Konu Gezi olsun, Mısır olsun, Suriye veya Myanmar olsun, ABD veya İsrail olsun, Berlin veya Londra, İstanbul veya Şırnak olsun. Ne coğrafya fark eder ne de “içerden” mi, dışardan mı, Yahudi mi değil mi, sağcı mı solcu mu, Türk mü, Kürt mü, Alman mı, Fransız mı, faiz lobisi mi, laikçiler mi, liberaller mi fark etmiyor. Hatta nüfus kağıdında Müslüman yazıyor mu yazmıyor mu olduğunun da manalı olmadığını gördük. Çetin Doğan “Sünni” imiş, Sisi’nin karısı peçeli imiş, kimi Gezici sanatçılar şeyh torunu imiş, bilmem hangi laikçi Seyyid imiş. Öte yandan Gazze’de buldozerin önünden ev sakinlerini kurtarmak için canını veren Rachel Corrie’nin nüfus kağıdında Hristiyan yazıyor. İhsan Eliaçık ilahiyatçı. Şu cami duvarına işeyen Gezi’ci cinsel sapık ise Yeni Şafak’ta yazıyor. Ne anladım ben bundan: Şeytan tek millettir, iyiler de.
Din insanların güzel ahlak üzre yaşamalarını sağlamak için gönderilmiştir; yani araçtır. Gaye güzel ahlaktır. “Dünyada 1.5 milyar Müslüman var” diyoruz. Emin miyiz? Gezi’dekiler, Tahrir’dekiler İslam ile savaş halinde değiller mi? Mısır’daki ahlaksız darbenin, katliamların sponsorlarının kimi Yahudi, kimi Hristiyan kimi de Müslüman. Uygulayıcıların çoğu sözüm ona “müslüman”, Kıpti, seküler, ateist.. yani her renkten ve dinden. Hak ile küfür arasında her tercih sunulduğunda küfre meyleden, veya bir süre ortada durup kim kazanıyor diye bakıp, yerini belirleyenin kelime-i şahadeti neye yarar? Bir kötülük gördüğünde buğz dahi etmeyen, “benim karım ne bu işte” sorusunu soran, siyaset bilimcisi olup Türkiye Mısır’da da Suriye’de de “ahlakçı politikadan vaz geçsin, pragmatik politika yapsın; devletler için esas olan menfaattir” diyen Türk bana “bu bal gibi darbedir, katliamdır, ahlaksızlıktır” diyen Norveçli veya Gana’lıdan daha mı yakın?
Son günlerin mezkur olayları bir daha ispatlamıştır: Irk, coğrafya, ülke, mezhep hatta din ayrılıkları kiminle gruplandığımız konusunda belirleyici değildir: Ben güzel ahlak, vicdan sahibi insanların milletindenim! Gezi komplo mu spontane mi idi değildir benim sorum. Haklı, doğru mu idi değil mi dir benim sorum. Ulvi, erdemli bir gayeye hizmet ediyor mu idi ve ediyor idi ise bu gayeye matuf yollar meşru mu ididir doğrucu insanın sorusu.
Evet ne diyorduk: Küfür tek millettir hangi lisanı konuşursa, hangi renkten kavmiyetten olursa olsun. İyiler de tek millettir. Ve şeytan aptaldır. Bu kadar.
Hamiş:
Başbakan Erdoğan’ın dünkü iftar konuşmasından Mısır’daki son katliam yorumu hoşuma gitti:
“Önce milletin iradesini katlettiler, şimdi de milleti katlediyorlar”.
Şu millet olmasa Mısır’ı çok güzel idare edecek Mısır’ın Çetin Doğanları.
Merhabalar
Küfür tek millettir hangi lisanı konuşursa, hangi renkten kavmiyetten olursa olsun. İyiler de tek millettir. Ve şeytan aptaldır.
demişsiniz. Benim acizane tespitim, insanları şeklen “bizim gibi namaz kılıyorlar”, “dinin yasaklarına şeklen riayet ediyorlar” ,”bizim gazeteyi okuyorlar” diye “bizden” görmenin de devri geçiyor. Ya da çoktan geçti.
Bir örnek vereyim. Geçen hafta Cuma namazından dönüşte başı örtülü ve bence ideal kıyafet olan pardesülü 25-30 yaşlarında bir bayan evinin balkonuna çıktı ve kaşla göz arasında bol deterjanlı suyu apartmanın bahçesine boca etti. ( Bahçe bahçe. Taş avlu değil)
Çok eskiden sanal alemde davranış ve tepki biçimleri manzumesi diye formüle ettiğim “aynı hassasiyetleri paylaşmak” tabiri geldi aklıma..
Böyle bir durumda bu fail bayanla aynı çevre duyarlılığı hassasiyetini taşımıyoruz.
Olay önemli değil diyemeyiz önemli.
Öncelikler farklı ise ben iyiden güzelden ahlaktan doğrudan yanayım diyenler farkında olmadan nefsini önceleyebilir. Bu bayan da nefsine uyup o kovayı ta banyoya kadar taşımaya üşendi besbelli. Diğer taraftan,
Hassasiyetler farklı olunca da aynı safta namaz kıldığınız kişi ayakkabısını giymeden evvel içinden çıkardığı naylon torbayı caminin bahçesine atıp gidebiliyor.
Aynı safta namaz kıldığım adamlara onlara göre küçük bir cürümleri sebebiye “küfür cephesinde” yer almak ithamını yapmak aşırılık olur..
Ancak küfür cephesinde yer almadığını iddia edenlerin bir kısmı çürük.
Yani üç cephe var. Küfür cephesi, iyiler ve iyilerin çürükleri.(Iyiler cephesinde olan herkesin de ufak bir çürüğü olabilir)
Allah küfür cephesinin desise ve tuzaklarından, zalimlerden, münafıklardan bizleri ehl-i imanı* iyileri korusun.
Bizleri de kendimizi iyi bilirken, bilmeden kötülük yapanlardan*nefsine zulmedenlerden eylemesin.
Iyilerin yardımcısı olsun.
Amin
BeğenBeğen
“Benim acizane tespitim, insanları şeklen “bizim gibi namaz kılıyorlar”, “dinin yasaklarına şeklen riayet ediyorlar” ,”bizim gazeteyi okuyorlar” diye “bizden” görmenin de devri geçiyor. Ya da çoktan geçti.”
Ben de bunu dedim yazıda. Din ayırımından önce ahlaki duruşları ölçü almak daha sağlamdır; gerçek imanın testi kötülük karşısında alınan tavırlardadır. Gersini Allah bilir.
Tabii ki beşeri iyilik de kötülük de mutlak değildir ama bir yelpazedir; kötülüğü el ile düzeltmekten eline kına yakmak, ona destek olmak arasındaki yelpaze. Bunun neresinde olduğumuz rütbemizi belirler.
Amin.
BeğenBeğen
Görüşlerinize katılıyorum. Amacım bir yazıdan /sizin yazınızdan hareketle kendi gözlemlerim ve tecrübelerimle ulaştığım sonuçların bir kısmını paylaşmaktı.Yoksa itiraz mahiyetinde değil. Yazmayı düşünüp de devam etmediğim kısma da siz değinmişsiniz. (Sizin yazdıklarınız ilginç şekilde tevafuk etti.) Değinmediğim kısımda da,
“Kimse mutlak iyinin şahsen temsilcisi değildir”. diyecektim. Mutlak kötülük ise daha farklı benim bakış açımda. Yazmaya gerek görmüyorum. Çok derinlemesine bir görüş değil. Biraz daha üzerinde çalışmalıyım -okumalıyım.
Selamlar
BeğenBeğen
Ben temelde bir farklılık algılamamıştım. İyi-kötü skalasını temsilen asit-baz teşbihi kullanabiliriz, PH ile çlçülür.Ph= 0-7 arasına asidik denir (suyunki 7 dir-tam ortada). 7den büyük bazdır. Bizim iyilik kötülüğümüz de böylesi bir skalanın neresine düştüğümüze göre. Gazze’yi seyredip “iyi oluyor, sosyal Darwinizm” diyen ile Mavi Marmara’dakiler veya ölümü göze alıp Tahrir’de oruçlu olrak göğsünü Sisi’nin kurşunlarına siper edenler v.b. iki ucu temsil ediyor. Bizler de aralarda bir yerlerde..
Turnusol teşbihi de buradan gelir.
Aleyküm selam
BeğenBeğen
DÜŞÜNCELERİM!!!
Siz de benim gibi kesişim kümeleri misali birçok aidiyeti birlikte yaşıyor musunuz?
Tek tip insanlardan oluşmuş gruplarda uzun süre kalınca huzursuz musunuz.
Dolayısıyla ne isa’ya ne musa’ya yaramıyorum diyerek aralarda mı kalıyorsunuz.
İyi taraftan bakınca çok farklı sosyal gruplarla ortak noktalarınız ve paylaşımlarınız mı var.
Öyleyse bendensiniz.
Baskın özelliğimiz bizim hem en güçlü hem en zayıf yönümüz.
Bizi mutlu eden de mutsuz eden de o yönümüz.
Hayat sayısız bilinmeyeni olan denklemlerden oluşuyor.
Düşünce dünyamız zenginleştikçe daha çok denklemi çözebiliyoruz evet ama ondan daha fazla çözülecek denklemle karşı karşıya kalıyoruz.
Denklemler çoğaldıkça giriftlik içinden sade hakikat çıkıyor.
Hayatın şifresini çözmüşcesine ruh sukuneti geliyor.
Başladığımız noktaya dönüyoruz.
Elhamdülillahi Rabbil Alemin.
BeğenBeğen