Deftere magazin notu pek düşmem. Bu da değil. Evet, iyi tahmin ettiniz, “Islami Medya’ya çatma” saikli bir not bu da (yiğit sevdiğini yerden yere vurur zira).
Kenan Doğulu, Sibel Tüzün, adını hatırlayamadığım Leylim Ley kızımız ve ismini sayamadığım diğer “kool” Türkilizce sözler, çalıntı nameler (son şaheser Yunanlıların 2 yıl önceki şarkısından “esinlenme”) , Ingiltere, Amerika’dan -onların kıvırması daha bi doğal ve dahi erotik diye- getirilen rakkaseler, hatta ABD’den transfer zenci “gangsta” oğlanlar eşliğinde şanlı milletimize çağ atlatacak, Türkish delight’ın ın ne menem moderenleştiğini pis Avrupalılara gösterecek yıldızlar kervanının son halkası “tüm tekaa- tüm-tek (?) -kalçamı iyi görmüşmi idiniz? bi daa bakın şuraya – Hadise hadisesi ile çalkalanıyor memleketin öbür yarısı.
Bunun haber değeri yok. Bunu hep biliyordum. Bloga arama motorları vasıtası ile ulaşanlar arasında önemli sayıda “örevizyon, erezyon, Hadise kaçıncı olur, Kenan Doğulu..Şeykitap şekerim” vb kelimelerle ulaşanlar, hatta bu konudaki tek yazımda vakıayı tiye aldığımı dahi fark edemeyenler olmasından biliyor idim diğer yarının zihinlerini neyin meşgul ettiğini.
Ama bu günkü yazıyı yazdıran o yarının kültürünün “bizim yarıya” da epeyce nüfuz ettiği gözlemi. O kadar ki Islami Gazete Yeni Şafak dahi aha bu Hadise kızımızın köylülerinin onunla gurur duyduğunu gururla duyuruyor dünyaya, bir adet gurur duyan pek te irticacı görünümlü aile resmini de delil olarak sunaraktan. Dindar gaste bununla da yetinmemiş aynı günkü nüshasına bir adet haber daha yapmış konuyu derinlemesine tahlil eden.
Şahsen fakirin bu vakıa ile Yeni Şafak’tan daha fazla gurur duyma nedeni var. Zira benim doğduğum Sivas’ın Yıldızeli İlçesi Kavak Köyüne komşudur (veya pek yakın) bu Fındıcak köyü. Akrabalık durumu olduğunu sanmıyorum ama tanışıklık mutlaka vardır en azından sülaleler arasında. Keh Keh!
Bu kıssa. Şimdi hisse:
Büyük resimde mesele Türkiye’nin dindarlaşması,-ahlakileşmesi süreci meselesi. Merhum Turgut Özal’ın başlattığı modernleşme-kalkınma-demokratikleşme- Batı ile entegrasyon sürecinde Türkiye’de dindarlığın göz kamaştırıcı bir değişim geçirdiğini benim yaşımda olanlar müşahede etmişlerdir muhakkak. Bu değişim özellikle 28 Şubat sonrasında ise sosyal bilimciler, kanaat önderlerinin manalandırmakta zorluk çekeceği bir hızda cereyan etti.
Din üzerinden politika yapmayan (ki ifadenin manasını da hala tam çözebilmiş değilim) Parti’nin siyaset sahnesinde arz-ı-endam etmesi ile “dengeler” alt üst oldu. Herkes ve özellikle de toplumun kültürel lokomotifi medya kendisini yeniden konumlandırdı. Bir zamanlar “Islami medya” da magazin adına ancak hacca giden yıldızları görebilir iken şimdilerde yeni fethedilmiş (!) olan ATV_Sabah’ı bırakın Kanal-7’deki gündüz programlarını benim tanıdığım dindar aileler çocukları ile de çocuksuz olarak ta seyretmekten haya eder duruma geldiler.
Bende Açık Toplum Enstitüsü’ndeki dolarlar olmadığı için basıp Binnaz Toprak’tan bu ön yargılarımı doğrulayacak bir “mahalle baskısı” araştırması satın alamıyorum. Ama mühendiste olması gereken ham verileri manalandıracak analitik kabiliyetten bir miktar olduğu zehabı ile “iş başa düştü” deyip bakıyorum ham verilere.
Evet toplumda bir dindarlaşma var. Yani Binnaz Toprak ta, piri Şerif Mardin de “amaniin mahalle baskısı var” çığırtkanı kahverengiburunlubeyazkaptan da haklı bu bakımdan.
Ama benim gözlemlediğim manzara bu güruhu endişelendirmek yerine, eğer kafaları basıyorsa, sevindirici mahiyette. Başını örtenler artmış olabilir (ki bu konuda da bir öyle bir tersi deniliyor aynı araştırmacı abla tarafından dahi) ama başını örtenlerin keyfiyet tahlili hiç te muhafazakarlaşma resmi ortaya koymuyor.
Bu “artan” (!), baş örtülüyü bırakın resmen türbanlılar arasında laikçi ve dindar kanallarda koca arayan, yarı çıplak kadın şarkıcılara katılıp göbek atan hatta Deniz Baykal tarafından gururla göğsüne rozet takılanlar Binnaz Hanım’ı da Beyazkaptanı da mutlu etmeli. Artık İslam da Batı Hıristiyanlığı gibi ılımlılaşıyor, folklörleşiyor demektir. Adına reform dermek için illa bir Kalvin şart ise ona da birkaç aday var.
Yeni Şafak’ta Hadise ile gurur duyan dindar köylüler, Star grubunun kanalı 24TV’de “Yeraltı” programında tanıtılan “acid rock” çular, Zaman’da “Efsane Grup Metallica” Konseri üzerine yapılan bir düzine haber ve kanal-7’de “Mali” ile reyting yarışında kazanmayı ahlak çıtasını onun seviyesine yaklaştırmakta bulan dehalar ahlaklileşen bir toplumun resmi gibi gelmiyor fakire.
O zaman soru şu:
Dindarlaşıyormuyuz ahlakileşiyormuyuz, yoksa ikisi de aynı şey mi?
Şu ana kadar memleketin enn akil adamlarının dahi cevaplayamadığı soruyu bir çırpıda cevaplayacak kadar bilge değilim ama bunun beni ilerde yaraya neşter vurmaktan alıkoyacağını sanalar avuçlarını yalarlar.
sadece muhafazakarlaşıyoruz.
BeğenBeğen
“Dindarlaşıyormuyuz ahlakileşiyormuyuz, yoksa ikisi de aynı şey mi?”
ben dindarlaştığımıza da ahlakileştiğimize de inanmıyorum.
toplum bilgi toplumuna doğru ilerledikçe,dinden uzaklaşıyor.ahlak bozulmasını daha çok ekonomik sebeblere bağlıyorum.
hadise kızımızın,göbeği ve kalçaları iyidir.zaten dişilerin büyük bir kısmı tribünlere oynarlar.erkeklerin bundan şikayetçi olduğunu sanmıyorum.
BeğenBeğen
erozyona girecek şarkı süper çok hoş
BeğenBeğen
Bu “dindarlaşma ahlakileşme” hamuru daha çok su götürür. Sadece soru olrak ortatya koydum. Bigalıoğlu’nun “tahriki” üzerine bir kaç söz.
Önce bir veri:
ABD’de yapılan anketlere göre halkın Avrupa’dan çok daha yüksek bir çoğunluğunun kendisini “dindar” olarak tanımladığı tespit edilmiş.
Bir de müşahhas veri:
Gene ABD’de çalıştığım yıllarda bir hanım Cumrtesi gecesi barlarda tanışıp eve götürdüğü beyleri, pazar sabahi kiliseye götürdüğünü söyler idi.
Ahlakın iffetten ibaret olmadığını ve Bigalıoğlu’nun “dişiler” hakkındaki genel hükmünü de tasvip etmediğimi not edeyim, şimdilik. Ha bir de Israil’lilerin Amerikalılardan da dindar olduklarını ve devletlerinin tekoratik olduğunu da şimdilik not edelim de kafakar biraz daha karışsın.
BeğenBeğen
Toplumun her kademesinde ahlâksızlaşma vardır ve artmaktadır. Bunu görmek için Hadise’ye bakmasak da olur. Lâkin, olumsuz eleştirdiği isimler ile aynı yolda yürüdüğünü bilmeyenler de vardır; bunlar ahlâklı da olsa, bilmeden ahlâksızlığa bulaşmışlardır -tabii ahlâksızlığı bir giyim kuşam konusuyla sınırlamazsak- ve gözlerinin önündekini göremeyecek kadar gâfildirler.
BeğenBeğen
Toplumumuzun ahlaki anlamda çöküşe doğru hızla yol aldığı ve ölüm virajına girdiğimiz kanatindeyim.
Evet, tamamen kültürel emperyalizmin etkisi altına “girdirildik”.
Ayrıca, bilgi toplumuna doğru ilerlemenin dinden uzaklşmayla orantılı oldugu görüşüne de katılmıyorum. Nitekim bilimde önde gittiğini düşündüğümüz (silahlarımızı bile onlardan almakta ısrarlı olduğumuza göre ileri olsalar gerek!) İsraillilerin dindarlık anlamında cok da disiplinli oldugunu unutmayalım.
Hatta sadece toplumumuz değil, “İslami yaşam” yozlaştırılmaya çalışılmaktadır ve bu çalışmalara gerçek kültürümüzün son demlerini yaşadığı çağlarda yetişmiş dede ve ninelerimiz de ortak edilmektedir.
Üstelik bu ortaklık öyle bir hal almıştır ki, dede ve ninelerimiz görüşleriyle de bu yozlaşmanın savunucusu olmuşlardır.. Bu saatten sonra diyecek başka bir şey yok. Zaten herşey ortadadır..
BeğenBeğen
Esselamu Aleykum Bekir Yildirim kardesim…
Bir haber küpürüyle güzel calismalara imza atan bir gazeteyi bu derece asagilayarak yorum yapmanizi kiniyorum…
“Keh keh”gibi alayci tarzini hic begenmedim..Senin bu sayfani M.Engin Noyan abinin “Kavli Leyyin Hereketi” üyelerinden oldugumdan dolayi gördüm ve adam ZANNettigim icin ziyarette bulundum…
Bekir efendi;
Siz Yildizeli-Kavak kasabasindanmissin ve bende Camlibel(Cizözü)lüyüm..Her nereli olman ADAM olmacaksin anlami tasimaz!…
Yasinin biraz gecmisi hatirlayacak kadar oldugunu belirtmissin.Gecmiste olan alcakliklara bakarak bugune hamd etmesini hala ögrenemedin mi?
Yamuk bakarsan,yamuk görürsün!..
Dogru bakmayi ögrenmeniz dileklerimle gardas!..
BeğenBeğen
Bence segilediğin edep ile Engin Noyan isminden hiç bahsetmese idin. Tabii ki Engin Bey grubuna üye olduğunu söyleyen herkese edep testi veremez.
BeğenBeğen
Bekir Abi,
Birkaç gündür benim gündemimi meşgul eden en önemli ‘hadise’,Yusufcuğun dedesine yaptığı müthiş sürpriz hadisesi oldu.İstanbul’a yapacağımız ziyareti sır gibi sakladığımız için,bir akşam kendisine kapıyı açan kişinin torunu olduğunu gören babacığım ciddi bir şok yaşayınca hem duygulandım , hem de korktum biraz..
Bu arada,sizin buralara da kış gelmemiş yine.Zira biliyorsunuz biz Sivas’ta donma tehlikesi altında yaşıyoruz..Tamam sadede gelelim dimi..
”O zaman soru şu:
Dindarlaşıyormuyuz ahlakileşiyormuyuz, yoksa ikisi de aynı şey mi?”
İşte..soru bu gerçekten.Zihnimizde ve vicdanımızda ağırlığını hissetmemiz gereken soru bu..Cevap verebilecek bir babayiğit var mı..Ahlakın iffetten ibaret olduğunu,iffetin de kadına dair bir anlam ihtiva ettiğini düşünenlerle yürütülebilecek bir tartışma yok ortada.Mesele ‘dişilerin’ tribünleri kasıp kavuracak kadar suçlu ; erkeklerin de bundan şikayetçi olmayacak kadar masum oluşu meselesi değil.Ancak ,büyük bir hevesle tribünlerdeki yerlerini alanların ,birilerini sürekli tribünlere oynamakla suçlamaları ahlaki bir tartışma konusu olabilir pek tabii…
Sorunuz zihnimde başka pek çok soru uyandırdı.İçinde bulunduğum ‘ahval ve şerait’ altında sonunu getirebileceğimi hiç aklım kesmediği için , elime yüzüme bulaştırmayayım diyorum.Cevap içinse sizden ümitliyim.Bilakis bu ümit yüzünden avucumu yalamak zorunda kalmam inşallah.. 🙂
Şimdilik küçücük bir hatırlatma:
‘Din güzel ahlaktır’ buyrulmamış mıdır..
BeğenBeğen
Sizin hadise yürek ısıtıcı Hale Hanım. . Keşke herkesin hayatlarındaki hadiseler de “erezyonda Hadise kazanır mı” yerine bu türden olsa! (fakir dahil -benim ev hadisesi şimdilerde nüfusa katılan 4 adet bıyıklı bebeler 🙂
Hoş geldiniz, her ne kadar siz benden fazla “buralı” olsanız da, şu anki durum itibarı ile. Sivas’taki tabiat durumu için sizler adına müteessirim (Sivasspor hariç. Zira aksi takdirde işi zordu).
Futboldan açılmış iken biz “tribündekilerin” bir çoğu da siz sahadakiler kadar dolu aslında ama herkes “fikrin sorumluluğu” korkusu ile size avucunuzu yalattırıyor. Şeytanın çocukları Eregenekon’dan Filistine kadar fırsat vermiyorlar ki “biz iyiler sahiden ne kadar iyiyiz” sorusuna veya bazılarının ifadesi ile “özeleştiriye” sıra gelsin?
Baksanıza yukarıda “Kavli Leyyin’ im, niye Yeni Şafak’ı eleştiriyon lan” diyen vatandaş dahi bir düzine yorum ile gelmiş geçmişime hayatımda duymadığım küfürler yazıyor bütün gün, işini gücünü bırakıp değişik adlarda e-mailler adrreslerei alıp (kızım sana söylüyorum Hollanda’da saklandığı deliği dahi bir günde bulacağımı bilmeyen cahil oğlum sen anla).
Bu vesile ile Hocam’a selam, hürmetler. Bir cumayı Süleymaniye’de kılmıştım. bulamadım kendisini yerinde..Inşallah başka zaman kısmet olur.
BeğenBeğen
Hoş bulduk Bekir Abi,teşekkür ederim.Maşallah,çeteniz hızla büyüyor.Bu gariplere gönlünüzü açışınız,onları gerçek bir merhametle sarıp sarmalayışınız hususunda ne söylemeli bilemiyorum ki…’Allah gönlünüze göre versin.’
Eh,ben de artık pek buralı sayılmam.Bu anlamda aidiyet hissimi kaybetmiş durumdayım.Bilhassa trafikte geçirdiğim saatler boyunca ‘buralı’ olma fikrine kuvvetle direnmekteyim.
Evet,kış Sivas’ta çok çetin ve meşakkatli geçer ; ancak manzara büyüleyicidir.Bir sabah kalkarsınız , ve sanki sihirli bir el dokunmuştur dağa ,taşa ,toprağa ;ne güzel!.Şehir adeta kristal bir örtünün altında parıldar..Gerçi eskiden olduğu gibi ‘damdan dama atlarken havada donuveren’ kediciklere rastlamak mümkün olmuyor artık ama.:)Yine de İstanbul’daki gibi karaktersiz kışlar yaşamıyoruz.
E tabii manzara güzel ama; altı ay boyunca bak bak nereye kadar..sonunda yaka silkip,’illallah’ diyoruz.Ve ilk fırsatta ana baba ziyaretini bahane edip, bu karaktersiz kışlara atıveriyoruz kendimizi 🙂
Neyse, yine çok uzttım lafı.Diyecektim ki;
‘Şeytanın çocukları’ kıyamete kadar boş durmayacaklar.Dönüp aynaya bakmak için onların aman vermesini bekleyecek olursak,gittikçe genetiğiyle oynanmış bir ucubeye dönüşen suretimizden bihaber ,göçüp gitme ihtimalimilini de göze almamız gerekecek.Bunu, aynaya bakma basiretini gösterbildiği zamanlarda , gördüğü suretten hiç de memnun olmayan biri olarak söylemekteyim..maalesef..
BeğenBeğen
Dua tanıdık geldi Hale Hanım.
Ecamin.
Ama şunu bütün samimiyetimle söyleyebilirim ki “çetemin” bana verdiklerini göz önüne aldığımda bu iş karlı ticaret. Tavsiye derim herkese.
Bu kadar güzel tarif edilen kıştan şekvacı olamayız tabii; özellikle karaktersiz kış içersinde hamaset lüksüne sahip olanlardan isek 🙂
Aynalar benim de dostum olmadı pek. Ama kendinize biraz daha insaflı davranın derim Farkındalık ta bir erdemdir zira.
BeğenBeğen
erovizyon kıyafetin uymadı şarkıya kot kıyafeti giyseydin daha iyi olurdu bide şarkıyı tek başına söylameliydın daha iyi olurdu ama yinede güzel.
BeğenBeğen
çokkkkkkkkkkk güzel benim kalbimde birinci sensinnnnnnnnnnnnnnn hadiseeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeee
BeğenBeğen
hadiseye bayılıyorummmmmmmmmmm nede olsa aynı bölgedeniz o sivaslı ben kayseriliyim
BeğenBeğen