Bir emniyet müdürü size bir yazı gönderip sizin devlet memurluğu görevinize son verdiğni söylese..
Bir futbol halemi bir futblocuya resmi hakemler kurulu antetli kağıtta, ıslak imzalı bir yazı gönderip artık onu futbol oynamaktan men ettğini söylese..
Tapu dairesi bir yazı gönderip evinize el koyduğunu söylese…
…….
Nedir bu “kağıt parçalarının” hükmü?
Aynen.
“Kağıt parçaları” hükmündedir.
Hükmü yoktur. Hükümsüzdür.
“Null and void” dir karşılığı gavurların legal terminolojisinde. Sıfır değerinde ve boştur.
Bir kimse veya herhangi bir entite sahip olmadığı yetikiyi kullanamaz. Anayasa
MADDE 6. – Egemenlik, kayıtsız şartsız Milletindir.
Türk Milleti, egemenliğini, Anayasanın koyduğu esaslara göre, yetkili organları eliyle kullanır.
Egemenliğin kullanılması, hiçbir surette hiçbir kişiye, zümreye veya sınıfa bırakılamaz. Hiçbir kimse veya organ kaynağını Anayasadan almayan bir Devlet yetkisi kullanamaz.”
Yolda biri size “başını aç” veya “başını ört”, “sakalını kes” veya “sakal bırak”, sarı ceket kırmızı pantolon giy dese ona “sana ne” demekle yukrdaki maddeyi okumanız aynı şeydir.
Bu kişi veya kurumun Anayasa Mahkemesi, Danıştay, TSK veya HSYK olması, hükümlerini de bu kurumların antetli kağıtlarında olması durumu değiştirmez. Anyasa’nın 138. maddesi: ”
Hâkimler, görevlerinde bağımsızdırlar; Anayasaya, kanuna ve hukuka uygun olarak vicdanî kanaatlerine göre hüküm verirler.
Hiçbir organ, makam, merci veya kişi, yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere ve hâkimlere emir ve talimat veremez; genelge gönderemez; tavsiye ve telkinde bulunamaz.
Görülmekte olan bir dava hakkında Yasama Meclisinde yargı yetkisinin kullanılması ile ilgili soru sorulamaz, görüşme yapılamaz veya herhangi bir beyanda bulunulamaz.
Yasama ve yürütme organları ile idare, mahkeme kararlarına uymak zorundadır; bu organlar ve idare, mahkeme kararlarını hiçbir suretle değiştiremez ve bunların yerine getirilmesini geciktiremez
der. Bu defa Ergenekon’un HSYK Birimi Ergenekon kapsamında “iyi çocukları” soruşturan hakim ve savcıları görevden almaya kalkmıştır. Hiç bir dava açılmadan, hiç bir dosya hazırlanmadan, hiçbir soruşturma yapılmadan.
Şemdinli’deki “iyi çocuklar” hakkında iddianame hazırlayan Ferhet Sarıkaya’ya yaptıığının aynısı!
Toplumlar birer sosyal kontrat ile vardır. Bu sosyal kontratın tüm maddeleri yazılı değildir. Biribirinin elinden, dilinden, belinden emin olma kavramımı da bu sosyal kontratın bir ifadesidir.
“Ben yaptım oldu” culuk bu sosyal kontratin yok olması demektir. Düzenin yerini kaosa, anarşiye bırakması demektir. HSYK’nın yaptığı, hükümsüzdür. Meşruiyretten yoksundur.
AYM’nin Anayasa değişikiği kararı da o idi, 367 kararı da, Danıştay’ın katsayı konusundaki kararları da. Uyulmamalı idi hiç birine. Her birinde de yetki gaspı var. Birinin gerkçesi “yeterki üç beş dindar çocuk üniversiteye giremesin, ödenecek her fiyat makuldür”. Diğerininki de aynı “bizim balyozcu kafesçi Ergenekon’cu biraderlere dokunanı yakarız”. Süfli gayeler için kullanılan vasıta da gayrimeşrudur. Yetki gaspı.
GASP HÜKÜMSÜZDÜR.
Bu gün o Danıştay ve HSYK’daki, Barolar’daki kara cübbeli hukuk terörisatleri 70’lerde hoşlarına gitmeyeni üniversitelere sokmayan “anarşistler” idiler (ifade bana değil paşalara ait). Bir üniversiteyi “ele geçirirler” idi. O üniversitede anladıkları devrimcilik dışında fikir beyanına müsade etmedikleri gibi devrimci olmayanın eğitim hakkı da olmadığını düşünürlerdi. 18 yaşındaki bir çocuk sınıfa girer “herkes 215’e (anfi numarası), marş marş” der ve başta hoca olmak üzere herkes sınıfı boşaltır idi. Benim gibi bir kaç kişi “hey durun ne yapıyorsunuz? niye uyuyorsunuz bu emre?” diyecek olurdu ama post pahalı olduğu için herkes çıkardı.
Ülkücüler de kendi “ellerindeki” üniversitelerde benzeri tarife uygularlar idi.
Şimdi o dönemlerin teröristleri AYM, Danıştay, Yargıtay, HSYK ve Barolardalar. Aynı tarifeyi uyguluyorlar.
Sosyal kontrat bozulmuştur. Kararlara uyulmamaıdır. YÖK için de Hükümet için de Meclis için de toplum için de, burada kurban edilen hakim ve savcılar için de:
Ergenekoncu, Balyozcu, Kafesçi teröristlerin ve onların kara cübbeli işbirlikçilerini kararları hükümsüzdür.
“Yeni Ferhat Sarıkyalar, Sacit Kayasular vermeyeceğiz” demelidir meşruiyetçi herkes bir ağızdan.
Şunun adını koyalım. Bu bir savaştır (asimetrik psikolojik falan sıfatlarına ihtiyaç yok). Bu gerçeği
kabullendiğmizde meselenin yarısı hallolmuş demektir. Düşman da güçlü değil çaresizdir, görüldüğü üzre.
Hukümete yönelik tepkiler var. Bkz yorumlar:
http://www.aktifhaber.com/news_detail.php?id=272761
Musaadenizle birini alıntılayalım:
Kardeşim gazeteler ve köşe yazarları basbas bağırdı adamlar savcıları görevden alacaklar tedbir alın diye. Sen niye buna çanak tuttun, neden müsteşarını gönderdin. Neden tedbir almadın. Açıklamada yetki aşımı ve ihsas-ı rey vesaire vesaire var ama kendilerinin müsteşarı göndererek buna neden çanak tuttukları yok. Sayın bakan inandırıcı değilsiniz. Bunu bahane ederek yargı reformu kozunu ileri sürmeniz tam bir saçmalık. Yapacağınız düzenleme Mahkemelerden dönecek…
Selamlar
BeğenBeğen
“Müsteşarını neden göndedin” sorusu cevabı hak ediyor. Zira hukukçu olmayanların bilmesi beklenemeyecek bir konu.
Müsteşar peş peşe 2 toplantıya katılmadığında Yargıtay onu cezanladırabilirmiş. Hapis dahil. Düzeneği kuranlar işi sağlama almış hasılı.
BeğenBeğen
Teşekkürler cevabınız için.
BeğenBeğen
Yuzde yuz ayni fikirdeyim. Ama nasil bu hukumler uygulanmayacak? Yuksek yarginin hukumlerini denetleyen bir mekanizma yokki ona sikayet edilsin. Seni isinden atiyorum diyen emniyet amirini sikayet edecek bir merci var. Evime el koydugunu bildiren tapu idaresini de sikayet edecek bir yer var. Yuksek yargi sorumsuz bir sekilde yapilandirilmis. Seffaf ve yaptigindan hesap veren bir hukuk sistemine ihtiyac var.
BeğenBeğen
Haklısınız Leyla Hanım. Ben de zaten herhangi bir merciyi göreve çağırmıyorum. “Sosyal kontart bozuldu” derken. Burada legal çerçeve içersinde konuşmuyoruz ki artık. Bu bir isyan yazısı; kimseye siyasi veya legal strateji önerisi değil. O dediğniz hukuk sistemini nasıl tesis edeceksiniz karşınızda Yargı’sı, partileri, Ergenekonu, saunacıları, balyozcuları ile kural tanımaz bir şer cephesi var ise? Herkes “ben yaptım oldu” demeye başlarsa bu iş tam kaos olur demek istiyorum.
*************************
Konu ile alakalı bir yazı da burda:
http://www.zaman.com.tr/yazar.do?yazino=953172
ve burda (bunun başlığı hoşuma gitti özellikle):
http://www.stargazete.com/gazete/yazar/mehmet-altan/yargi-yi-3-ordu-ya-baglayalim-245337.htm
Bunu da yazıya hamiş niyetine ekliyorum. M. Karaalioğlu’nun yazsından:
“Dün 367 olur, bugün 368, yarın 369.
Yüksek yargı neyi nasıl yorumlarsa hukuk da odur hak da… ”
Karaalioğlu sanıyorum Mussolini’nin meşhur sözüne üswtü örtük gönderme yapıyor.
Il Duce’ye sorarlar: Faşizm nedir?
Cevap:
– Şu asnda ne düşünüyorsam odur.
BeğenBeğen