiyonun olmamasi milletin ne oldugunu kavrayamamasindan. “en guvenilir kurum” sendromu varya? “ocumuz”
var olmasina da aydinlarmiz yiillardir irtica yaftasini silmeye calismaktan bi-hal oldular; “ocu” kullanacak takatmi kaldi? Kusura bakmayin “aydin cesreti” derim baska sey demem.
BeğenBeğen
Merhaba Bekir bey,
301 den yargılanlara, yazarlara ve ermeni toplantıları tartışmalarında hassaslık gösterenler bugün olanlara aynı hassasiyetin 10da birini göstermiyorlar demişsiniz 🙂 Bence biraz haksızlık ediyorsunuz. O kesim her zaman bu tür olaylara ikircikli olmıyan bir tavırla karşı çıkmıştır. Azlar ve sesleri bu gürültüde duyulmuyor orası ayrı. Daha geçende taksimde miting yapıldı “ne akp ne darbe” diye ama pek dikkat çekmedi. 28 Şubat zamanında da bizzat katıldım 40-50 bin kişilik sultanahmet mitingine. O zamanki slogan “Ne Refahyol Ne Hazırol” idi. E fazla kalabalık değiliz orası ayrı bir konu. Bugün yaşananlar ise, bizleri neredeyse AKP ye oy verdirtecek şekilde asabımızı bozuyor. Bugün AKP ye karşı sergilenen tutumun, aslında toplumumuza karşı yapılmış birşey olarak algılıyoruz. Neyse analizlerinizi ilgiyle okumaya devam edeceğim.
Bu arada, HTML kodundaki imza olayı zannedersem aktarıldığı gibi değil. Yeni Şafaktaki yazıda “08 Temmuz 2004” tarihi verilmemiş!?
Genelkurmayın sayfalarından da kaldırılmış benzeri tüm imzalar. Fakat Google’un önbelleğinden silememişler tabi. Zaten onuda yapabilseler bu faşistlere itaat etmek düşer bizlere 🙂 Zannedersem bunların web yazılımcıları şablon olarak HTML kodlarını varolan sayfalardan kopyalayıp sayfaları o şekilde düzenliyor. Aynı imza daha başka alakalı alakasız bir sürü sayfaya var (sadece google da), fakat orjinallerinden kaldırılmış hemen. Ve 08 Temmuz 2004 de ilker başbuğ bir basın toplantısı düzenlemiş.
Neyse işte…imzalı yada imzasız, sonuçta yanlış birşey.
BeğenBeğen
linkleri unuttum… HTML kodlarında imzaları görebilirsiniz.
http://66.102.9.104/search?q=cache:r4TbjWI4gyYJ:www.tsk.mil.tr/bashalk/basduy/2004/bd57.htm+%22S%C3%B6z+konusu+%C3%B6d%C3%BCl+t%C3%B6renini+izlemek+isteyen+Genelkurmay+Ba%C5%9Fkanl%C4%B1%C4%9F%C4%B1+nezdinde+akredite%22&hl=da&ct=clnk&cd=1
http://66.102.9.104/search?q=cache:vALYC9cyjR0J:www.tsk.mil.tr/bashalk/basduy/2004/bd59.htm+site:www.tsk.mil.tr+%22Orgeneral+%C4%B0lker+BA%C5%9EBU%C4%9E%22+%2208+Temmuz+2004%22&hl=da&ct=clnk&cd=3
BeğenBeğen
Tesekkurler yorumunuz icin Baris Bey.
“301. magdurlarina veya Ermeni Konferansina destek cikanlar” diye sabit bir idelojik grup yok. Bunlar arasinda tabiiki ilkesel olarak fikir ozgurlugu savunuculari var. Ama ikircikli hatta cifte standartli olanlarin da var oldugunu dusunmeye devam ediyorum. Aklima gelen birkac “cifte standartli” isim: Haluk Sahin, Ece Temelkuran, Turker Alkan)ve bir ikircikli: Fatma Muge Gocek. Ismet Berkan vb. Listeyi uzatalbilirim. Ama onemli nokta bu pozisyon takinanlarin tabiiki hepsini kastetmedigim. Ben de her iki konuda onlara katilmis idim.
“aciklama” yi Ali’mi yazdi Veli’mi bilmek icin ben de yanip tutusmuyorum. Ne farkeder. Bilyoruz ki yazablece yuzlerce general var. Bu gunlerde bir yerde birkac gazeteci generalden bahsediliyordu. Lumpenm oldugu gercek. Fasistin baska turlusne de rastlamadim Turkiye’de.
BeğenBeğen
C-Z Hanim,
Su anda cocuklarimizin ilahi okmasina dahi karisma kustahligini sergiledikleri goz onun alinirsa “hakim irade” nin millete “yerime gec ama ben buradaim” demesi durumu izafi bir ilerleme addetmek lazim.
Aybala Hanim,
Keske ne olcagini bilwecek kehanetim olsa idi 🙂 Ama inancim var. Cunku sukarin yukari akmadigini, Allah’in en buyuk oyun bozucu oldugunu biliyorum. Bence fasizm can cekisiyor.
BeğenBeğen
Muhammet Bey,
Yorumunuz icin tesekkurler.
Iki nokta:
1. Cok haklisiniz A Partisi B Partisi degil mesele buirada. D Partisi olmaliyiz: DEMOKRASI’nin D’si.
Yakinda olen Yeltsin’i tarihe geciren olay yerine gecmeye calistigi Gorbachov’a karsi darbe tesebbusunu bosa ciklrmak ici Tankin uzerinde konusma yapmasi idi.
Burada darbecilerle isbirlig yapan Erkan, Agar gibi isimler Hukumet’in poltikalarindan bahsederek kendilerin aciklamaya calisiyorlar. Yersen. Geliosmislik, siyasi ahlak urnusolu idi bu.
2. Bu sartlarda gidilecek secmde AK_parti’nin oylarinin her hal;ukrda yuikslecegini ben de tahmin ediyorum. Ama bunu fazlaca onemli bulmuyorum. Saniyorum Cevik Bir “isterseniz yuzde 90 oy alin, far etmez” demis idi mealen.
Yukrida Blue Bey’e cevaben yazdigim yorum da ayni konuda.
BeğenBeğen
Barış Bey , ben yorum yapmadım ,açıkçası web tasarımı da bilmiyorum , sadece bana hatırlattığı olayla birlikte sundum , yorumsuz diye de ekledim , Şüpheciyimdir ama komplo teorisi olmadığını da belirttim ,
Fakat E-Muhtıra biraz komik ve riskli bir iş
bakın mesela aklıma gelen bir komplo teorisi , yada ihtimalini de yazayım :
muzip bir hacker’ın bu hafta içinde genelkurmay sitesini hack edip , 2. bir bildiri yani bir FAKE MUHTIRA yerleştirdiğini düşünebiliyor musunuz ?
1 saat yayında kalsa , ve medyaya yansısa skandal için yeterli ,
işin kötüsü , yazılacak FAKE MUHTIRA bilinçli olarak gerilimin dozunun belirli bir seviyenin altına inmemesinı sağlayacak tarzda kaleme alınabilir ,
bu durumda Genelkurmay , biz yapmadık dese bi dert , yaptık dese başka bir dert , yapmadık demesi geriadım olarak algılanabilir mesela…..
BeğenBeğen
siyaset milletin gozunun icine baka baka yuzu kizarmadan yalan soyleyebilme sanatidir
bu kategorideki en iyi siyasi aktor odulunun sn. baykal´a verilmesini oylariniza sunuyorum SUNUYORUM SUNUYORUUUM SSAAAATTIIIM
BeğenBeğen
Oysa siyaset en erdemli kisilerin isi olmalidir. Dusunelim ne icin siyasete ilgi duydugumuzu. Cunku inanclarimiz, felsefemizin, mana dunamizin, diger insanlar, dunya ile iliskilerimizin duzene sokuldugu alandir siyasi arena. Bencil olmayan, vicdan sahibi insan o arenada ne olduguna kayitsiz kalamaz. Daha da idealist olanlarimiz oraya girerek elini tasin altina koyan insandir. Yani en iyilerimizdir.
Olmalidir. Duymayanlar icin ilave edfeyim:Baykal dun gece “Anayasa mahkemesi davamizi reddederse Turkiy buyuk catisma cikar” dedi. Kirli olan siyaset kelimesi olamaz. O’nun icin eden bu karakterler olabilir ancak.
BeğenBeğen
Bunları kısaca tanımlamak gerekirse;
Paranoyak Soytarılar!
Dertleri laiklik filan değil!
İSMET BERKAN beyin ifade ettiği gibi, sınıfsal kavga..
Çankaya da halktan birini görmeyi kendilerine yediremeyen Burjuvazi(!) soytarıları..
Kendilerini elit sanan bir avuç LÜMPEN..
Ama ne kadar tepinirlerse tepinsinler,
anayasa mahkemesinin 9 adayını Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ün belirlemesini büyük bir zevkle izleyeceğiz inşallah:)
Yada üniversitelrdeki demokratik seçimlerle ilk sıraya yerleşip, hakkıyla rektör adayı olanların atanmalarını..
Ve tabi ki,PKK lı teröristleri affedip utanmadan ulusalcılık lafazanlığı yapan asık suratlıların emeklilik günlerini..
dua ve sevgiyle..
BeğenBeğen
Ah , ah Ece Hanim’in oldugu haberi birazcik abartilmis kanimca 🙂 Ne guzl 🙂
Olmek seyle dursun her zamanki bilgece, ve vicdanin sesi ile gurlemis.
Her kelimesi aynen Ece Hanim. Kardesinm ben biraz fazla “radikal” ve idealist lisan kullandigim icin elestiriyor idi. Simdi ben de John Lennon gibi derimki
“You may say I am a dreamer,
But [look here and see] I am not the only one
I hope someday you’ll join us
And the world will be a better place”
“
BeğenBeğen
Sevgili Bekir bey:)
Aslında bazen toprağın altı üstünden daha evlâ gibi görünüyor inanın..
Allah müsade etse ölümü yeğleyeceğim zamanlar olmadı değil..Sanalda ölmek kolay, ama gerçeği Onun elinden ve en hayırlısından olsun inş.
Yukarıdaki mesajım bir hanım ağzına yakışmayacak kadar sert olabilir belki ama ,herkes gibi bugünlerde ben de çok gerginim:)
Ama bugünlerin hayırlara gebe olduğunu da tahmin ve ümid ederek, dua ile de herşeye gücü yeten güzeller güzeline havale ederek, bir nebze teselli oluyorum..
İzlenimler de, gerizekalının biri “türbanlı böcekler ifadesini kullanmış, oradan buraya gelince hayli gergin yazmışım:)
Kardeşiniz okuyorsa selamlar, saygılar:)
BeğenBeğen
Yok, yik Ece Hanim. Benimkinin yaninda .sizinkiler emzeml tyikannmis 🙂 Ben de kardesime ne demistim bliyormuasunuz? Evety sert ama kullandigim her terimin bilmsel olrak dogru oldugun ispatlayabilirim adil bir mahkemede. Size elestiri falan degil anlayacaginiz. Bilirsiniz ben de bu “ilimli” olmak icin macaya maca demeyen dostlar elestiririm.
“karafatmalar” (yoksa hamam boceklerim idi) ifadesi de Izlenimler’den bi lumpen degil onlatin rahati icin pek cok sehit verdigimiz, yuzlilyalrca dolar zarar girdigimiz yavru vatan Kibris’in eski Cumhurbaskani Rauf Denktas’a aittir. Sasirmamak lazim.
Umitvar olalim. Aydinlarin vurdumduymazliguina ragmen Oligarsi intihar ediyor.
Selam, saygi ve muhabbetle
BeğenBeğen
Bekir bey özür diliyorum…erken kabul ettiğim cümlenizi de iade ediyorum..
çantadaki son keklik işe yaradı..hukuk devletiyiz ve bu insanlar vicdanları ile hareker ederler serabı görmüşüm..çok üzgünüm..yanılmanızı çok istemiştim..
BeğenBeğen
Ongorumun dogru cikmasindan bu kadar aci duydugumu hatirlamiyorum. Koktugum dahi demeye gerek yok. Bunar hakim makim degil “hakim zumrenin” kara cubbeli miltanlari! Bende karardan once “367 meselesi” uzerine bir yazi yazmistim. Ne manasi varsa.. Azz sonra.
BeğenBeğen
9/2 vay be , Bekir Bey salı’nın gelişini geçen cuma’dan tahmin ettiniz valla , ben de ancak cuma gecesinden (bildiriden) itibaren inanmaya başladım , ve işte netice geldi
Burası Türkiye lafındaki trajedik gerçekle tekrar yüzyüze geldik
BeğenBeğen
[…] namuslu insanlar namussuzlar kadar cesur olmadıkça o ülke için kurtuluş yoktur” (meal). Kaynak Posted in […]
BeğenBeğen
Aci ama gercek VB kardesim. Bu filmi birkac kere gormustuk.
Artik namuslu insanlar icin sorun seytanin cocuklarini iknaya calismak, onklrdan hak istemek olmamali. Entellektin, fikir uretmenin de pratik bir yarar kalmadi. Eylem zamanidir. 80 kusur yildir denenen metodun basarisi amirik lrak ortada. Her zaman pasivite akillica” metod olrak satildi bize. Artik bu konuyu yeniden duisunme zmani. Akil adamlara ihtiyac var. Ha bir de yurekli adamlara.
BeğenBeğen
Tekrar merhaba,
VadininBozkurdu, size birşey söylemedim zaten 🙂 sadece gazetenin olayı sunuş şeklinden huylandım. çünkü sizin verdiğiniz tarihi özellikle gizlemiş. Neyse çok önemli değil zaten. Fakat verdiğin hack fikri çok şeytanca >:} Düşünsene, sunucularında bir açık yakalasan, yada web yazılımcılarının bir hatasını yakalasan ülkeyi yerinden hoplatıp ortalığı harman yerine çevirebilirsin. Ne kadar absürd bir yerde yaşıyoruz!
Ve evet Bekir bey, haklı çıktınız. Doğuracağı garip-ucube sonuçlarına rağmen chp yi haklı buldular. Açıkcası bunu yapabileceklerini tahmin etmedim. Fakat bu seferki yanılmamdan sonra kafama birşey takıldı paylaşmak istediğim. Bu insaların hareketlerini öngörmeye çalışırken, çok akıllı insanlar olduğunu keskin bir zekaları filan olduğunu varsayarak düşünüyoruz, en azından ben dahil bazılarımız. Bundan şüphe duyuyorum artık (bravo bana!). Örneğin malum yerdeki malum kişileri, taktik stratejik, ileri geri ne varsa herşeyi ince ince hesaplıyan insanlar zannediyoruz sanırım. Sonrada bi bakıyosun, açıklamalarına, yada son yıllarda emekli olup habire konuşanlarının isabetsiz öngörülerine, yaptıkları yorumlara, dernek kurup kahramanlık taslayanlara… Yahu bunlar düpedüz mallar sürüsü. Soğuk savaş kalıntısı bile denemiyecek odun kalınlığında bir zihniyetleri var. Kurduğumuz denklemlere bunların odun zihniyetli olduğu gerçeğini de katınca çok tehlikeli şeyler çıkıyor. Köşeye sıkışmış, panik halde birisinin yapacağı şeyleri yapmaya hazır gibiler. Ve bu zihniyetin hareket kabiliyetini arttırabilecek şeylerin nüvesi de bu toplumda var maalesef. Mayalanıp duruyor…
BeğenBeğen
Guzel tespitler Baris Bey. Ben gecmiste bir yazida mealen “gelecek icin umitvarim. Bu entellektuellere guvenimden degil. Ama laikcler intihar ediyor” demis idim. Ve sikca “neyse ki seytan aptal” dedim. Bu gun dahi umitvar olmamin sebebni bu. Sadece bir zaman onceden bir ornek: Sezer korumalarindan birni gonderip bir atama icin adayi kapici Idris’e sordutuyor: Cumaya gidermi, akrabalari dndarmi vb diye.
Askerin zaaafiyetinin daha aciklanabilir bir sebebi var: Askeriyenin emir-komuta ortaminda sorgulama yoktur, put gibi duran erlere ne soyleseler dahiyane seyler soylediklerini hissederler. Problem: Milletle de ayni tarzda konusurlar.
Uniformasiz zinde gucler icin de durum cok farkli degildir: Farkli fikirdekilerin karsisina tank golgesinde ciktigi icin gercek bir fikirsel meydan okumaya maruz kalmazlar. Bu yuzden de muhakene kaaabilyetler korelir. Siniflar hep kopye cekerek veya torpille gecen ogrencinin OSYM’deki haline benzer bir durum. Bunun icindirki mevcut hak edilmeden edinilmis mevziler kormak ontolojidir.
BeğenBeğen
– “O açıklamadan bahseder, sen darbeden anlarsın.”
– @ Monarşi
– Yâni.. ayağınızı denk alın ! Meclise girmeyin.. Bu muhtıranın muhatabı hükümet olsun.. O gün muhalefetin eteği tutuşuyordu zaten.. hepsi de bir manyaktı.. . Bu bir tahmin tabi, kem küm etseler de kendileri tekzip ediyorlar çünkü bu iddaayı. Miletin zekasına bırakıyorum mevzuyu.. işi tatında bırakayım..
– O değil de efendim.. Üç kuruşluk muhtıra yüzünden memleketi çamura sürükleme macerasına meyl edenler, yüce mahkeye intikal eder inşâ Allah. Vatanın, bu dengesizlerden çektiği ne ya hu.. geleceğimi karartmaya kimin ne hakkı vardır..
– Tabi, artık bu mesele kapanmıştır ! Şimdi sıra hazirandaki muhtıraya geldi 🙂
BeğenBeğen
Hayr olsun.. Aslında, insanların akıl almaz taş kalpli ‘liklerini öyle özümsemişim ki.. yine bir terslik çıkar diye korkuyorum endişe duyuyorum. Gözleri kör, kulakları sağır, kalpleri taş misali.. . Sadece kendi görmek istediklerini görüyorlar, kendi duymak istediklerini duyuyorlar, ve kendi sevmek istediklerini seviyorlar. Onlar için özgürlük, bize gelince gericilik.. .
BeğenBeğen
buyrun burdan yakın…
http://budalaca.blogspot.com/2007/05/tandoan-alayan-idiokrasisi-mi-1-mays.html
BeğenBeğen