-Nasıldı ama bizim Üsüyün’ün ’in 100 ve 200 metre dünya rekorları? 100 metreyi 9.5 saniyenin, 200 metreyi de 19 saniyenin biraz üstünde!! Bu aşağı yukarı saatte 40 km’nin biraz üzerinde bir hıza tekabül ediyor.
İnsanın ağzını açık bırakıyor değil mi? Sizi bilmem ama itiraf edeyim, sanılanın aksine ben o kadar hızlı koşamam!
Ama bunun rekor olduğu konusunda ufak bir problem var. Bazı diğer koşucular itiraz ediyorlar.
Bakın şunlara mesela:
Çitanın kaydedilmiş rekoru 70 mil (114 km). (Bu hızı 640 metrelik bir mesafede kaydedildiği rapor edilmiş. Yani Hüseyin’inkinin 2.8 misli yaklaşık. Bazı kaynaklar rakamı 102 km olarak veriyorlar ama unutmayalım çitalar her rekor denemesi yaptıklarında atletizm komiteleri ellerinde kronometrelerle orada bulunmuyor. 114 km’nin üstüne çıkmış olmaları da muhtemeldir. Şimdi “ormanda bir çita 120 km/s koştu ve kimse görmedi ise o çita gerçekten koştu mu” diyerek felsefe yapmayalım lütfen! Bilimsel konuşuyoruz burada.
Mesafeyi uzatsak ta kazanamıyoruz. Zira 400 metreyi insan 43 küsur saniyede koşarken çita 16 saniyede ipi göğüslüyor. Teknoloji de yenemiyor bunları. Bir Corvette 0 km den 100 km’ye en az 3.2 saniyede çıkarken çita bu hıza daha 3. adımında yani 1 saniyede ulaşıyor.
“Tamam ne olacak, Usain de ikincidir” derseniz antilop itiraz eder zira onun saatteki hızı de 100 km ‘yi buluyor. (Can derdindeki antelopun hem manevralı, hem engelli koştuğunu da göz ardı etmeyelim).
Üçüncülüğü de veremiyoruz Hüseyin’e Müslüman ismine rağmen, zira bronz da 72 km ye çıkabilen kanguru ile deve-kuşu arasında paylaşılıyor. (Şimdi anladım neden bazı insanlara deve-kuşu bizdeki bazı mahkemelere de kanguru mahkemesi yakıştırmasının yapıldığını! Hız!)
“Tamam koşuda hayvanların eline su dökemeyiz ama diğer spor dallarında onlara beş çekeriz” diyorsanız korkarım gene kaybettiniz.
Örneğin siz dünya ağırlık kaldırma (halter) rekorunun bizim “cep herkülü” Naim Süleymanoğlu’na ait olduğunu düşünüyorsanız küçücük beetle’ın küçük bir itirazı var. Zira Naim ağırlığının en fazla üç mislini kaldırabilir iken ondan biraz daha küçük beetle onun kaldırdığının yaklaşık 300 misli, veya kendi ağırlığının 850 mislini kaldırabiliyormuş (kaldırmak ne, taşıyor resmen!). 70 kglık bir insan 59 bin kg kaldırdığında haber verin bana düzeltelim.
Halter şampiyonası iknciliği de beetle’dan daha da küçük yaprak kesen karıncaya gidiyor. O da ağırlığının sadece 200 mislini kaldırıyor. Cep herkülü veya ev herkülü bu rekoru egale edebilmesi için ortalama bir arabayı dişi ile 8 km çekmesi gerekiyor.
Neyse, mübarek günde moralinizi daha fazla bozmaya gönlüm el vermez. Kaldırabilecekler için diğer rekorlar da burada.
Çok güzel bilgilerdi hocam, sağ olun. Hayvanların bize göre çok büyük üstünlükleri olabiliyormuş diye duymuştum, siz daha da örneklediniz. Meselâ kediler bizden çok daha iyi görüyormuşlar diye biliyorum. Bizim görmediğimiz bazı çiçek renklerini, muhteşem güzellikleri de arılar gibi küçücük hayvanlar bile görüyormuş.
Bu arada acaba niye son günlerde ortadan kayboldunuz yine? Ramazan telâşı olmalı herhalde… Fakat siteleri muntazaman güncellemeyince hit mikdarı düşebiliyor, her ne kadar bizim gibi sadık okurlarınız hep burda olsak da.
. . .
Hocam bir de sizin de benim gibi gıcığınıza giden şu antitürkist sözde liberallik meselesini güzelce eleştiren bir sütun yazısı okudum bugün. Adresi: http://www.aksam.com.tr/2009/08/28/yazar/14068/cemalettin_tasci/etrak_i_biidrak.html
FriendFeed paylaşım sitesindeki şu adreste ise Selim Tuncer Bey o yazıyı paylaşmış ve ben de üç aded yorum yazdım: http://friendfeed.com/ast/274bd1b9/etrak-biidrak-cemalettin-tasc
. . .
BeğenBeğen
Teşekkürler Ravi hassasiyetin için.
Ne tatile çıktığını ne hastalığını ne diğer özel meselelerini burada anons edecek kadar “paylaşımcı” bir tabiatım var. Hayatımda ihmal ettğim şeylerin başında burada yazmak gelmiyor diyeyim, gerisini sen anla.
Buranın adı “Bir Münzevi’nin notlarından”. Yanına tiraj veya -tıklama her ne ise -kaygısını eklersen oksimoron olur. Halet-i ruhiyem müsait olduğunda, genellikle de tahrik sonucu not düştüğüm bir sanal mekan burası. Ne geçim, ikbal kapısı ne izzet, itibar kazanma aracı. Okuyan da okumayan da sağ olsun.
Facebook konusunda da zaman zaman e-posta veya “arkadaş listesi” ne davet geliyor, sağ olsunlar. Oraya hemen hiç uğramam. Bir protestoya katılacakların kaydolması gerekiyordu. O vesile ile üye olduk.
Bu sıralar (aslında epeydir) sadece hayvanlar, tabiat üzerine notlar düşmeye, niyetleniyorum. Ona da ilham geldikçe ve halet-i ruhiye el verdikçe.
Hayırlı Ramazanlar.
BeğenBeğen
Estağfirullah Hocam, ben zaten itibar veya para kazanma aracı olarak yazın demedim ki.
Herkes başkaları da okusun ve doğru bildiği fikirler yankı bulsun, insanlığın işine yarasın diye yazar sonuçta. Bilhassa biz müminler kelime-i habîse ortalığı kaplamasın, kelime-i tayyibe yayılsın isteriz. O yüzdendir ki çoğu yazısından istifade ettiğimi düşündüğüm bir insanın web sitesinin daha çok hit almasının daha iyi olacağını düşündüm. Biz blogcular bu çağın pamphleteer’ları gibiyiz zannımca.
Bunun dışında, tabii bence de haklısınız. Bildiğiniz gibi yazmaya devam ediniz.
BeğenBeğen
Reblogged this on Feline Chronicles and commented:
Olimpiyat, dünya rekorları derken ırkçılık da yapmayın türcülük de!
BeğenBeğen