Archive for Mayıs 2007

Bu da şaşırtan demeç …

Erdoğan’layım 5 Mayıs 2007
(Hürriyet)
Haberin başlığı aynen böyle: Bu da şaşırtan demeç …Alt başlık “Erdoğan’layım” da Hürriyet’in yakıştırması. Aşağıdaki metinde böyle bir ifade yok. Haberde Hürriyet’ín Almanya muhabiri (kendini Ankara’da hissetmiş olacak), Schröder’í “ Gül şeriatçımı, başörtülü Cankayaýa çıkmalımi, ïslam Tehlikesini naapicaaz” cinsinden sorularla iyice sıkıştırmış. Öyle ya Baykal sosyal demokrat olduğuna göre, bütün sosyal demokratlar, faşist, oportünist, darbeci, ilkesiz İslam düşmanıdır diye düşünmüş olacak Aydın Dogan’ín muhabiri.

Ama Schröder’é kimse “muhtıra”, “uyarı” veya “açıklama” vermemiş olacak ki acemi, demokrasiden yana olduğu, Erdogan’ı da Gül’ü de taktir ettiği, her ikisinin de Türkiye’ýe büyük hizmetler yaptığı, demokrat oldukları, askeri darbenin kınanması gerektiği gibi küstahça sözler etmiş!

Ne biçim çağdaş, laik, sosyal demokratsa ne askere saygısını ifade etmiş, ne CHP’yi seçmezseniz Almanya ile Türkiye arasında çatışma çıkar demiş.

Bu garip davranış ta tabiatı ile Erdoğaná “sizin döneminizde varlığımızı ona katladik”diyen Aydın Doğan’ín Beyazkaptan’ini şaşırtmış!
Ne diyelim: Allah kimseyi şaşırtmasın. (daha…)

Read Full Post »

070416-azmi-bishara_001.jpg
Azmi Bishara (Magnus Johansson/MaanImages)

Azmi Bishara, Los Angeles Times, 3 May 2007

I am a Palestinian from Nazareth, a citizen of Israel and was, until last month, a member of the Israeli parliament.

But now, in an ironic twist reminiscent of France’s Dreyfus affair — in which a French Jew was accused of disloyalty to the state — the government of Israel is accusing me of aiding the enemy during Israel’s failed war against Lebanon in July.

Israeli police apparently suspect me of passing information to a foreign agent and of receiving money in return. Under Israeli law, anyone — a journalist or a personal friend — can be defined as a “foreign agent” by the Israeli security apparatus. Such charges can lead to life imprisonment or even the death penalty.

The allegations are ridiculous. Needless to say, Hezbollah — Israel’s enemy in Lebanon — has independently gathered more security information about Israel than any Arab Knesset member could possibly provide. What’s more, unlike those in Israel’s parliament who have been involved in acts of violence, I have never used violence or participated in wars. My instruments of persuasion, in contrast, are simply words in books, articles and speeches. (daha…)

Read Full Post »

Son zamanlarda artık hükümet muhalifi cephenin (daha uygun isimler de var ama bu işi görür şimdilik) modus operandi ’si haline gelen ihtiyaca göre hukuk, siyaset anlayışı beni yıllarca gerilere goturdu; taa lise yıllarına. Bir edebiyat hocamız vardı. Birçok derslerde olduğu gibi edebiyata da da geçici öğretmen olarak piyasada bol miktarda bulunan işsiz hukuk mezunlarından biri giriyor idi: Şakir Şeker adında bir ülkücü. Sonraki yıllarda adalet bakanlığına kadar yükselmiş.

O anlatmıştı bir derste. İstanbul adliyesinin önüne giderseniz birileri size yaklaşır ‘Şahit lazımmı abi’ derlermiş. O’nun yalancısıyım. Henüz yolum düşmedi İstanbul adliyesine Allah’a şükür.

Son günlerde TV’lerde boy gösteren bazı eski siyasetçi, hukukçu, ilim adamı karakterleri için tam da oturuyor ifade. Vazifenin gerektirdiği her türlü şehadette bulunur bu genel şahitler. İngilizce siyaset jargonunda bu tiplere “intellectual prostitutes” (entellektüel fahişeler) denir. Yok entellektüel oldukları manasına gelmez terim. İhtiyaca göre, menfaat karşılığı yorum yapan anlamındadır. Önceki birkaç yazımda, örneğin “Bizanslılara Entrika Dersleri Verilir ” başlıklı olanında biraz bahsettim bu karakterlerden.

Dün Erdoğan veya statükonun hoşlanmayacağı birinin cumhurbaşkanı adayı olacağı belli olduğundan beri bu genel şahitlerin başında 6 defa gidip, bir türlü def olmayan Sulu-the-Magnificent geliyor. Daha dün “çare” olarak “millet seçsin” dahiyane fikri aklına geldi, siyasetteki 50 kusur yılının son dakikasında. Yönettiği şer ekseninin üyelerinden olan Mumcu’ya da uygun düşüyordu söylem. Bu işin sonunu düşünmedi tabii ki bunu söylerken Sulu. Kim hesap soracaktı ki ona? Boyalı medyamı? Ciddi olalım. Genç Bakiş’larla tur yaptığı üniversitelerin seçilmiş öğrencileri? Çok komik! Hem sorsalardı ne yazardı ki? Siyaset terminolojimize ilkesizliğin ifadesi olan “dün dündür bu gün bu gündür” vecizesini kazandıran cambaz “aslında ne demek istediğini” açıklayıverirdi. Şakşakçılar da “ne güzel söyledi Baba” veya “Demirel’e geçmişte karşı çıktığımı bilirsiniz ama bu defa doğru söyledi, simdi Sezar’ın hakkını…” çekerlerdi ne menem ilkeli olduklarını vurgulayaraktan. Tabii yerseniz.
(daha…)

Read Full Post »

baykal-radikal.gif bf8c3d15a28cf44c9da0b69bs.jpg 5755manset3.jpg

Aşağıdaki yazıyı, Mahkeme Kararı’ndan birkaç saat önce yazmıştım. Şimdiye kadar olayın legal boyutunu irdelememiş idim. Çünkü olayın hukuk mukukla alakası olmadığını biliyordum. İki önceki Bizanslılara Entrika Dersleri Verilir yazımda da kararın daha mahkemeye gidilmeden önce verildiğini yazmıştım. İşte o yazıdan ilgili bolum:

Anayasa Mahkemesi: Assolist en son çıkar!

Bunu söylemekte tereddüt ediyorum küçücük te olsa olumsuz etki yapacağı korkusu ile, ve tahmin ediyorum demokrat ve dindar medya mensuplarının, siyasilerin birçoğu da bunu biliyor fakat aynı korku ile söylemekten çekiniyor. Oyunun en heyecanlı sahnesi bahsedeceğim. Bu komplo teorime göre Anayasa Mahkemesi’nden gerekli GARANTİ ALİNMİŞ OLABİLİR! Gene tahminimce bu son günlerde de olmadı. Bu Deniz Baykal’ın, danışmanı Sabih Kanadoğlu’nun taktiği ile bunun üzerine mal bulmuş mağribi gibi atlamasından çıkarımım değil. Oyunun plotounun tamamına baktığımda, ve birçok önemli siyasi karakter, ve özellikle Ağar ve Mumcu’nun da Baykal’ın peşine takılma “temayülü” belirtmeleri bu ihtimali güçlendirici mahiyette. Siyasilerin çoğu ilkesizdir, bu ülke çok Güneş Motel vekil pazarları gördü ama burada sandık için birleşme arifesinde Mumcu-Ağar’in bu skandal çıkışlarının “uygun fiyat” garanti edilmeden yapmış olabileceğini düşünemiyorum. (daha…)

Read Full Post »

« Newer Posts