Rodrikler, insanların zihinlerine bir CD’deki bazı bilgiler üzerinden şüpheler zerk ederek Balyoz sanıklarının, ‘yırtmasını’ sağlayabilecekler mi, göreceğiz. Ama Balyozcuların vicdan mahkemelerinin uygulayacağı cezalardan yırtmaları imkânsız gözüküyor.
BEKİR L. YILDIRIM
Yazar
Ertuğrul Özkök, Ergenekon-Balyoz-Şemdinli vb. vakalar artık üstü örtülemez noktaya geldiğinde sıkça O.J. Simpson davasına göndermeler yaptı. Davalarda “sonuna kadar gidilmesini” o da istiyordu tabii, ama Simpson Davası’nda olduğu gibi teknik, legal hatalar nedeni ile “suçlular yırtacak” diye korkuyordu!
Özkök’ün korkusu bir yana, Simpson’un teknik hatalardan yırttığı söylenemez. Bizdeki “ıslak imza” tartışmalarına benzer bazı teknik usul hatalarının mahkemede sömürüldüğü bir gerçek. Ama esas neden O.J.’nin “rüya takımı” tabir edilen legal timinin önce fakir, nispeten eğitimsiz siyahlarından oluşan bir jüri sağlayabilmeleri sonra da onların zihinlerine “ırk kartı” tabir edilen kendilerinden birini koruma duygusu ve birazcık da şüphe zerk edebilmeleri idi. Davada teknik yanlışlar kan örneğinin steril olmayan nakli gibi herhangi bir davada olabilecek minimal düzeyde idi. Devamı Star “Açık Görüş”‘te.
referandum sürecinde ergenekoncular ısrarla milletin neyi oyladığını bilmediğini iddia etiler. evet, millet maddelerin tekniğini bilmiyordu ama ima ettiği anlama vakıftılar: imtiyazlı suçlular yargılanacak; imtiyazlılar dünyası daraltılacak.
bu yazı da, teknik ve anlam arasındaki farkı çok güzel anlatmış…
BeğenBeğen
e-maille yapılmış bir yorum:
Merhaba Bekir L. Yıldırım Bey,
Bugün, Star Gazetesi’nde kaleme almış olduğunuz “Balyocuların O.J. Simpson Stratejisi” köşe yazınızı yerinde ve gerçekçi tespitlere dayalı bulduğumu belirtmek isterim.
Bir kısım medya ve Rodrick ailesinin, sizin de dediğiniz gibi adeta domuzdan kıl çekerek tespit ettikleri, henüz detayını bilmediğimiz ayrıntılar ve benzer büyük davalarda her zaman karşılaşılabilecek ufak savcılık/polis hatalarından yola çıkarak davayı siyasallaştırma hedeflerinin oyunu olmamamız gerekiyor.
Bu duygusal yaklaşımın oyunu olursak, korkarım ki rüzgarın tersine esebileceği günler için bir tohum daha ekmiş oluruz. Ve geçmişteki günlerden de çok iyi bldiğimiz gibi, rüzgar tersine estiği vakit, bırakın bugün bazı iyi niyetli insanların vicdanlarına yenilerek kapıldıkları duygusal yaklaşımları, çocukların bile farkedebileceği büyük tutarsızlıkların hepsi görmezden gelinir ve amaç doğrultusunda her şey mübah görülür.
Bugün, ufak hatalar yüzünden davaya sahip çıkmak istemeyen ve geçmişte onların yaptığı hataları biz de yapmayalım diyenlerin hatırlaması gereken şeyler olduğunu düşünüyorum; geçmiş ile bugün hiçbir zaman bırakın benzeşmeyi en ufak bir şekilde kesişmiyor bile. Bugün, kimse andıçlanmıyor, cezaevinde işkence yapılmıyor, insanlar günlerce sebepsiz yere cezaevinde tutulmuyor, davaların tüm süreci basına yansıyor, hemen herkes özgürce kalem sallıyor v.s.
Elindeki bürokratik/siyasi/askeri güç ile kendi siyasi ve kişisel çıkarları için Türkiye’yi ateşe atanlar ile bugün yüzleşemiyorsak, merak ediyorum ne zaman yüzleşebileceğiz?
Daha fazla uzatmak istemiyorum. Sadece son günlerde Ergenekon davası ve bu davaya daha baştan taraf olan kişilerin, yargıyı ve liberal yazarları yıpratma ve manipule etme çabası üzerine yazdığınız makale için size teşekkür etmek istiyorum. Her zaman böyle yararlı tespitler bulamıyoruz medyada…
(ismi mahfuz)
BeğenBeğen
Olmamis bence. Benzetme dogru degil cunku. OJ Simpson isinde vicdanlarda mahkumiyeti saglayan cinayet ile adamin yargilandigi suc isnadi ayni idi. O konuda sistem bence beklendigi gibi calisti. Beklenen — ki bu bir tercih devlet gucu hakkinda — bir takim suclularin serbest kalmalari pahasina yukun buyugunu savcilik ve polise yuklenmesi. O durumda devlet isini duzgun yapmadi, parasi olan ve devlet personelinden daha duzgun calisan insanlari isdihdam edebilen bir katil de kurtulmus oldu. Ondan alinacak ders savcilarin ve polislerin durumlarinin duzeltilmesinin geregi olabilir ancak — eger o sistem bozulup devlet gucu lehine bukulmeyecekse.
Benim anladigim kadariyla Cetin Dogan’i vicdanlarda supheli hale getiren (veya mahkum eden) o seminer ve — benim vakif olmadigim — 28 Subat surecinde oynadigi rol. Burada sorulacak soru nicin o dogrudan o konularda kanuni takibata ugramadigi olmamali mi? Oyle olmuyor. Bu soruyu sorani dahi sindirmeye dayali bir sosyal ortam var.
Polis ve savcilarin vicdanlardaki supheler (ve belki mahkumiyetler) istikametinde nicin hareket etmediklerini, nicin o seminerdeki havanin ve onun getirecegi tahmin edileninin onunu kesen kimse onun ne yaptigina bakmak yerine cok dar bir alanda gittikce acayiplesen delillerle yapilan bir isi cok onemli kabul ettirmeye dayali hava dogru gelmiyor bana. ‘Bir bildikleri vardir’ seklinde bir inanc askerler guc kullaninca ne kadar yanlissa, sivil otorite guc kullandiginda da o kadar yanlis degil mi? Goruyoruz iste, bir takim seyler yapilmiyor veya yapilamiyor, bir takim supheli islerin (islenmis cinayetler, patlamis bombalar var) uzerine gidilmiyor veya gidilemiyor, bir takim — zamaninda uniforma giymis — ozneler de gayet rahat durumdalar. Memleketin ‘ozel’ durumlari, sivil otoritenin gorunur (yani derin olmayan) tarafinin nispi gucsuzlugunu anliyoruz elbette ama ‘aha iste yapiyoruz’ denen sey icerik ve usul acisindan tatminkar gozukmuyorsa, ustune ustluk ‘bu olmamis’ denememesini temine yonelik yogun bir baski olusuyorsa biraz tedirgin olmak gerekmez mi?
Delillerdeki kusurlari yalan veya baskiyla ortmek yerine, nicin ‘bu pek olmamis, aklimiz ermedi’ diyemiyoruz? Boyle sIkIsmis olan bir davada beraat (ve tabii pesinden AIHM mahkumiyeti, tazminat, insanlara sempatik gozukecek magduriyet vs.) cikarsa bunu sanik yakinlarinin basarili calismalarina mi baglamaliyiz yoksa isin boyle sIkIsmasina mi? Ben hesap nedir anlamadim. Aklima acaba bir sekilde daha ust kademedeki insanlari konusmaya mi zorlamaya calisiyorlar filan gibi seyler geliyor (iste ‘bir bildiklari vardir’ tarzi, otoriteye iman yani). Ki, zaten arzu ettigimiz, onlarin bize olanlari anlatmalari. Nasil ki Mehmet Agar filana o cekmem dedigi tuglayi cektirmek istiyorsak/istediysek, bu da oyle. Benim sahsen bir intikam derdim yok, ne oluyor ve ne oldu bilelim istiyorum. Yoksa sittin sene komplo teorisi olmaktan ileri gecmeyen bir tarih okuyusumuz olacak, birbirimize de ‘buna inanmayan esektir’ ‘buna inanmayan darbecidir’ filan havasinda baskiyla bir suru sey dayatip gidecegiz.
BeğenBeğen
“Red herringler” derken tam da bunu diyorum Bülent Bey. Siz bilirsiniz manasını. Bilmeyenler için “cambaza bak” çekerek, odadaki fili hokus pokus ile görünmez kılma eylemi olarak tarifi mümkündür. Konuyu tartışmak isteyen vicdan, akıl, izan sahibi insanlar bir ton delili satır satır inceleyen Rodrikler ve çalışanlarının teferruat vukufiyetine sahip olması beklenemez ( o işler mahkemede yapılır, kamu vicdanında değil). Vicdan, akıl insan sahibi insanlar için sorular yazıda da ifade edildi:
1. Balyoz-Ergenekon vs. (adlar bir genel çerçevedir, kayıtlı üyelik kriteri yok) var mı yoksa hepsi de Rodrikler ve yorumcularının dediği gibi “Feto’cuların” uydurması mı?
2. Darbecilik, cami bombalama, kendi uçağımızı düşürme, şantaj, fişleme, baskı- soygunculuk, akla dahi gelmeyecek diğer haydutluk örnekleri iyi mi kötü mü?
3.Kötü ise neyle uğraşıyorsun kardeşim? Neden “bir daha asla Çetinler” demeyip “Holokost denier-doubter” cılık oynuyorsun?
Bu temel soruları cevaplamadan “13 nolu CD’de bilmem hangi ifade 2003 sonrasıına ait” ve bu da gösteriyorki F-tipi adamlar oraya koydular (sanki başka açıklama mümkün değilmiş gibi) tarzı argumanlar Rodrikleer’in bloguna daha uygun olur kanaatimce.
BeğenBeğen
Iste tam da bu yapildigi icin tedirgin oluyorum. Bakin size o ornegin nicin dogru olmadigini, nicin kusurlarin DR&PD’ye malzeme olmasinin onune gecilemedigini sordum, siz de bana ‘ugrasma’ ve belki ‘kotusun’ dediniz. Bu bir baski turu, ustelik herhangi bir gucu olmayan, herhangi bir sekilde surece etki etmek de istemeyen birine baski. Bunlara gerek olmamasi lazim cunku tabak gibi ortada memlekette kotu islerin oldugu. Nicin isleri oyle acayip bir hale sokuyoruz ki biribirimize boyle baski uygulayarak, susun busun yaparak bir seyleri halletmeye calisir hale geliyoruz? Ben sinip susrasam bu isaret ettigim kusurlar ortadan kalkacaklar mi? Hayir. Kusurleri onemsiz kilacak baska gelismeler benim bunlari gormememe ve sizin arzu ettiginiz laflari etmeme mi bagli? Hayir. Demek ki bir yanlislik var bu iste. Toptan yanlis, temelden yanlis, memlekette darbe plani yoktur darbe olmamistir demek degil ki bu? Dogrusuna baksak yanlisi gormeyalim diye birbirimize baski yapacagimiza? Ne olacak ben “bir daha asla Çetinler” desem? Aha dedim iste, ve ne oldu? Onu deme bunu de, ona inanma buna inan seklinde normal insanlara eziyet edilince memleket ileri mi gidiyor?
BeğenBeğen
Hazir laklak ediyoruz bir sey daha diyeyim. Size dahi cemaatci deyip duruyorlar farkindaysaniz. Ben rahatsiz olmaya basladim bundan cunku normal insanlardan da yavas yavas o cemaatin aleyhinde laflar isitiyorum. Ben de goruyorum o cemaatle alakali propaganda organlarinin ne yaptiklarini ama bunu sokaktaki sakirte yok ogretmene tesmil etmenin bir alemi yok. Bu bir sekilde baslayip baska sekle donen isleri biliyoruz memlekette. Daha demin kiyamet kadar (bu sefer obur tarafin propganda organlarina) sizinti olmus. Kabak cemaatin basina mi patlayacak acaba? Anlam veremedigimiz isler oluyor, sunlara sucu bucu olmadan hep beraber baksak, sudur budur yapmak yerine iyice incelesek ne kadar iyi olur? (Sizden firca geliyor olabilir bunu yazarken ama meramim bu benim aslinda.)
BeğenBeğen
Evet o dosyalar bir saniyede bir virüs girmiş, tam da onların “gazetecilik” faaliyeti ile örtüşen bir ton dosya bırakmış gitmniş! Yalancının mumu..Okur zekasına saygı…
Dediğm gibi ben almayım.
Benim vicdani, ahlaki meselem var. Aynaya bakabilmek, gelecek nesiller “bunlar olurken sen ne yapıyordun” dediğinde girecek delik aramak zorunda kalmamak (bu gün pek çok 28 Şubatçı’nın yapmaya başladığı gibi). Bunlar olurken ne yatığıma dair tonla kayıt var artık Allah’a şükür! O gemi batıyor. Artık kimin nerde durduğu kendi ikbali ile alkalı. “F tipi askerler”, “Libya’daki ayaklanmalar Fetullahçıların okullarının işi” tipi derin düşüncelere cevap beklemeyin benden.
Bu sayede Ermeni, Alevi (dindar değil laikçi medya), Amerikan uşağı (milliyetçi, ulusalcı, sentezci vs), dinci, sağcı dan sonra şimdi de Rodriklerin pon-pon oğlanları, “Fetocu” yapmışlar! İltifat için teşekkürler. Cemmat duysa da bir yazımı yayınlasa yayınlarında keşke! 🙂
Mevzuuda söyleyeceğim her şeyi söyledim aslında. Şu yazılarda da:
Alakalı:
Balyoz çuvala sığmadı, gömdük. Ruhuna El-10. Yıl Marşı!
https://bekirlyildirim.wordpress.com/2011/01/26/balyoz-cuvala-sigmadi-yerin-altina-gomduk/
Sadece Filistin değil, Washington da İsrail işgali altında
General Doğan’ı kurtar(ma)mak
İsrail, AK Parti, Neoconlar, Asker ve Rodrikler
Bunları biliyor muydunuz? Balyoz sağlığınıza zarar verebilir!
“Allah Allah!” nidaları ile cami bombalama
Gaflet ve delâlet ve hatta hiyânet içinde..
Bu adamdan kullanılmış araba alırmıydınız?
Balyoz bizim başımıza bir, entelin başına iki kere iner
Suç ve alternatif ceza
Darbeciler için Hz. İsa savunması
BeğenBeğen
Almiyorum dediginizi almayin tabii de almadiginiz sey benim sattigim sey degil ki? Mesela ben bilmiyordum bu Ahmet Şık kimdir diye ama anlasiliyor ki — daha dun istedikleri lafi etmeyen herkese Ergenekoncu diyenler dahil — bu adami duzgun bilen cok kisi varmis. Ses ediyor bir suru insan ve cok da bos seyler demiyorlar gibi. Mesela bu adam neymis niye alinmis diye bakilmamali mi? Bakilinca yanlislik, darbecilik, solcu gazeteci ponponculugu (artik neyse) mi yapilmis oluyor? Ben bakacagim vaktim olunca ne yazmis diye en azindan. Balyoz isindeki delil kusurlarini da bilmiyordum ama ogrendim ve ogredim diye bir zararini gormedim — kim ben onlari ogrendim diye zarar gordu anlamis da degilim. Bunlar olurken ne yapmaya calisiyordun diye sorana, “valla bakinip duruyordum millet birbirini yerken anlayayim diye” derim herhalde.
BeğenBeğen
Davayı bu bloglarda mı göreceğiz Bülent Bey? Vicdan mahkemesi hangi seviyede bilgilenir, bilgilenmeye ihtiyacı vardır? Mustafa Akyol’un yazısından hoşlarına giden tek paragrafı cımbızlayan Rodrikler, önce gigabaytler dolusu veriden sorunlu görünen bir nokta buluyorlar, sonra o bulgu için mümkün olan pek çok muhtemel açıklamadan en işlerine yarayanı seçiyorlar, sonra hukuktan tamamen çıkıp demagojik politikaya giriyorlar Erdoğan Gülen vs. karman çorman edip okurun kafasında “Erdoğan ile Gülen kendine muhalifkleri ezme emri veriyor, savcı, hakim polis baş üstüne diyorlar” sonucu çıkarmaya matuf hükümler sunuyorlar. Çetinlerin dünyası hep bu olmuştur. Omamış mıdır? Sahi neyi tartışıyoruz? 27 Mayıs oldu mu olmadı mı, orada neler yapıldı, bu iyi mi kötü mü, 28 Şubat? Ne alkası var “ahmet Şık iyi adam mı”. Bu mu temel sorunuz? Şık, Şener masum olsa ne yazar, suçlu bulunsa ne yazart. Paradigma çatırdıyor!
Ona da cevap vereyim, kibar lisanınız hürmetine: Bu “tanırım, iyi çocuktur” ların Yaşar Bütükanıt’ınkinden farkı yok. Hep bir hallı Turhallıyız biz bize benzeriz. Ne demek ” o yapmaz” arkadaş? Hakim Savcı senin karakter şehadetini mi baz alsın? Her ırz düşmanı, seri katilin arkasından “çok iyi adamdı oysa” diyen çıkar.
Birileri Baykal’a “Halk TV’yi bana ver, yoksa Varan-2 gelir” dedi ise gazeteci olduğu için mi, bazı liberaller “tanırım, iyi çocuktur” dedi diye mi, Danigil Financial Times’te Erdoğan’a kötü giydirdiği için mi serbest kalsın?
Size serbest kalsın demiyorsunuz ama “liberallerin bile şehadeti var” argumanı hukukta “irrelevant at best” (Hüseyin Üzmez konusunda, bazı Vakit yazarları skandaldan 2 sene önce bana “o bir Allah yolu yolcusu” demiş idi. Skandal çıktığında “demiştim size” mealinde yazı yazdım (Bkz. Hüseyin Üzmez’in susma hakkı”).
Sizin detaylara odaklanma alışkanığınızı biliyorum. Büyük resme bakmaya meyyal beni de sahanıza çektiniz bu yorumda. Ümid edertim başkalarına da yararlı olmuştyur tartışma.
BeğenBeğen
Teknik işleri bilmem, ancak vicdan muhasebesi dediğiniz vakit, ondan pek de emin olmamanız gerektiğini söyleyebilirim. Bu insanlar darbe yapmış olsak da haklıyız diyen insanlar, çevrelerinde de, vicdanlarıyla başbaşa kalınca da nedamet bulunacağını sanmıyorum.
Yine de davaların istikbaldeki darbeciler için caydırıcı olduğu da aşikar. Sebebi vicdan değil de, kuvvet komutanlarının bile o minibüslere bindirilmiş olması. Ceza almasalar da, o sihirli korunakları yıkıldı, karizma bir defa çizildi ve bundan sonra -hangi siyasi fikirden olursa olsun- risk arttığı için böyle “seminerler” yapmak zorlaşacak.
Şu anki oyun, “kim güçlü” oyunu, Çetin Doğan serbest kalsa da darbe yapacak değil, Soner Yalçın hapisten kurtulsa da ciddi bir gazeteci olamayacak, “halkın vicdanı” derken bunu kastediyorsunuz, evet, ama aynı şekilde onları bugün suçlu görmeyenler, ceza alsalar da suçlu görmeyecekler. Bir katilin kötü bir iş yaptığını herkes kabul eder, ama darbenin kötü olduğunu kabul eden o kadar fazla değil bu memlekette. Davalar da o yüzden kabilecilik dinamikleriyle yürüyor.
Bu davaların bence tek anlamı, siyasi düzenin bundan sonraki “yazılı olmayan kurallarını” belirlemesi, ilk 80 yıl Kemalist kurallar çerçevesinde gelişti, bundan sonraki 20-30 yıl da bu sürecin çerçevesinde gelişecek. Diğer tüm meseleler (lideri Amerika hapsindeki cemaat, yıpranma ve atalet sathına girmiş AKP vs.) bunun yanında ayrıntı. Tabi ki kabileler (tercihan sofistike yollardan) propaganda savaşını devam ettirecek.
Bir zamanlar masaya delil olarak takunya dizilen “şeriatçı örgüt” operasyonları olurdu. Zaman değişti. Artık CD’lerin geçerli olup olmadığıyla ilgileniyoruz. Bu da bir ilerlemedir.
BeğenBeğen
Katılıyorum tamamı ile. “Kemikleşmiş Balyozcu-Ergenekoncu” taife herhalde embesil veya Marslı olmadığına göre, ortada akli değil kalbi yanılma olmalı, yani “bunlar bizden, bizim için darbe yapıyorlardı. Bunların yerine gene biz geçecektik ve işlerimize devam edecektik” düşüncesi. Bir kısmının bu hayallden vaz geçiyor olması onların vicdanının uyanması sonucu değil. Benim kast ettiğm vicdan mahkemesi büyük toplum için. Cari durumun terakki olduğu muhakkak.
BeğenBeğen
Emin bey, benzer bir fikri — kitabin ilk bolumunde — Hanefi Avci da dillediriyor. Bu zihniyetin bir sekilde bu devletin bir mahkemesinde mahkum olmasi lazim seklinde. Bu olursa, etkisini uzun zaman sonra anlayacagiz. Yani, mesela, Aydemir vakasindan farkli olarak A kanat veya B kanat degil aracin kendisi mi ortadan kalkma yoluna girdi gorecegiz. Bu ‘derinlik’ mevzuunu vuzuha kavusturmuyor yalniz. O baki gibi.
Bekir bey, bu detay/resim filan konusunda ayri dusunuyoruz o asikar ama hallolacak bir sey de degil. Bir konuda mutabikiz yalniz. Tayyip Erdogan ve cemaati ayni nefeste anmak dogru degil. Basbakanin o cemaatle bir alakasi yok benim bildigim. Basbakanlik nasil seydir bilmem ama oyle bir gucun varligindan ve devlet icindeki etkisinden de cok memnun oldugunu zannetmiyorum — tahammul ediyordur en fazla. Davul onun boynuda tokmak kafasina gore isler yapabiliyor seklinde bir seye — hele o boyun Turkiye’deki gibi hedef olabilen bir boyunsa — sevincek degil herhalde. Hatta cemaat korkusu cekenlere “o zaman basbakani siz destekleyin onlarin destegine muhtac olmasin” diyorum. (Tahmin edersiniz hangi cevrede ne tepki aldigini bunun. Insanlarin gozleri buyuyor lafi isitince. Ne diyeyim, darbe yaptirin mi diyeyim? Imamdan korkup papazi mi bulalim?)
BeğenBeğen
Konu ile alakalı, uyarıcı vasıfta bir yazı da burada:
http://www.zaman.com.tr/yazar.do?yazino=1103858&title=ak-parti-secimle-devrilmezse-ne-olur
BeğenBeğen
Bu bir karakter özelliği..yani en latif tarifiyle ‘detaycılık’ ,ya da ne diyelim..’mükemmeliyetçilik’..Üzerinize afiyet,bazen bana da musallat olur,aklım çabuk karışır.Fakat bu durum başka.Detaycılıkla falan izah edilecek gibi değil.Belki bir nevi akıl tutulması..bir savruluş.
Hani şu ”pervazdaki tozlar” benzetmesi size mi aitti? Bazılarımız gözlerini pervazdaki tozlara dikip,odanın ortasındaki koca pisliği hafife alıyor.O pisliği kaldırmak, temizlemek için her ademoğlunun gösteremeyeceği bir çaba ve fedakarlıkla uğraşıp didinenlere de ahkam kesip duruyor.. ”yavaş ol.. toz kaldırma.. o süpürge öyle mi tutulur.. aman o tarafa doğru süpürme.. şu köşeye hele dokunma.. gürültü yapma.. konu komşuya laf söyletme… v.s.”
Tamam konuşalım..İcabederse ‘silahsız kuvvetlerin iyi çocukları’nın da hakkını savunalım..ve hatta bunu sürece katkı sağlamak için mecburen yapalım..Fakat savrulmayalım.Nereden konuştuğumuz belli olsun.Şayet herkese hakkını teslim edeceksek evvela bu süreci yöneten savcıların; bizim, çocuklarımızın, çocuklarımızın çocuklarının istikbalinde ödenmez bir hakkın sahibi olduğunu kabul edelim.Ülke bu denli hızlı bir dönüşüm yaşarken yeni siyasi suikastlarla, faili meçhullerle, sansasyonel eylemlerle karşı karşıya kalmıyorsak, ölümleri ses getirebilecek bazı insanlar artık korumasız dolaşabiliyorsa,yeni Ogün Samastlar, Fadime Şahinler, Alparslan Aslanlarla tanışmak zorunda olduğumuz günler yaşamıyorsak.. bu, her türlü fedakarlığın üzerinde bir gayretle vazifesini ifa eden savcıların eseridir..İşte Sivas’ta, benim yanıbaşımda, ölümüyle yeni bir kaosa malzeme yapılmak istenen Ermeni kuyumcunun da, o kuyumcuya tetik çekecek muhtemelen 16 17 yaşındaki çocuğun da hayatını kurtaran bu savcılardır..bu savcılar ve onların arkasındaki siyasi iradedir.
Hal böyleyken birileri pervazdaki tozları işaret edip omuz silkiyor,’olmamış’ diye..Yok AİHM, yok tazminat bilmem ne..Off ..söylenebilecek o kadar çok şey var ki, konuşmak anlamsızlaşıyor.
Tamam, doğrudur; dava sürecinde bazı karanlık noktalar var.Bu davanın başka bazı hesaplaşmaların zemini haline getirilebileceğine, hatta bunun bizzat ergenekonun bir organizasyonu olabileceğine yönelik şüpheler cumhurbaşkanından başbakana kadar her cenahtan ifade bulan düşünceler. Fakat bunları konuşabilmenin ön koşulu, Ergenekon davasının bu memleket için bir istikbal, bir namus meselesi olduğunu her şeyden evvel ve her zaman ifade etmektir.Akıl almaz bir ihanetle memleketi nefes alınmaz, yaşanmaz kılmaya çabalayanları kim olduklarına bakmaksızın lanetlemek ; onların karşısına cesurca dikilip ellerini bağlayanları yüceltmektir..Ben bunu akli ve vicdani ehliyetin, liyakatin bir gereği olarak görüyorum.
Ayrıca şahsi kanaatim, bu son dalga operasyonun ardından koparılan fırtınanın da tıpkı diğerleri gibi çok çabuk dineceği yönünde.Mesele vuzuha kavuştukça, alelacele hüküm veren pek çokları, mahcubiyetlerini saklamaya fırsat bulamayacaklar yine.Zaten epeyce tecrübe biriktirdik bu ‘iyi çocuklar’la ilgili.Ne kadar ‘iyi’ler..ne kadar çoklar..ve her daim çocuklar..ellerinde de hep aynı oyuncaklar..
NOT: Bekir Abi; yazmak,hal hatır sormak istiyorum , fakat mümkün olmuyor.Şunları karalamanın benim için maliyetini bilemezsiniz.Ayşe Nihan ayağımda, ne yazdığımdan pek de emin değilim..araya pışş pışş lar , ee eee ler karışmış olabilir 🙂 Hal-i pür melalimi bir görseniz..’sen işine bak yahu,uğraşma bu boş mevzularla !’ dersiniz muhakkak 🙂 İyi olduğunuzu umuyorum.Bulut’u da soracaktım ama, belki sormasam daha iyi..
Saygılar..
BeğenBeğen
Yoruma ilave edecek bir şeyim yok şahsen. Bunlar pişş pişşler arasında yazıldı ise artık devam etmeme maazereti de kalmıyor bence.
Bulut malesef..Artık yaşıyordur ve iyi ellerdedir duam. Ben de çok şükür. Yakında hayırlı haberler olabilir (bizden ayrılmayın sevgili okurlar!).
Hepinizi Allah’a emanet ederim.
Hamiş: “Odadaki fili görmeyip pervazdaki tozlarla uğraşma” teşbihini ben Nihal Bengisu Karaca’dan duymuş idim.
BeğenBeğen
Hay Allah..ne ola ki bu hayırlı haber? Aklıma bişeyler geliyor amaa..hadi inşallah inşallah..
”Allah gönlünüze göre versin.”
BeğenBeğen
Amin. Sizin de. Haberiniz olur bir şekilde hayırlısı ile gerçekleştiğinde, eminim. Komşularınız fazla ketum anlaşılan 🙂
BeğenBeğen
Hayır olsun Bekir Bey inşallah,
Hepimizi meraklandırdınız 🙂 Umarım bizi çok bekletmezsiniz 🙂
BeğenBeğen
Teşekkürler Pınar Hanım. Hayırlısı ile kesinleştiğinde güncelleme yaparız inşallah.
BeğenBeğen