4 saatlik yolculuk, bir kahvaltı molası, bir çay ve istirahat molası sonucu, 3 defa yanliş yola girp, fazladan 60-70 km yaparak, 3-4 polis bariyerini aşarak da olsa Silivri’ye vasıl oldum..İçeri girme ümidim yoktu ama “dışarıda kurulacak dev ekrandan” izleme ümidim vardı bu kimine göre “asrın davası” kimine göre “Amerikan yalanı” nı.
“Tarihe tanıklık” falan gibi yüksel idealle gitmedim. Oradaki kalabalıkta bulunmanın davanın arzu ettğim yönde , gerçekten bir bağırsak temizleme operasyonu olmasına hizmet edebileceği düşüncesi ile gittim. Müşahede ettiğim manzara benden başka bu düşüncede fazla kimse olmadığı yönünde idi.
Demokratizasyon, hukukun üstünlüğü, askeri vesayete son, şeffaf muhakeme, meşruiyet gibi kavramlar üzerinden konuşan yoktu. Büyük şov Perinçek, Tuncay Özkan ve diğer Ergenekon kahramanlarının resimleri veciz sözlerini taşıyan Ergenekoncu tosunlara ait idi. Küçük şov da Ergenekon’un Kürtçü kanadı PKK sempatizanı gruplara ait idi.
Söyledikleri marşlara (… hep uyandık.. siperlere dayandık…) kadar aynı zihniyeti yanısıtıyorlardı. İkisi de “faşizme” karşı idiler. Biri Kürt halkına, “halkların kardeşliği” için silaha sarılmak zorunda kalan kahramanlara karşı Akepe-askerin faşizmine. Diğeri Ergenekonun kahramanlarına karşı Akepe-Amerikan faşizmine.
Anti-Ergenekoncu cephenin “bildirisi” ilginç idi. Mealen “Ergenekon layıkı ile sorgulansın lakin bundan Akepe karlı çıkmasın” idi mesaj (haa DTP Mitingi’nde slogan “ne Ergenekon ne AKP” imiş ve Cumhuriyet Mitingleri sloganı “ne Şeriat ne Darbe” idi ama ne alaka di mi?). Herhalde bunun olacağından da ümitvar değillerdi ki “Akepe’nin aslında Ergenekon’un üstüne gitmek istemediği davanın göstermelik olduğu mealindeki öngörüler de vardı bu muhtelif sol örgütler, STKlar, sendikalar vs adına PKK’lıların okuduğu bildiride. Ergenekon açığa ilk çıktığında DTP’nin verdiği tepkinin bunun bir oyun olduğu ve CH-dışı sol tepkisinin “yiyin biribirinizi” olduğunu hatırlayınca fazla yadırganacak bir durum da yoktu.
Anti-Eregenekoncu bildiriye destek verdiği söylenen bir iki “dindar kesim” STK’sı ismi de sayıldı lakin metinde bu kesimin mağduriyeti ile ilgili kelime duymadım. Ergenekon, DTP, Kürtler devrimcilere karşı asker-Akepe işbirliği ile oluşturulmuş doğru anladı isem.
Kulak misafiri olduğum bazı konuşmalar Churchill’in “seçmen ile 5-10 dakikalık sohbet seçimlerin ne kadar berbat fikir olduğu için en kuvvetli argumanı sunar” mealindeki sözlerini aklıma getirdi. Ergenekoncu kampta bolca “pis herifler, köpekler..noolcek” , “bak köpekler daracık salonda mahkeme kurdular.. bizimkiler de bu şartlarda kendimizi savunma hakkımız elimizden alınıyor demiş.. savunma hakkı kutsaldır”…telinden derin felsefeler duydum, çoğunlukla boyalı karılardan. Eril egemen söylemi daha da derin idi. Kulak misafiri olduğum şu diyalogdaki gibi:
-Yok abi bu ülkede insan malzemesinin kalitesi çok düşük. Toprak kalitesiz olunca istediğin kadar işle bir şey çıkmaz.
-O zaman da toprağı nadasa bırakacaksın öyleyse. Nadas ne? Devrim tabii ki.
Köpekten açılmış iken, İki adet te köpek gördüm Ergenekoncu kampta. Orda olmalarının “biz kaç kişiyiz” le falan alakası yok. Su ve yiyecek satıcılar kalabalığın çok daha büyük olduğu onların tarafında oluşu ile alakalı tercih kanaatimce. Biraz su, yiyecek aldım, vermek istedim. Çok korkaklardı. Oradaki bir iki çocuk yardımcı olacaktı. Anne babaları “dokunmayın köpeklere mikropludur” dedi. “Esas sen mikroplusun” dedim, tabii ki içimden.
Dindar kesimi temsilen Özgür-Der afişi arkasında tamı tamına 8 kişi var idi. Üç baş örtülü kız ve arkalarında duran 4 adet abi, kardeş felan. Birkaç dakika katıldım arkalarına, PKK ve Ergenekoncular’dan daha makul seçenek olduğu için. “Bu darbelerin bir numarali muhatabı, mağdur dindar kesim olmasına rağmen onlar nerde” diye sormadım. Herhalde son zamanlardaki Deniz Feneri eksenli “bal tutup parmağını yapanlar” haberleri üzerine dünyanın enayisi ben miyim diyerek herkes tutacak bal arıyordur diyecektim ama aklıma onların zaten hiç orada olmadıkları aklıma geldi. Allaşkına Sarçhane’de yıllardır toplanıyolar “baş örtüsüne özgürlük” diye, daha derneğin yönetim kadrosunu götüremiyorlar. Geçen Filistin işgalinin bilmem kaçıncı yıldönümünü protesto için gittim Tünel Meydanı’na. Tek 1 tane baş örtülü hanım vardı. Onu da 3-4 tane Islami örgütü temsilen yollamışlar. Bimezmiyiz bu memlekette Menderes’e “Sana oğlumu kurban ederim” diyenleri?
Yok yok ben fazla ümitli değilim. Eski köye yeni adet getirme azmi de kabiliyeti de göremedim kimsede. Demokrasi, hukuk. ahlaki toplum çıkmaz ayın son çarşambasına bu gidişle. O zaman kendi imalatım sloganlarımı söyleyip kısa günün karı bu kadarmış diyerek aradan çıkayım:
“Hep bir hallı Turhallıyız biz bize benzeriz. Silivri’de mahkeme önünde bir zihniyet uyuşumu vardı.
Hepimiz Ergenekoncuyuz. “Layık olduğunuz gibi yönetilirsiniz”.
Yorumsuz..
BeğenBeğen
Hem ellerinize,hem ayaklarınıza sağlık Bekir Abi..Pek içaçıcı havadisler vermediniz ama..hiç değilse manzara-ı umumiyeyi,üstelik sizin nazarlarınızla temaşa eylemek fırsatımız oldu,az da olsa.Keşke gitmişken ergenekoncu tosuncukların marşlarına karşılık siz de,içerideki tosun paşalara ithafen,artık sloganlatırmış olduğunuz türküyü patlatıverseydiniz.Ama en başından..”düştüm maphus damlarına öğüt veren çok olur/toplasam o öğütleri burdan köye yol olur…”
Dışardaki manzara bulantı verici anlıyoruz ama,esas ehemmiyet arzeden içerdeki manzara olacak sanırım.Dava sürecinin seyrini,istikametini,akıbetini kestirebilmek çok güç.Hergün,ben zavallı şaşakın’ı daha da şaşkın eden yeni iddialar atılıyor ortaya.Dün bütün gün ‘Bir numara kim’sorusu etrafında yapılan tartışmaların işaret ettiği muhtemel gerçek nedir?Ergenekon Davası ergenekon’un bizzat yönettiği bir süreç mi?Bu dava ergenekon’un reorganizasyonu sürecinin bir sonucu mu?Yoksa adım adım Fenerbahçe’ye(?) doğru ilerleyebilecek(en azından bu niyeti haiz)bir yolculuğun başında mıyız.Ergenekon dediğimiz bu oluşum,örgüt,çete,derin çete,her ne ise..bir ahtapot gibi,boyutlarını tam manasıyla idrak edemediğimiz devasa kollarından bazısını feda etmeye hazır görünüyor.Ancak,kafası ve kolları ile,tüm mevcudiyeti ile yok edilebilmesini,yahut en azından felç edici bir darbeyle peyderpey tasfiyesini mümkün kılmaya yönelik bir süreç mi yaşıyoruz;anlayabilmiş değilim ben..
öyle işte ..şaşkınım yani…
BeğenBeğen
Sn. Saskin;
Kertenkele kuyrugunu birakti belki de, biz de “yakalandi” diye seviniyoruz.
Saygilar
BeğenBeğen
Hale Hanım şaşırma! Sabrımızı taşırma! Bir kere kanı kuırmızı bir Türkün hiç bir şeye şaşırma hakkı yoktur! On biçim sorular ööle? Yargının bağımsızlığı, üstünlüğü konusunda şüphe ima ederek hemen anyasanın dibacesibde yazılmamış lakin AYM üyelerimizin bildiği gerektğinde size karşı da kullanılabilecek maddelerin ruhunu ihlal etmekle kalmıyor, icabında Anayasamızın değiştirilermez, değiştirilmesi teklif edilemez, teklif edilmesi düşünülemez maddelerinin alenen ihlal ettğinizin farkında değilmisiniz? Bu ne gaflet ve delalet ve hatta hiytanettir?
Tamam. tamam ciddileşeyim bu ahval ve şerait altında mümnkünse:
İçeri- dışarı ayrımı yok benim düşünce tarzımda Şaşkın Hanım. Hep bir hallı Turhallıyız türküsü boşuna favorim değil. Ayrıca “birleşik alan teorisi”, “birleşik kaplar sistemi” ve favorim olan “bütün yollar Tophaneye çıkar” teorilerime de uygundur içerü-dışarı ayrımı yapmamak. Silivriye gitmeden de görürüz hepimiz Ergenekon zihniyetini hayatın her safhasında, yolsuz doktordan, yol boş olduğu halde emniyet şeridinden giden, çöpünü denize boca eden, fiş isteyince dünyayı başına yıkan esnaflarda..İşte Fenerbahçe’ye giden yolun yolcuları..
Gene güzel şeyler söyleyemediğimin farkındayım. O zaman şunu deneyeyim:
Ben bu uzun tünelin sonunda ışığı görüyorum aslında. Mahkeme muhtemelen Susurluktan biraz daha ciddi mahkumiyetler ile sonuçlanacak lakin tabii ki bir demokratik hukuk devletinde olmas gerekenin çok gerisinde kalacak. Delimisiniz. eski köye yeni adet öyle birden getrilmez ki? Burası ne Italya Ne ıspanya , ne Ukrayna. ne Gürcistan ne de “muz Cumhuriyeti” maazallah. Mahkemeden ne çıkacağuından önemi işlev zaten görülmüş durumda Artık millet gözünde “en güvenilier kurum” tabu değil (taraf gazetesi çok önemli hizmet yatı balonu söndürmek, riyakarlığı ifşa etmek sureti ile) ve vatanseverlik hamasetini artık üfleyerek tüketecek millet. Zihinlerde yargılar verilmiş durumda NEtekim. Bu haliyle de küçümsenecek şey değil, sdundırma bulandıorma artıstlerine bakmayın.
O zaman mevzuuya “bize özgü şartlar” muvacehesinde bakmak bizi hem ayağı yere basan hem de bardağın dolu tatarfını görmemizi sağlayan tespitlere götürür. Kriter: Nereden nereye geldik olmalı o zaman. Gelinen nokta, Bırakın yaşamadığınız 70leri, eminim haırladığınız 28 Şubattan bu yana da hiç te küçümsenmeyecek mesafe. Bu bir sprint değil bir maraton. İnsha-Allah – kendimize rağmen, Yusuf benden de sizden de güzel günler görecek.
Yanı olayı Muzaffer Bey’in “kuyruğu bırakan kertenkele” tavsifindeki kadar karamsar görmüyorum her ne kadar bu yukardaki yorumumdaki karamsar psikoloji ile çelişir gözükse de. Yalancının mumu.. Çekirge bir sıçramış.. teşbihleri en az bu gün tercihimdir.
Mevlam görelişm neyler
Neylerse güzel eyler
BeğenBeğen
Tamam Bekir Abi tamam…Şaşırmayacağım bi daha;söz..
Fakat ben,sadece bahsettiğim manada değil,genel olrak şaşkınımdır; dalgın,dağınık,neyi nerde arayacağını bilemeyen,yön duygusu olmayan,zihnini organize edemeyen..Yani Silivriye gitmeye kalksam,60-70km lik bir rotara şükretmem gerekirdi 🙂 Ancak şaşkınlığımın sizi bu derece ümitvar satırlar yazmaya sevketmesine de sevindim doğrusu.
Tespitlerinize katılmamak mümkün değil.Ben sadece bu sorulara cevabınız ne olacak,onu merak etmiştim.(masumum yani)Başlayan süreçle ilgili iddialar,komplo teorileri,şaibeler bizde bir nevi akıl tutulmasına yol açmamalı.Süreç başladı ve bu iyi bir şey.Madem ki ergenekon heryerde,”ergenekon içimizde”…aşağıdan yukarıya bir değişimin başladığını görmek ümitvar kılıyor bizi.Madem ki cüret edilemeyen sorular sorulmaya başladı ve dahi hamasi nutukların para etmeyeceği anlaşıldı;nerden nereye geldik sorusu bir anlam ifade ediyor.
Böylece Yusufun bizlerden daha güzel günlerde yaşayacağını ümit ediyoruz..Güzel dileğiniz için müteşekkirim.Beni bu denli şaşkın ve sabırsız kılan sebep(70 leri görememiş olmamın yanısıra) Yusufun varlığıdır aslında..
BeğenBeğen
Hale Hanım,
Slivriye giderken şaşırma olayını biraz açma ihtiyacı duydum el alemin “yaw çevre yolunun neresinde şaşırdın” diye beni sizden de şaşkın sanma ihtimaline kaeşı. Mahkemenin kurulduğu cezaevine kolay giriş var e-5’ten ,lakin ordan almıyorlar, dava ile direkt alakası olanlar ve kimbilir belki VIP’ler dışındakileri. Tarif
ettrikleri yoldan girmek için 2-3 defa yön değştirmek, farklı yollara girmek çatallarda hangisine girileceğine karar vermek (ve tabii ki benim yatığım gibi yanlış çatallara dalmak) ve Kukmburgaza kadar geri gelip ikinci defa aynı polise “beni hatırladın mı, 1.5 saat önce sana yol sormuştum” demek gerekiyor.
Walla Hale hanım şaşkınlığınız sizin kabahatiniz. İşin kolayı varken zor yola sapıyorsanız ben naapiyim? Güzel güzel herkes gibi “söz konusu vatansa gerisi teferruattır” , “bir Türk dünyaya..”, “kan kustum kızılcık şerbeti içtim dedim”, “Türkiye laiktir laik kalacak” gibi slogan ile kafasında ikilem bulunmayan aydın olmak dururken Yusuf’un geleceği gibi tali konulasrda kafa yorarsanız tabii şaşırırsınız. Bunlar fazla banal bana biraz daha özgün, bağımsız gibimsi düşünceler lazım diyorsanız Nuray Mert’in tavsifi ile “cici Türklük” veririz, esasen “bu memleket adam olmnaz abi” demenin sofistike şeklidir ve kullanımı da kolaydır. Kürt konusu, Ermeni konusu, 301. ,vicdani retçilik eşcinsellik ve diğer özgürlükler konusunda Batı’da modsa olan paketlerden birini alıp bunu da “ben artık uyandıjm” diye kendi malınız gibi kullanırsınız.
O ne vicdanımı ne beynimi tatmin eder diyorsanız : Şaşkınlık iyidir, ancak düşünenilen ve fikrin sorumluluğuna müdrik insanlar şaşırır.
Mahkeme konusunda genelci bir zaviyeden bakıyorum görüldüğü üzere. Tabii ki buzulun görünmeyen kısmı faaliyetlerine devam edecek, sulandırma, bulandırma, yeni Sarı kızlar Ay Işığı, Fener Orduevinden nyakamoz aks-u lamelleri duracak değil 86 kişi yargılanıyor diye. İçimizdeki Ergenekon birden yok oolmyascağı için onlarla gruru duyan bir Türkiye de benim “dışardan” gözlediğim gibi varlığını sürdürecek. Zekeriya Öz’üü de Şemdinli Savcısı Ferhat Sarıkyalaştırma çalışmaları fazla gizliş de değil artık. Ama ümitvarlığımın nedeni de doğru tespit ettğiniz gibi artık bunşlara direnecek gücün, daha geniş kapsamlı ve daha cesur olması kadar bu güruhun şeytanın aptal çocuklarından olması.
Hasılı benim olylara ilgim de Yusuf’un varlığı nihai tahlilde. İnsanın mazoşist olması lazım bu işlerle hobi olarak veya zihinsel egzersiz gayesi ile ilgi duyabilmesi için.
Not.: Yarin cummayı Süleymaniye’de kılıp ordan da bulabilir isem Müftü Efendi’yi nihayet ziyareret niyetim var inşallah. Madem özel not düştüm Bilal Bey ve dostlara selamlar
BeğenBeğen