“Gazze trajedisini” (utangaç Israil muhiblerinin şifre kelimeleri, “insanlık dramı”, “askeri operasyon” da alternatiflerdir) bir kalemde geçip, esas meselenin antisemitizm olduğu üzerine seri yazılar üreten Taraf’lı bacılardan iki tanesinin iplliğini pazara çıkardık önceki bölümlerde. Bu vesile ile sıkça kullandığım “entellektüel fahişe” ifadesinin şahsın cinsiyeti ile alkası olmadığını, menfaat için fikir üreten herkes için geçerli Ingilizce “intellectual prostitute” ifadesinin karşılığı olduğunu not edeyim. Buranın düzenli okur-yorumcularından Muhammed Ali Diktaş’tan öğrendim “fikir fahişesi” ifadesinin çok öncelerde Cemil Meriç tarafından da kullanıldığını.
Dün ise Sezin Öney adında bir üçüncü bacı katılmış “Gazze Bahane antisemitizm şahane” slogancıları kervanına. Aslında epeydir kervandaymış ama ben yeni fark etmişim. Avrupa’da olmanın (PS: Macaristan’da Yahudi Etüdleri okuyormuş) ve lisan bilmenin kendisine verdiği üstünlük edası içerisinde yüksek telden, Batılı’ların siyasetçisinden gazetesine ve halkına konuya ne kadar makul ve medeni yaklaştıkları oysa “bizim millet adam olmaz abi.. “ nin sofistike edebiyatı ile dolu, daha önce binlercesini okuduğumuz teranelerden birini daha döktürmüş bu “wannabe” yerli oryantalist. Sezin Bacı’ya göre
“Uzaktan Türkiye’deki medyayı izleyince, halkın, kendisi yerine yaşayan, gezen ve düşünenlerin, yani gazete ve televizyon, kısmen de internet üzerindeki yorumcuların “arzettiği” bir dünyada yaşadığı izlenimi doğuyor…..Son bir aydır, Gazze saldırıları ve “Davos’un fethi” konularının işgal ettiği Türkiye gündemini uzaktan izlerken, “İsrail ve Filistin’e bakarken Türkiye ne görüyor?” diye kendi kendime çok sordum. Hiç kimseye haksızlık yapmak istemem elbette, ama haber sunumları ve medyatik tartışmalardan çıkardığım sonuç şu: Kanımca, Türkiye başkalarına bakarken de kendinden başka hiçbir şeyi görmüyor”
imiş.
Peki bizim “lisan bilmeyen Avrupa görmemiş” cahil halkımızın aksine lisan bilen Avrupa görmüş Avrupa halkı veya lisan bilmeyen Avrupa görmemiş Amerikan halkı başkalarına bakarken ne görüyor? Sen hangisi oluyorsun bu durumda? Sadece Türkiye’yi değil dünyayı da epey uzaktan izliyor olmalısın. Gezegenimize hoş geldin bacı. Zira dünyadan haberi olan internet kanallarınmın kullanımında (bloglar siteler, tartışma forumları, haber kaynakları) Türklerin ve Müslümanların çok geride olduğunu bilir. Test etmek için Pew Araştırma!ya gerek yok. Google kullanmayı bilmek yeter. Islam, Judaism, Antisemitizm, Christianity gibi kelimeleri gir Google’a. Benim gibi sen de 25 milyon Yahudi kaynaklarının 1.5 milyar Müslüman kaynağından ve 5 milyon İsrail kaynaklarının 70 milyon Türkiye kaynağından çok daha fazla olduğunu müşahede edeceksin. O zaman bu “gözleminin”, “Türkiye adam olmaz abi.” kahvehane bilgeliğnin sofistike ifadesinden başka hangi tevili olabilir? Yanlış ön yargıya uydurmak için gerçeği fahiş derecede çapıtma. Demagojinin en ağır şekli.
“Batı’da insanlar medya (interenet, baskı, TV, radyo) manipulasyonu olmadan fikir oluşturuyor” demeye getiriyorsan bizimkinden epeyce az gelişmiş bir gezegenden olmalısın. Zira modernite ile kitle manipulasyonu arasında doğru orantı olduğu aksiomatiktir.
“Kanımca, Türkiye başkalarına bakarken de kendinden başka hiçbir şeyi görmüyor “ meselesine gelince:
Kanımca, yemezler bacı. O senin kanınca değil, klişe. Bir varyasyonu da “İnsan hangi konudan bahsetse aslında kendinden bahseder” (sözünün sahibini hatırlamıyorum). Evrensel bazda insan ruhu üzerine bir aforizma; ne senin kanınca ne Türkiye hakkında. Sen “kanımca bu millet adam olmaz abi” desen de aynı dercede özgün felsefe olurdu.
Sen kimin “arzettiği” dünyada yaşıyorsun sahi?
Bakalım:
“……..İsrail doğumlu olan ve ülkesine olan eleştirel bakışı nedeniyle oradan uzakta yaşamayı yeğleyen müzisyen Gilad Atzmon’un yazıları, Başbakan Erdoğan’ın atıfta bulunduğu iki kaynaktan biriydi. Özellikle bazı sol çevrelerde çok destek bulan Atzmon gerçekten de tartışmalı bir kişilik. Atzmon, Londra’daki bir üniversitedeki konuşmasında “sinagog yakmanın rasyonel bir hareket olabileceğini” öne sürmüştü. Atzmon, bu sözlerinin şiddete teşvik gibi bir niyet taşımadığını, yalnızca İsrail’in şiddet politikalarının bu tip hareketlere neden sebep olabileceğini anladığını iddia etmişti.”
Şahsen yazılarını okuduğumda, Atzmon’un görüşlerinin, barışçı ve şiddet karşıtı bir kişinin kullanmaması gereken dozda karşı şiddet içerdiğini düşünüyorum. İsrail’i eleştirmek için devamlı Nazizm’in referans gösterilmesi, en basit yorumla, bana fikirsel bir sığlık olarak geliyor.
Bu Bacı’nın yazısını okuyunca geçenlerde TV’de gördüğüm bir tartışma aklıma geldi. Can Ataklı adındaki Müslüman Türk Ergenekon-zihinli boş teneke, Roni Mergeulis adındaki Türkiye’li Yahudi vicdani omurgalı entelektüele bas bas bağırıyor idi:
“Siz Türkiye’de antisemitizm yok diyorsunuz ama bu Akepeliler bu dinciler 20 bin yerine iki milyoın olsanız size ne yaparlar biliyormusunuz…” telinden. Dünkü yazıda aynı misyona (Akepe’ye yıkmadan- tarihi bazda) Ayşe Hür Bacı’nın da soyunduğunu yazmıştım. Bu Sevin Bacı da aynı telden çalıyor. Başbakan’ın konuşmasında alıntı yaptığı, fakirin de buraya yazısını koyduğu (,ÇALINTI TOPRAKLAR ÜZERİNDE UZATMALARI OYNAMAK) Gilad Atzmon’un iyi bir Yahudi olmadığı, problemli kişiliği olduğu ve sıkı durun “Israil şiddetini eleştridiği için şiddet yanlısı olduğu” gibi Batı’daki Siyonist kaynakların fişleme listelerindeki karalama notlardan sunmuş!
Senin işin de zor Sezin Bacı. Kötü Yahudi olduğunu, zaten “fikirsel sığlıktan” muzdarip olduğunu ispatlamak zorunda olduğun bir tek Gilad Atzmon değil ki. Kukla oynatıcılarının “self hating Jew” (kendinden nefret eden Yahudi) dedikleri liste her gün biraz daha uzuyor. Al sana kısa bir “problemli kişilikli ….fikirsel sığ Yahudi” listesi:
Noam Chomsky, Norman Finkelstein, Israel Shamir, Marc Ellis, Israel Shahak, Grace Haskell, Michael Learner, Daniel Barenboim, Karin Friedman, Mordecai Vanunu, Joachim Martillo, Roseanne Barr (rastgele aklıma gelenler, önem sırası falan yok) ve bizden biri: Roni Margeulis.
Ve “Israil bir Nazi devletidir” diyen yüzlerce Yahudi entelektüel, haham, bilim sanat adamları, IDF’i terk eden asker var. Ama ADL, AJC, JENSA, CAMERA gibi yüzlerce Siyonist örgüt ve binlerce propaganda sitesinden kes yapıştır yapacaksan o kadar zor değil. Hepsi de fişlenmiş vaziyetteler oralarda. Senin bu karalama malzemenin geldiği kaynaklar da oralar.
“Tarih üzerine atılıp tutulup daha çok şey söylenebilir ama bunlar bir yana, bugün İsrail devletine (insani ve siyasi manada haklı yere) ve hatta tüm Yahudilere (çok haksızca) sert bakan Türkiye kamuoyu, sadece altı yedi ay önce adeta yana yakıla Kuzey Irak’a kara harekâtı gerçekleştirilmesinin tartışıldığını da hatıra getirsin.
Hıı?
“Israil devletine insani, siyasi manada haklı –(geriye hangi mana kalıyor?) yere ve hatta tüm Yahudilere çok haksızca…”?
Lübnan’da sivil hedeflere atılan bombaların üzerine “from Israel with love” yazan çocuklar, Gazze’yi ellerinde patlamış mısır ve kola, dans ederek seyreden, çocuklar kadar şen Israillilier, ve Israil’in Ankara Büyükelçisi Gabby Levy’nin ifadesine göre bu soykırımı %95 oranında destekleyen Israil Yahudi halkı ve dünyanın her yerinde, dünyanın şimdiye kadar görmediği kadar güçlü lobisi ile Israil’e kayıtsız şartsız destek veren Yahudilere “sert bakmak” ne haddimize bacım? Zaten koro halinde “adama fiyatı ödetirler” diyorsunuz. Artık faturamızı bekliyoruz utnaç ve korku içerisinde: Gazze’nin faturası. Holokost’un faturasını da Filistinli ve diğer Müslümanlara kesilmişti. Efendinin ahlakı için bu kadar..
“Sadece altı yedi ay önce adeta yana yakıla Kuzey Irak’a kara harekâtı gerçekleştirilmesinin tartışıldığını da hatıra getirsin? Nedense, sanki resmî bir kaynaktan fısıldanmışçasına, aynı anda “sivrisineklerin hakkından gelmekle olmaz, bataklık kurutulmalı” sözlerinin çok ama çok kişinin diline ve aklına musallat olduğu anımsansın”
Ama niye?
Haa anladım. “Ha Kandil, ha Gazze” diyecek te nezakleti müsaade etmiyor bacımın. Çok orijinal! Dedim ya daha önce en fazla 80 tane yazıda geçti aynı anoloji başta Kahverengiburunlubeyazkaptan’ın Gemisi olmak üzere. Cevap için aynı teraneyi tekrarlayan diğer bozuk plak Ayşe Bacı’nı da da yanına al, şunu oku: “Ha Hamas Ha PKK, Ha? ”
“Orduların, devletlerin kilit noktalarında, bazı adamlar var. Bazı hesaplarla tetiklerin çekilmesinin emrini veriyorlar. Sonra bunlar size, bize, sıradan İsraillilere ve Filistinlilere dikte ediliyor. Ellerde silahlar savaşılıyor. Oğullar, kızlar ölüyor; nesiller yitiyor. Nefret büyüyor.”
Doktor bu ne?
Açıklayayım:
1. İki taraf ta suçlu eşit derecede (onun ifadesi ile “trajedide”).
2. Suçlu olan halk değil birkaç emir veren kilit noktadaki bazı adamlar. Ne Israil halkını ne dünya Yahudiliğini buna karıştırın ha!
Şimdi içim rahatladı. Ne olacak canım seçim olur “o kilit noktalarındaki” şahinler yerine güvercinler gelir hallolour mesele. Pardon, seçim yapılmış bile. Güvercinler hezimete uğramış, şahinler ezici çoğunluk kazanmış.. Peki “güvercin” kim? Son Gazze soykırımının kahramanı Ehud Barak ve yandaşları. Şahinlerin kim olduklarını tanımlamaya gerek var mı? En kazançlı çıkan ABD’li senetör, eski Başkan Yardımcısı adayı ve Başkan aday adayı Joe Lieberman’ın kuzeni Avigdor Lieberman’ın Gazze çözümü: Atom bombası. Ama bu konumuz bu değil. Olmayacak ta. Konumuz antisemitizm.
”Bazen dış haberlere müthiş bir ilgi patlaması yaşandığı doğru. İsrail’in Gazze’ye yaptığı üç haftalık askerî operasyon boyunca olduğu gibi. Birçok televizyon kanalı ve gazetenin İsrail ve Mısır’a muhabir yolladığı o dönemde, gazete manşetleri ve televizyon haberlerinin ağırlıklı odak noktası Ortadoğu idi. Ancak, haberlerin büyük çoğunluğu sadece sansasyonel bir bakışı ön plana çıkaran nitelikteydi. Televizyon haberlerini ele alalım. Zaten Gazze’de yaşananlar muazzam bir insanlık trajedisi olduğundan, bunun üzerine dramatik müzikler, hangi kaynaktan alındığı, ne zamanı yansıttığı belirsiz şekilde gösterilen, duyguları galeyana getirmeyi amaçlayan görüntüler ve izleyiciyi sarsmaya çalışan sözcüklerle süs yapmaya hiç gerek yoktu. Tersine, duyulara tesir yapmaya aşırı bir çaba gösterilince, bir süre sonra haberle, gerçeklikle izleyicinin arasına bir duvar örülüyor.
Anlaşılıyor meramın. “Yani, sivillere verilen zararın es geçilmesi medyadan talep ediliyor (Sri Lanka’da) ifadesi ile birleşince. .Bizim medya da “Sri Lanka Medyası gibi “sivillere verilen zararlardan bahsetmese” de Türkler de Sri Lankalılar, Israilliler ve senin gibi derin, mutedil analizler yapabilseler keşke!
”Aynı dönemde, uluslararası haber kanallarını takip ettiğimde, insan hikâyeleri, bilgi temeline oturtulmuş incelikli ve nitelikli analizler ise, beni “Flaş! Flaş! Flaş!” haberlerden çok daha fazla etkiledi.”
Eminmim gayen bu değildi lakin bununla senin ne derece derin, mutedil anlalitik, felsefi düşünen biri olduğun ortaya çıkıyor. Bir de kendi vicdani özürlülüğü, mazlum ve mağdur ile empati kurabilme eksikliğini hiçbir emare sergilemeden “ben derinlikliyim siz sığ ve duygusalsınız” ” diye satma ihtimali var ama bence zayıf bir ihtimal. Belli kimin incelikli analizalerinin seni daha çok etkilediği. Tzipi Livni’de şikayet etmiş dış medyadaki “sansasyonel flaş flaş Gazze haberlerinden”. “Sivillere verilen zararı minimize edin lan” diyen Sri Lanka Hükümeti değil durumdan tek şekvacı.
Bu Sevin ve Ayşe Bacılar kendilerinden epeyce daha zeki ve diplomatik söylemi içselleşltirmiş Amberin Bacı’ya göre epeyce acemi. Öğrenecekler onlara bu “özgün” düşünceleri veren ,veri ve yorum fabrikatörlerinden.
Şunları diyor Sevin Bacı özet olarak: Siz kötüsünüz onlar iyi. Ben de onlardanım.
Daha spesifik olarak:
1. Erdoğan’ın çıkışı hoşuma gitmedi. Buna olumlu tepkiler veren Türk ve dünya halklarına da ifrit oldum.
2. Gazze’yi mümkün mertebe sanitize etmeli, sansürlenmeli idi benim bulunduğum Batı ülkelerindeki gibi. (hangi ülkede bu bacı bilmem ama Israil yandaşı CNN ve BBC ‘de izledğim en sanitize şekli dahi fakiri vücudundaki her hücreyle isyan ettirdi. “sasaysonel olmayan ince analiz” der iken Israil medyasını mı kastediyor acaba?
3. Filistin konusunda iki tarafta ahlaken aynı düzlemde.
4. Bildik Hamas =PKK ve Ha bizim Kandil ha onların Gazze saldırıları. Tencere dibin kara..
5. Duygusal tepkiler vermek Türkler gibi sığ insanların, derin analizler yapmak ta benim gibi sofistike derin analistlerin özelliğidir.
6. Israil’e kızmayın. Ama illa kızacaksanız Israil devletindeki kilit noktalardaki birkaç kişiye kızın. Tabii ki öte taraftan da aynı sayıda kişiye kızmak şartı ile.
7. Bu millet adam olmaz abi!
Ne senin ne Ayşe ve Amberin Bacıların yerinde olmak istemezdim Sevin Bacı. Ürettiğninz tepkiler efendinin gözlüğü, onun lisanının ve bunları içeren ahlaksız paradigmsanın sonusuza değin payidar olcağı kumarına dayanıyor ve/veya fikirsel sığlıkla suçladığınız Giad Atzmon’un aksine ahlaki doğruları söyleyerek bir şeyler olma gibi meşakkatli ve riskli bir yola girecek çaptan yoksunsunuz Kendi entelektüel ve vicdani özürlülüğünüzü kamufle etmek, sizde olmayan hasletlerin sahibini karalamak için “üzümler korukmuş” demek çok eski bir insan zafiyetidir. Erdoğan’ın lisanının manasını, sadece kim kimin koluna önce dokundu ve kim 12 dakika kim 15 dakika konuştu, diplomatik usüle göre kim nasıl konuşur” a, Gazze’yi de “kabaran antisemitizme “ indirgeyen yürek ve beyinlere “insanların vicdan ve beyinlerinde şimdiye kadar potansiyel enerji olarak duran “böyle gelmiş ama böyle gitmemeli artık” veya bir Yunanlının ifadesi ile “bizim söyleyemedğimizi söyledi” dedirten diğer süper-güçü sizlerin kafasına sokmanın ne kadar zor olduğunun farkındayım ama nasıl ki Mrs. Pennington’un yazısının asıl muhtabı Türk halkı değildi bu yazının muhtabı da siz değilsiniz.
_____________________________________
Pek yakında: “Do Jewish sensitivities matter at this time?” (Bu gün Yahudi Hassasiyetleri önemli mi?)
by Karin Friedemann and Joachim Martillo
Ingilizce ve Türkçe
***********************************
Batı’nin Vicdanı, Yahudi, Ermeni Lobileri, Soykırım Tasarısı
Gazze ve Türk Medyası (I): Vicdani öncelikler, tartışma odakları
Gazze ve Türk Medyası (II): Kavli Leyyin veya vicdan kabarması ile tacizin farkı
Paradigmanın çatırtısının müzik gibi bir tarifi
Zaman müçtehidinin fetvası: Güç caiz kılar
İsrail Türkiye’nin demokratikleşmesinden neden kaygılanır?
One minute mon cher, your time is up (II): Paradigmanın çatırtısıdır duyduğunuz
One minute mon cher, your time is up! (I): Diplomatik usül
Siyaset kitabının ortasından: “Zulüm ile abad olunmaz”
ÇALINTI TOPRAKLAR ÜZERİNDE UZATMALARI OYNAMAK
PS: Üşenmedim Google’ladım bu bacının ismini. Kendisi Avrupa’da Yahudi kuruluşlarımn fonları ile kurulmuş ve desteklenen bir ünivertsitenin (CEU – Central European University _Macaristan ) Yahudi Etüdleri Bölümü’nde Avrupa ve Türkiye’deki Yahudi azınlıkların sorunları üzerine doktora yapan bir öğrenci imiş.
Yazılarının yoğunlaştığı konular ve muhtevası ile alakalı olduğu için ekledim.
Sevin bacının doktora’dan ziyade doktor’a ihtiyacı varmış,
hem de birkaçtane ,
öncelikle göz polikliniğine bir uğrasın miyopi ve hipermetropi için , ardından psikolog , sonra da milletin israil tepkisini hazmetmede kolay bir çözüm için gastroloji,dahileye….tabi kardiyolojiyi de unutmasın kalp kaslarında katılaşma var gibi
velhasılıkelam şöyle sağlam bir heyet raporu şart……….macaristandan almaya kalkmasın yalnız , tam teşekküllü devlet hastanesi olsun , hani girişinde T.C. Sağlık Bakanlığı yazanından , T.C. ibaresi eminim tanıdık gelecektir böylece belki uyruğunu da hatırlar ,…. hatırlar dedim de , hafıza kaybına hangi bölüm bakıyordu ? nöroloji mi ? neyse neyse heyet halleder……olmadı komisyona havale…daha da olmazsa MISS-SIYON 2009 ödülünü verelim
BeğenBeğen
“Ha Gazze Ha Kandil” başlıklı aşağıdaki linkli yazıyı tavsiye ederim. Gazze ve Kandil konusundaki çelişkilerimiz hakkında önemli görüyorum.
http://www.mnazim.com/showthread.php?tid=373
BeğenBeğen