Birkaç gün önce şu meşhur AYM’nin “büyük bir gizlilik içerisinde” yapılması gereken istişareleri beş adet laik gastede birden yayınlandığı gün yazmıştım bu “ee, Meclis seçimleri 20 yılda bir yapara netcez” şamar gibi sorusu üzerine. Ama benim düzensizliğim, bilgisayarın azizliği, elektriğin iki de bir kesilmesimidir her ne ise bir kazaya kurban gitmiş olacak; bulamadım. Aradaki günlerde konuyu yazan çok oldu medyada. Bu blogun bazı yorumcuları da konuda fikirlerini yazmışlar. 50’lerin sonunda 60 larin başında yazılan yazıların bu gün de güncelliğini kaybetmediği ülkede bir kaç gün tehir “esastan” da “şekilden” de bir şey kaybettirmez; belki “ilk ben yazdım” deme hakki dışında diyerek kaleme sarıldım. .
Sadede gelelim. Meclis “20 yılda bir seçim olsun” * gibi uçuk bir karar verirse ne yaparız diyen AYM üyesi veya üyeleri biraz psikoanalizini yapmak için psikiatrist olmaya gerek olduğunu sanmıyorum. Esasen bu taife “biz Süpermeniz” diyorlar. Dünyaya meteor düşse, Avustralya’da bir kadın kendini gökdelenden atmak üzere olsa veya Amerikalılar Busht – the-Barbarian’i başkan seçecek olsa Süpermen “naapiyim, ben oraya yetişemem, hem o ülkelerin bununla ilgilenecek polisi, hukuku nizami var, dünyanın kurtarıcısı mıyım ben” der mi? Kanun, hukuk, pasaport, insani acziyet, fiziğin sınırları falan gibi şeylerle malul değildir Süperman; anında gereğini yapar.
Ee, bizim AYM’ deki 9 adet superpersons da “söz konusu vatansa” Anayasa, hukuk, halkın egemenliği, meşruiyetin kaynağı, görev ve yetki sınırları gibi teferruatlarla zaman kaybetmeden anında gerekli darbeyi yani müdahaleyi yapalım demişler çok mu?
Siz olsa idiniz ne yapardınız hoşunuza gitmeyen bir durum karşısında? Mesela polissiniz, yolda baktınız, Allah muhafaza, çirkin bir saç modeli olan kadınlar, kulağına küpe takmış koca koca adamlar utanmadan yoldan geçiyor! Bu vahim durum karşısında “hoşuma gitmedi ama ben polisim, emniyet salahiyet ve vazifelerini tanımlayan kanun bana hoşuma gitmeyen herkesi olay yerinde veya nezarette benzetme yetkisi vermiyor” deyip seyirci mi kalırsınız? Eee AYM üyelerinin sizden farkı ne?
Meseleyi fazla mı basitleştirdim? Hiç te değil. Zira akıl, izan mamulü hukuk nosyonu ile minimal tanışıklığı olan herkes jungle da dahi hoşumuza gitmeyen bazı gerçeklerle yaşamak zorunda olduğumuzu bilir. Çoğulcu demokraside beraber yaşama iradesinin bu tezahürü bu güne kadarki en mütekâmil şeklini almıştır. Bu ilke sizin, benim için, sokaktaki polis ve zabıta için ne ise AYM veya CB için de Başbakan için de Meclis için de aynıdır. Yazılmasına gerek dahi olmayan bu temel mantık, burası Türkiye olduğu ve Süpermen çok bulunduğu gerçeği göz önüne alınarak 1924 ve 1960 darbe Anayasaları gibi 1982 darbe anayasasına 6. madde olarak girmiştir “Egemenliğin kullanılması, hiçbir surette hiçbir kişiye, zümreye veya sınıfa bırakılamaz. Hiçbir kimse veya organ kaynağını Anayasadan almayan bir Devlet yetkisi kullanamaz” ifadesi ile. Maddenin manası aslında kimse kanuni olmayan şeyi yapamaz demenin devlete uygulanışından başka bir şey değildir.
Bu durumda ister Meclis seçimleri 20 yılda bir yapmaya karar versin ister, İsviçre’ye savaş açsın onların yapabileceği de benim veya sizinkinden farklı değil. AYM üyeleri olarak yapabilecekleri hiçbir şey yoktur! Dilerlerse Tenis Kulüpleri, Papermoonlarda veya devlet aygıtı vasıtası ile palazlanmış, bir şeyler olmuş* darbeci (ah ne tesadüf!) dostları ile ASAM KESEM Başkanı Loğoğlu’nun evinde ile bir araya gelip çilingir sofralarında “bu memleket adam olmaz aabi” deyip deşarj olurlar herkes gibi. O kesmiyor ise sırmalı cüppeyi çıkarır siyasi parti, STK’ya katılır miting, gösteri yaparsın, sivil itaatsizlik yaparsın “vay anasını sayın seyirciler Abidin” veya Washington’daki gururumuz neoconlarin ponpon kızı, dehset senaryosu yazari Zeyno gibi think tank falan kurarsın ne bileyim pasa gönlün ne isterse. Ama AYM üyesi sıfatın ile Süpermenlik oynayamazsın. Bu yetki gaspıdır, tecavüzdür, zorbalıktır. Yani darbedir! Hâkim olurken ettiğin yemin de entellektüel ahlak ta, evrensel hukuk tanımı da buna engeldir. Elinde silah tutan adamın benim evimi komsuma vermesi hükmündedir yaptığınız Supermen ve women! Zira yargının görevi ne ülkeyi ne devletin ne ülkenin bekasını korumak, ne siyasi mülahazalar ile kendisinin – Şerif Mardin’e göre olmayan – “iyi, doğru ve güzel” tanımını dikte etmektir. Yargının görevi sadece ve sadece adalet dağıtmaktır; hakkı sahibine teslim etmektir. Uyuşmazlıklarda hakemliktir görevi, maçlardaki hakemlerden farksızdır esasen. Bu hakemlik görevini yaparken kullanacağı ölçek de elindeki hukuk kitabidir. O ölçeği değiştiremezsiniz, çarpıtamazsınız ancak muhakemeye açık yerlerde o engin zekânız ve muhakeme kabiliyetinizle analiz yaparsınız. Demokratik ülkelerde bu yorum yetkisi her zaman bireylerin ve toplumun özgürlüklerini genişletici onların devlete karşı hak, hukukunu koruyucu yönde kullanılır. Fakirin mantıki muhakeme ürünü bu tespitler hukuk kitaplarında çok daha sofistike ifadeler ve teorik analizlerle açıklanmıştır eminim. Hukuk felsefesi derslerinden kopye cekerek mi gectiniz siz?
Farzı muhal
Zirvanin tevili olmaz derler ama, gastelerin baş köşelerini tutanların, yeşil ve siyah üniformalıların zırva fabrikası olarak faaliyet gösterdiği zirvalarinin, bırakın cafe, bar köşelerini, sözüm ona akademide fikir diye pazarlandığı, indoktrinasyon, rejimantasyon kamplarında kullanıldığı bir ülkede bu ilke ile yaşamak zor iş. Çünkü gavurun sözü ile “her gün bir ahmak doğar”.
O zaman biz de tevil etmeye başlayalım zırvayı. Velev ki bir Meclis böylesi bir uç karar aldı. Bu demokrasinin bir yol kazası olur. Demokratik rejimler mükemmel rejimler değil mevcutların en iyisidir. Bernard Shaw’in “layık olduğunuz gibi yönetilirsiniz” hadis-i şerifinden araklama “Demokrasi layık olduğumuzdan daha iyisi ile yönetilmeyeceğimizi garanti eden bir aygıttır” sözlerinde ifade edildiği gibi (Shaw’dan da Churchill araklamış idi ” Demokrasi berbat bir rejimdir ama berbatların en iyisidir” seklinde) .
Bunu test etmenin en mükemmel sekli bizzat bu taife tarafından sunulmuş oldu. Alternatif sizin gibi “kurtarıcıların” ilaçları! AYM bu kararı ile alternatifin darbe, faşizm olduğunu göstermiş oldu. Demokrasinin hata yapması ihtimaline karşı faşist oligarşi! Muhtemel hastalık tehlikesine karşı sağlam vücuda arsenik tedavisi! . Eğer “egemenliğin kayıtsız şartsız sahibi” millet böylesi bir zırvaya imza atanları seçti ise, durumdan rahatsız değil ise, netice de kendi düşen ağlamaz. Velev ki demokrasinin D’si ile tanışmadınız, kendilerine süperzeka, süperahlak ve dolayısı ile süpergüç vehmetmiş, bulundukları mekâna sizler tarafından seçilmemiş bir taifenin sizler adına iyi doğru ve güzel olanı seçmesi ile sizlerin kendi kaderiniz konusunda “ahmakça” secimler yapmanız tercihleri arasında secim yapmanız gerektiğinde hangisini seçerdiniz? Nihai tahlilde soru bundan ibarettir.
Buradaki “velev ki yer çekimi yok” kadar akıllara ziyan bir faraziyedir zira 20 senede bir secim kararı alan Meclis mızrağı çuvala sığdırmak zorundadır. Bu dünyada, sığdırma gereği duymayacak kadar, boşalan sandalyeler nasıl dolar, millet içine nasıl çıkarız, ya Avrupa, dünya gibi sorular akıllarına gelmese fiyatını kendileri milletten önce öderler. En kotu ihtimal 28 Şubat 1000 yıl sürecek, vesayet sistemi 80 kusur yıl daha devam edecek ve hâkimiyet yargıçlarındır kararı alındığında olan şeyler olur.
Sadece ve sadece “bütün insanlar eşittir” ve bir temel insan hakki olan eğitim hakki çiğnenemez” diyen zaten Anayasa’da var olan evrensel ahlaki ilkeyi “Meclis ‘in 20 yılda bir secim kararı almasına eşitleyen akil ahlaktan, adaletten muhakeme kabiliyetinden arî marazi akildir.
Ama zaten entelektüel vahasının darbeci çapulcuların Kanaltürk ve Ulusal Kanal’ı ve filozofu Tuncay Özkan olduğunu ilan etmekten gurur duyan, Çankaya’nın sabık sakini de onları oraya bu kalifikasyonarindan dolayı getirmiş idi.
Demokrasinin yol kazaları, supapları, sigortaları konusu bu bağlamda tartışılmayı hak etmeyen ama Nazi-Faşist örnekleri üzerinden uzun zamandır tartışılan bir meseledir. Aslında demokrasinin zafiyetlerini ispat etmek için Nazi –Faşist örneklerin verenler bizzat Nazi Faşist zihniyette olanlardır. Bu örnekte görüldüğü üzere “demokrasinin yaratabileceği bir .,.”tehlikeye karşı darbeyi meşrulaştırma çabasıdır olay. Bu tur argümanlara prim verenler ancak zihinsel özürlülük mazereti ile kurtulabilirler darbeci faşist damgasını yemekten. Secim onların.
*Böyle söylenildiğine dair elimizde ses kaydı yok, biz kendi borozanlarinin yalancısıyız ama adim kadar eminim bu minvalde muhakemelerin yapıldığından, zira bu taifenin birçok suç ortağı, mesela Süheyl Batum namlı faşist – ağzından benzeri sıkça dile getirilir.
kompleks demisken gecenlerde bir resepsiyonda ust düzey bir hukuki yetkilinin esinin , kendi devletin basbakaninin yaninda tercüman olarak görüntülenmesinden neden rahatsiz oldugunu da sorgulamak gerek. bu bir hassasiyet gösterisi mi kompleks göstergesi mi ?
esinin icinde bulundugu fotograf karesindeki insanlari bu derece titizlikle secen birinin kendisinin bir zamanlar (3 ay kadar önce mesela ) selam verdigi insanlarla borc iliskisinin ortaya cikabilecegini düsünmüs olmasi lazim gelmez mi ?
saygilar
BeğenBeğen
…”Önce devlet gelir”, “Devlet olmazsa, hukuk olmaz, biz de olmayız”, “Devletimizin güvenliği hususunda azami özeni, dikkati göstermek zorundayız”, “Ben cumhuriyet savcısı olarak devleti ve rejimi korumam gerek. Siz benim devletime, milletime saldırırsanız, demokrasiyi göz ardı ederim.”
Süperman olmak böyle bir sey. Yukardaki satirlarda “devlet biziz”´i de okmak mümkün.”Edebilirim” filan da demiyor; “(icine) ederim” diyor. Etsinler bakalim. Rejimin kanalizasyon sebekesi tikandi.
http://circularconversations.blogspot.com/2008/05/bamsz-yarg-mitingi.html
Saygilar
BeğenBeğen
Aynen Muzaffer Bey. Artik bu cikarimi dahi degil resmen kendiifadeleri vatandas haklkinda ne dusunduklerini ortaya koyuyor. Bu blogda pek cok ifadeleri yer aldi kendilerinin medyad her gun binlercesi sergileniyor.
Aysemine Hanim,
Sorulariniz retorik (cevabi icinde batrindiran) cinsten. Bu bahsettiginiz olay munferit ve istisnai olsa idi “bir kendini bilmez serseri” der gecerdik. Ama biliyoruz ki degl ve bir kuturun ornegi. Bu kultur sayesinde kendilerine duzen icresinde layik olmadiklari yerlerbulmus olanlarin, varliklarini bu sahte degerler sistemine borclu olanlar icin neden butun kartlarini duzernin 1000 yil dah surecegi uzerine oynadiklarinin da cevabidir bu ve benzeri pek cok ornek. Gercek, sebest piyasada bes para etmeyecegini bilenler, ne ahlaken, ne entellektuel olrak suncaklari sey olmayan bu sahte degerler sustemine simSIKI sarilmak zorundadir.
BeğenBeğen
Sayın Yıldırım,
Olayı anlamamışsınız gibi geldi bana. “AYM Anayasa değişkliklerini içerik olarak inceleyemez” bir prensiptir. Eğer bu prensip geçerliyse Anayasa’ya usulüne uygun olarak eklenmiş şey ne olursa olsun AYM tarafından iptal edilemez. Sizce bu akıllıca bir prensip mi? Bana göre bu akılsızca bir prensiptir. Eğer siz bu prensibi kabul ederseniz birileri gelip Anayasanın diğer maddeleriyle çelişen veya çelişmese bile gerçekten saçma birşeyler eklendiğinde itiraz etme hakkınız olmaz. Komik gibi gözüküyor ama gerçekten de eğer AYM’nin Anayasada yapılan değişikliklerin veya Anayasaya eklenen maddelerin içeriğine bakamayacağı gibi bir prensip olursa seçimlerin 20 yıla çıkarıldığında yapılabilecek hiçbir şey olmaz. Hukuk kurallara dayanmalıdır. Duruma göre hareket edilmez. “Tabiki seçimleri 20 yıla çıkaran bir değişiklik olursa iptal edilir” demek hukukla bağdaşmaz. Eğer bir prensip varsa ona uymak gerekir. Onun için AYM’nin maddelerin içeriğine bakamayacağı gibi bir prensip olmaması gerekir. Bu AYM üyelerini süper yerine koymak değildir. Bu hukukun doğal işleyişinin bir gereğidir. Prensipleri doğru belirleyip onlara bağlı kalmak gerekir.
BeğenBeğen
Ah, ah, iste bunlari gorunce yuregim sizliyor ve aslinda kibar ve muhtemelen iyi niyetlo insanlar icin olumusuz sifatlar kullaniyorum. Bu defa yapmamaya calisacagim.
Bakin Provoker daha da basitlestirerek aciklayayim.
“bu kotu bir presiptir oyleyse …” mantigi tuyler urpertecek derecede korkunc, hak hukuku kweyfilestiren bir mantiktir. Turkiye’nin butun anayasalarini devrim v darbe yapanlar yani Ataturkcuiler, Kemlaistlefr Cumhuriyetciler yapti.
Bu Anayasa’nin dfahi acik secik ortaya koysdugu prensip ve bun ifade eden ve “hukukun” bizzat tanimi olan “KIMSEW KANUNDAN ALMADIGI BIR GUCU KLLANAMAZ’ prensibi sizin veya baskalarinin kafasina yatmasdi diye KEYFI HAREKET ETME HAKKINI SAVUNDUGUNUZUN FARKINDAMISINIZ?
Trafigin sag seritten olmasi “kotu bir prensiptir, oyleyse ben sol seritten giderim” diyebilirmisin evladim. “KOTU PRENSIPLERIN’ duzeltilmesi kimlerce NASI YAPILIR? ANMAYASA ne demektir? Hukukumetin de askerin de AYM’nin de YETKI VE GOREVI NI TANIMLAR ANAYASA MAHKEMESI EVLADIM> 6. maddeyi bunun icin koydum? Hangi kimini anlayamadin?
Boyle korkunc derecede cehalet, keyfilik, fasizan dusunus iceren bir zihniyet zaten yazinin konusu. Yazida zaten bu size ait olmayan argumana cevap veriliyor a benim provoker (provokator, tahrikci- ki bunda basarili oldun).
Tekar basa donup “ama 20 yilda bir..” argumani yaptiginizda ben “zihinsel ozurlumusun sahiden bunlari inanarak mi yaziyorsun ” demeyip te ne yapayim?
LUtfen ama lutfen SU DEMOKRASI, MILLET IRADESI VE Daha once HUKUK NEDIR VE ANAYASA kavramlarin bir ogrenin. Yazik!!
“hukuk” kavramin tanimadan “hukukuk ile bagdasmaz” denilmez.
Cevabinizda “HUKUK” ANAYASA, DEMOKRASI, Mesruyet tanimlarini, tercihen YABANCI BIR ANISIKLOPEDIDEN (ama sart degil), icermez ise yayinlamayacagim. Dismaniniz degilim; birseyler ogretmeye calisiyorum.
BeğenBeğen
“anayasa değişikliğinin anayasaya uygunluğunun denetlenmesi ”
bu cümle espri bile olamayacak kadar dangalakça bir cümledir.
askerlerin bile aklına gelmemiş(geldiyse bile bu dangalaklığa tevessül yada cesaret etmemişlerdir)
bir şeyi değiştirmek için yapılan bir işlem(ekleme) o şeyle aynı olursa bunun adı zaten değişiklik olmaz , aynısından biraz daha eklemek olur , miktarı arttırırsın o kadar .
1 litre suya su ekleyip çıkarmak ……
lüzumsuz laf kalabalığı ….al sana anayasa
önce bu basit mantık idrak edilecek
ondan sonra da şu sorunun cevabına samimi olarak cevap verilecek :
Benim hiç bir şekilde dahlim(katılmam-görüş bildirmem-fikrimin sorulması-adam yerine konulmam….) olmadan üç-beş kafadar Darbeciler anayasayı değiştirmek bir yana külliyen ortadan kaldırıp-tuvalet kağıdı muamelesi yapabiliyor, ve kafalarına göre yenisini yapabiliyorlar ise !!!!
benim Temsili demokrasinin imkanı kadar da olsa (muhalefet olarak dahi olsa ) katılımımın olduğu meşru düzende kuralıyla , Meşru Seçimle gelmiş ve -savaş ilanı- gibi ülkenin kaderini değiştirebilme yetkisine sahip Meclis Anayasayı değiştiremez mi ?
ben biraz uzattım sanırım ama göründüğünden basit bir soru , adam mıyım yoksa koyun muyum ? (yoksa koyunları gütmesi için çoban’a yardımcı olan çoban köpeği miyim ? -mecaz farkedilmiştir umarım- )
BeğenBeğen
Sayın vadininbozkurdu,
Yani size göre Anayasa’ya hilafet makamının yeniden tesis edilmesiyle ilgili bir madde eklenmesi mümkün mü? Bu laiklikle çelişmez mi? Yoksa çelişip çelişmediği önemli değil mi? Bir madde de laiklikten bahsederken başka bir yerde hilafetten bahsetmesi normal midir? Bu tip çelişkilerin incelenmemesi gerekir mi diyorsunuz yani? “Anayasaya istediğim herşeyi eklerim, içeriğinin ne olduğu hiç önemli değil, kimse de bunu denetleyemez, ne istersem onu koyarım” mı diyorsunuz?
O zaman size kocaman bir alkış benden. Tebrikler 🙂
Bekir bey, bu arada benim bir mesajı onaylamamışsınız sanki. Bilerek mi oldu bu yoksa spam filtresine mi takıldı acaba?
BeğenBeğen
provoker
Önceki yorumumu bır daha oku. Sonra
VB’nın yorumunu oku. Bu ıs klavye kullanmakla bitmiyor ki.
Ama ben ne bıleyım kanun ne Anayasaa ne hak hukuk demokrası ne dıyorsan burda ne işin var evlat? Aysun Kayacı fan sayfasında falan takıl.
BeğenBeğen