Diğer toplumlar gibi bu toplumu da karakterize eden bir takım karakter zaafları var. Toplumsal zaaflarımızı tasnif edecek olsak herhalde çoğu Orta Asyalı ve ön Asyalı toplumlarla ortak zaaflar kümesine girer (“ilkel toplumlar” demeye dilim varmıyor, “göçebe toplumlar” daha rasyonel olabilir ama o da açıklamıyor yeterince). Onların bir çoğundan farklı olarak Garp ile etkileşim ve yarattığı kişilik problemleri bazı bize ait zaafların kökenidir.
Son 100 küsur yılımızda bunun yansıması da Batlılığa özenen yalnız ne zaman bu zor olsa anlık menfaatimize dokunsa gene o Orta Asyalı göçebe kurnazlıklarına baş vuran bir şizofrenik karakter olarak tezahür ediyor. Bunun pek çok göstergesi mevcut. Geçen gazetede okuduğum CHP’liler arasında yapılan ankette ezici çoğunluğun demokrasiden yana olduğu ama “gerektiğinde” darbelere de Okey dediği kifayet eder.
Sporda ve daha özel olarak “sadece futbol olmayan” futbolda şike konusunu da tabii ki bu genel toplumsal ahlaki zaaflar çerçevesinde bakmak gerek eğer, mantıki bir açıklama gibi bir derdimiz varsa.
Şikeci toplum
Amerikalı bir siyasetçi bir ahlaksız bürokrat için “evet o bir o.ç., fakat bizim O.Ç.” demiş idi. Bu toplumun futbol cumhuriyetleri vatandaşlarının tepkileri de böyle. İnanmıyorum ben o “vicdan kabarmasına”. O vicdanlar öbür takımın adamları asılsın” diye kabarıyor çoğunlukla. Bu ülkede mafyacılar tutuklandığında “Türkiye seninle gurur duyuyor “ diyen kalabalıklar mevcut oldukça kanunda 15 yıl değil 150 yıl ceza öngörülse de şike bitmez. Ergenekonculuk-şikecilik-hortumculuk aynı toplumsal hastalığın muhtelif mecralardaki tezahürleridir. Toplumun temiz olana itibar etmesi, yanı kendisinin temiz olmasından başka sihirli çözüm yoktur. (bkz. Suç be alternatif ceza)
Bu toplum kişisel veya grupsal menfaatler için kuralları çiğnemeye, eğip bükmeye yatkın bir toplum. Ama ahlaksız, vicdansız da değil. Sadece her durum için bir “fıkıh” oluşturup, kural bariyerlerini aşıyoruz. “dar-ul harp döneminde şer’i kuralların geçerli olmayışı” örneği gibi. Eh, o zaman vergi kaçırma, rüşvet alma, verme… Veya laikçi fıkıh: Batılıyız tabii, demokrasi güzel ama bu başörtüsü insan hakkı değil ki..
Şike konusunda da pek ahlaksız toplum tepkisi vermiyoruz. Mesela Cengiz Çandar. Hem Ergenekon’a karşı hem askeri vesayete. Şeffaf temiz toplum istiyor adam. Ingilizce biliyor. Washington’da, Londra’da, Bağdat’ta, İmralı’da ve Kandil’de dostları var. Rafine mi rafine, herkesin entel siyaset yorumcusu. Ama doğulu eşek kuyruğu entel-Batılı-demokrat aslan postundan çıkıvereiyor işte. Eşyanın tabiatı. “Şikeye karşıyım ama Fener’ime dokundurtmam” diyor. Fenerli hapiste Trabzonlu niye dışarıda di mi ama.
Entel, gavurca, Batı-Ortadoğu-bilir, saygın “kanaat önderi” nin bu seviyede olduğu bir toplumda Fenerbahçe Cumhuriyeti’nin 35 milyon Galatasaray Beşiktaş ve diğer cumhuriyetlerin onlarca milyon vatandaşının “suç ve ceza, caydırıcılık, temiz toplum, ahlaki tutarlılık ” gibi derin tahliller yapmasını mı bekliyordunuz?
Yapmıyorlar da. Dün gece “Siyaset Meydanı” na seçip çıkarılan “temsilciler” de Cengizce konuşuyordu.
İyi de sen ne diyorsun bu şike konusunda?
Söyleyeyim.
1. Bu toplumsal Ahlaki zaaflar ne 6-7 ay önce çıkan 6222 sayılı Yasa ile (Sporda şiddet be düzensizliği önleme hakkında yasa herhalde tam adı) ne de budanmış hali , şimdiki 6250 sayılı yukarda zikrettiğim toplumsal ahlaki zaaflarımızı yok edecek değil.
2. Ne kadar temiz toplumcu olduğunuz yeni yasaya ne kadar karşı olmanızla ölçülmez. Zira Yasama faaliyeti biraz daha ciddi iştir. Bırakın o ucuzluğu Ahmet Altan ve avanesi yapsın.
3. Şu artık ortada ki daha önceki Yasayı yapanlar direksiyon başında uykuda imişler.
-Onlar “Eğer böyle bir yasa yaparsak artık kimse şikeye teşebbüs edemez” diye düşündüler ise bizzat şikecilerin bunu teklif ederken” nasıl olsa bize dokunamazlar, hem suret-i haktan görünürüz hem de bizim sahamıza girmeye cüret edecek baldırı çıplakların önünü keseriz” denmişler anlaşılan.
Şimdi aynı Meclis anda “ama suç ve ceza orantılı olmalı; 15 yıl fahiş” diyenlere 6-7 ay önce aklın nerdeydi arkadaş? Sen o yasayı çıkarır iken “nasıl olsa güçlüye dokunmaz” mı dedin? Vicdanını ne uyandırdı” denir.
Ve dahi Cumhurbaşkanı’na da “Sayın CB, suç be cezanın orantılılığı” kriteriniz nedir? Hangi ölçü ile şimdi bu “doğru orantının” bozulduğunu düşünüyorsunuz da denir. Ama “kişiye özel yasa olmaz” itirazında kat ettiği “tutuklu güçlü futbol-mafyacılarına yardım etmek” gayesine işret etmesine de bir şey denemez. Kimse de “onlarla alakası yok” diyemedi nitekim.
4. Evet yasama görevi yapılırken “bundan şu şu kötü adam da yararlanacak” diye düşünülmemesi lazım. Dolayısı ile “suç ve adil ceza” denklemini kurarken “Ama Aziz Yıldır5ım yararlanmasın” denmez ama tek mülahaza bu değil ki.
5. Bundan daha önemli olan yukarda zikrettiğim “temiz toplum” idealine bu yasa ne katkı sunar veya zarar verir gibi bir mülahaza daha önemlidir.
6. Tek bozuk yasamız bu olmadığına göre (ne demek, yasalarımızın Anası bozuk! Yıllardır temizleyemiyoruz) bunun alelacele, sessiz sedasız tartışmasız Kurt ile Kürt’ü, dinsizle Müslüman’ı bir araya getirerek çıkmasını “ Eski Yasa’da cezalar ağırdı” da ondan deiye açıklarsanız bunu Taraf da yemez Şamil de.
Eee, şimdi ne olacak?
Diğer partiler için sözüm yok. Herkes gibi benim de eleştirim Ak Parti’ye: Yanlış yanlışla düzeltilmeye çalışıldı. Herkes fena çuvalladı. Şimdiki iyi demek için eskisi kötü idi diyeceksiniz. Eskiyi de siz yaptınız bu defa. Anayasa değil bu.
Şu anda Yasama, CB’nın yapacağı fazla bir şey yok. Ama gerek toplum gerek Yargı’nın yapacakları var.
Onlar da:
1. Toplum olarak futbolun bu kirlenmişliğin müsebbibi milyoner-mafya-maganda karakterlerine tenzil-i itibar yapmak. Kızınızı şikeciye mafyacıya vermeyin Mercedes’i bar diye. Sorun bir nasıl almış o Mercedes’i.
2. Yargı devam eden şike davalarında tavizsiz davranarak “güçlüler hep yırtar” düşüncesini çürütmeli, Yürütme TFF ve diğer spor kuruluşları ile ilgili politikalarda şikeci karakterlere layık oldukları muameleyi yapmalıdır (ünlü futbolcu, kulüp yöneticisi vb. karakterlerin Başbakan, CB, Milletvekilleri, Kabine üyeleri ile istediklerinde görüşebilmeleri rezalettir. Bu hak edilmemiş statü ye son verilmelidir).
3. Medya artık “kulüp yöneticileri, spor gevezelerine de layık oldukları yeri vermeli, onları devlet erkanı, vatan kurtaran kahraman statüsüne son vermeli.
Ben olani biteni saskin saskin izliyorum. Yasa cumhurbaskanimizdan donunce umitlenmistim. Ancak aynen gecince ne oldugunu anlayamadim. Digerleri beni ilgilendirmez ama AKPARTI neden bu guruha katildi anlamiyorum. Neden sayin basbakan bu adresi belli yasanin diger pek cok onemli yasaya nazaran oncelik kazanarak alelacele gecirilmesine izin verdi? Basbakan hastaydi, onun kontrolu disinda gelisiyor da diyemiyorum. Nedir o zaman? Gul ve Tayyar’in goremedigi neyi goruyor?
Samil Tayyar’a cok ama cok tesekkurler. Sadece o cesaret edebildi muhalefet yapmaya. Butun bu proses icinde tavrindan hic haz etmedigim kisi ise Hakan Sukur. Uzatilan mikrofonlara “bu konuda konusmam dogru olmaz”dan baska bir sey soylemedi. Neden dogru olmaz “sayin vekilim”? Sen bu konuda konusmayacaksin da hayvancilikta meralarin ve yem bitkilerinin onemini mi anlatacaksin? Burada Samil Tayyar’in yaptigini senin yapman gerekmiyor muydu?
BeğenBeğen
Ak Parti’nin duruşu üzerine ancak fikir yürütebiliriz.
Yazıda bahsettiğim “büyük futbol Cumhuriyetleri” nin oylarını kaybetme korkusu tol oynamış olabilir. Liseli, çarşılı, Koç’lu, Mason Localı bu cumhuriyetlerin oy kapasitesi ötesaindeki gücü de yadsınamaz, ahlakçı, anti-populisdt bir siyasetçi yatafından bile.
Ama daha masumane bir açıklamayı da tamamen yabana atmamak lazım: Evet bunlar makbul adamlar değil ama biz tüm ahlaki zafiyetli adamları bu kadar ağır cezalandırıyor muyuz bu toplumda? Ör: Hastaneleri soyup soğana çeviren profların mesleği icra etmelerine engel dahi olamıyoruz. Bu adamları içeri tıkıp anahtarı denize attığımızda toplumca temizlenmiş mi olacağız? Bu da öbür tarafı (belki Ak Parti argumanı)
Ben nihai kararı vermeden önce devam eden davaların nasıl sonlanacağını, federasyon, yürütmenin aldığı tavırları ve kanunun gayesi olan “futbolu temizleme” işinin ne derece başarıya ulaştığını görmekten yanayım, her ne kadar kötü kokular gelse de.
BeğenBeğen
Değişmek, strateji değiştirmek, taktik değiştirmek..
Bu günkü “demokrasi havarileri”nin bir çoğu dün laikçi idiler. Ama geçenlerdeki kamu araştırmasaı gösterdi ki tabandan bir değişim talebi yok. Tavanın da tabanı eğitip değiştirici olmak gibi bir ahlaki kapasitesi de yok cesareti de.
Ancak part-dışı unsurlar onları obliviana yollarsa kahvenin kokusunu alabilirler.
Alakalı:
http://www.stargazete.com/acikgorus/laikciler-de-degisebilir-haber-299137.htm
BeğenBeğen