Ben Tayyipçi’yim. Bizi buraya getiren geminin kaptanı o. Varsın şikayetnameme kulak vermesin, görevden almayı düşünmüyorum. Nokta.
Evet, tercihim şimdilik herkesin yerinde kalması: Erdoğan Başbakanlık’ta Gül Çankaya’da (“3 dünem” Allah’ın emri de değil kanun da). Erdoğan’ın Çankaya’ya çıkması mevcut koşullarda sorunlu olabilir zira her iki makamın yetkileri malum. “Cumhur tarafından seçilmiş” CB’mız olacak ama bu kanunların tanıdığı yetkiler, sorumluluklar aynı. “Koşan, terleyen bir CB” olmak, kanunda değişiklikle sağlanmaz ise yetki sorunları ahenkli işleyiş problemleri yaratabilir. Yarı başkanlık sistemine geçiş için yeterli zaman ve Meclis iradesi olmadığına ve CB görev tanımına dair Anayasa değişkiliği de mümkün görünmediğne göre, halk tarafından seçilmiş bir CB fazla “koşar, terlerse” pistte Başbakan ile çarpışabilir. Ancak gönüllü yetki paylaşımına rıza gösterecek, kendisi ile mükemmel ahenk içinde bir hükümet ile mümkün olabilir, ki bu da Gül ile dahi zordur.
Gelelim Gül Erdoğan, Kılıç vs mevzuu ve medya konusuna:
Toplumsal zaaflarımızdan olan “taraf olma, klikleşme, şakşakçılık..” ın medyaya yansımasını esfele takip ediyorum. Kavga görme heveslileri sadece “öbür medyada” değil. Bizimkilerden bir çokları da şimdiden patlak mısırlarını, içeceklerini hazırlamışlar bir Erdoğan-Gül boks maçı için tezahürata başladılar bile.
Gül’ün gayet mantıki, bulunduğu mevkii ile uyumlu “tabii ki benim fikrim de önemli” ifadesinden şeytani niyet okumaları yapmak bunun ifadesi. Ya hu adam daha önceki “tabii gazetelerden öğrenmeyeceğiz biribirimizin düşüncesini.. ben bağımsız, partisiz bir aday olarak gelmedim ki “ şeklindeki ifadesi üzerine yaratılan “Erdoğan ne derse o mu olacak” mealindeki sorulara cevaben bu ifadeyi kullanmak zorunda olduğuna kafanız mı basmıyor, yoksa “kavgasız, çatışmasız işler bizi kesmez” mi diyorsunuz ey medyamızıbn kül yutmaz kanaat önderleri? Erdoğan-Gül arasında tercih yapmak başka şey, olmadık yerde “ayak oyunları” aramak başka.
Ben şu ana kadar ne Erdoğan’dan ne de Gül’den şahsi menfaat, itibar planlarını ülke menfaatinin önüne koydukları düşüncesi doğuracak bir davranış görmedim. Bazı konularda “farklı” duruşları, pek ala mizaç farkı ve bulundukları mevki siyaseti olarak okunabilirken “başka motif” aramak biraz da kendi motiflerimizi açığa vuruyor. Hüsn-ü zannımızı terk etmek için elimizde yeterli delil yok.
İlla “tarafımı belli edeyim” düşüncesinden başka yararı olmayan, tam tersine fitne fesada hizmet edecek, şeytanın ekmeğine yağ sürecek kışkırtmalardan uzak durmayı gerektirir fikir ahlakı.
Kılıç Meselesi
AYM’nin twitter kararını gerek usül gerek muhteva olarak elle tutulur yanı olmadığını yazdım daha önce. YSK kararı biraz daha tartışılabilir. Davanın hangi “giderilemez büyük zarar” ihtimalinden dolayı öne çekildiğnin izaha ihtiyacı var örneğin. Ama kararın kendisi konusunda twitter kadar kesin bir fikrim yok. Kabul edelim ki HSYK Kanunu “17 Aralık Darbe Girişimi” ‘nin yargı ayağına dönük bir savunma hamlesi idi. Bu olağnüstü şartlarda, “imminent-danger” ‘ı bertaraf etmeye matuf bir kanunun, “yargının bağımsızlığı” gibi kavramların normatif tanımları ile çelişkiler içermesi muhtemeldir. Zira karar “olağanüstü koşulları” baz alamaz. Sanıyorum iptal edilen maddeler daha çok Adalet Bakanlığı’nın HSYK içerisindeki tasarrufları (üyelerin hangi dairelere atanacağı vs) üzerine idi. Tartışılabilir konular.
Ama bu kararlar ve medyaya verdiği –kanaatimce gereksiz- demeçlerden yola çıkarak “Cumhurbaşkanı olmak istiyor, CHP’ye yaranmaya çalışıyor..” vb niyet okuyuculuğu da Gül’e yapılana benzer bir haksızlık, sorumsuzluk örneğidir. Gülay Göktürk’ün de dediği gibi YSK Kararları ile ilgili bir başvuru “önümüze gelirse bakarız” demesini önlerine gelebilecek herhangi bir müracat için geçerli olan bir “ilkesel söylem” olarak okumak varken “YSK’yı da denetime açacak” diye okumak da fazla şüpheci bir zihin ürünü olmalı. Bununla onu akladığım da yok karaladığım da. Sadece burada “komplo teorileri üretmek için elimizde yeter malzeme yok” diyorum.
Tevafuka bakın ki bu pazar Star Açık Görüş’te çıkacak yazım da bir “komplo teorileri savunması” olacak.
********************
Hamiş: Biraz önce 24TV’de Elif Çakır Mehmet Ali Şahin ile konuşurken edindiğim bir bilgiyi de ilave etmeliyim.
Haşim Kılıç ve AYM’nin son zamanlardaki tavrı üzerine bir motiften bahsediliyor. O da şu imiş:
AYM üyeleri bir AYM Vakfı kurmak istiyorlarmış. Bunu Vakıflar Kanunu’na tabii herhangi bir özel vakıf olrak değil de “özel kanunla kurulan bir kamu vakfı” olmasını istemişler. Kaynaklarını da “kamu kaynakları” teşkil etmesi öngörülmüş. Bunun için bir de “kanun teklifi” hazırlayıp TBMM’ye göndermişler. Meclis’te Ak Parti adına M. Ali Şahin olumsuz görüş bildirmiş, kamu kaynaklarının kullanılması konusunda.
AYM üyelerinin “negatif tutumunu” buna bağlıyormuş bir çokları.
İlginç geldi. Kafamdaki bazı sorular:
1. AYM “vakıf kurma” gibi AYM Personeli’ni ilgilendiren bir konuda bir partinin tutumuna karşı “intikam” duygusu ile hareket eder mi veya bunu pazarlık konusu yapması rüşvet-şantaj kategorisine girmez mi?
2. Ne zamandan beri AYM “kanun taslağı” hazırlayıp Meclis’e gönderiyor? Böyle bir taslak en fazla “dilek” olabilir. Yanılıyor muyum?
3. Bu vakıf hangi gayeye matuf olacak, hangi kamu hizmetleri yapacak bilmiyorum ama umarım İstanbUl Üniv. Vakfı, diğer üniversite vakıfları gibi kamu kesesinden lojman-villalar, tatil köyleri, eğlence yerleri vb rantlar veya siyasal baskı araçları olrak kullanılmaya müsait değildirler. Olurlar mı hiç?!
” “önümüze gelirse bakarız” demesini önlerine gelebilecek herhangi bir müracat için geçerli olan bir “ilkesel söylem” olrak okumak varken “YSK’yı da denetime açacak” diye okumak da fazla şüpheci bir zihin ürünü olmalı”
Ben o kadar iyimser değilim Bekir Hocam , hatta kendi adıma notunu verdim – tıpkı the cemaat örneğinde olduğu gibi – iyiniyetin idrakimde tebarüz etmiş hakikati örtmesine izin vermicem … ( tabi…silemiyoruz ama kalibresini de görüyoruz ) bu adamlar – hukukçular ve hukukçu görünümlü laf cambazları – bir ifade kullanırken, görülmesini istemedikleri noktaları zikretmezler, istediklerini ön plana çıkarırlar, örneği bu cümleyi şöyle de kurmak mümkündü -ve çok klasik olarak, hep böyle yaparlar- ” bilindiği üzere YSK seçimler hakkında son karar mericii olmakla beraber…bir başvuru gelmeden ve okumadan reddetmek gibi bir tavrımız da söz konusu olamaz…” ( kameradan korkan tavır…daha mantıklı bir gerekçe )
BeğenBeğen
olabilir VB ama en azından daha fazla kişi-kurumu karşı “cepheye” yerleştirmemek adına “herhalde önüne gelen her dosyayı geri çevirmeden önce ‘bakarız’ demek istemiştir Sn. Başkan. YSK kararlarının temyiz edilemez olduğunu bilmemesi düşünülemez” gibi bir cevap daha diplomatik olurdu en azından.
BeğenBeğen
Evet, silemiyoruz…genel olarak hayr cephesi, özel olarak Başbakan için hesap kitap yaparken mutlak değerine dahi soru işareti konulması gereken bir faktör daha……
BeğenBeğen
ATYM konuasunda bir hamiş ekledim yazıya.
BeğenBeğen
Hesaba kitaba nakit de katmak lazım……bürokrasinin olimposunda yaşıyorlar ya …….bu kamu vakfı? isteğinin türevini alıp sıradan vatandaşın da anlayabileceği seviyeye indirgersek : “bu paraya bu iş yapılmıyor, biz de bal tutuyoruz ….” …..ya da maaşından daha fazlasını hakettiğini düşünen sıradan bir memur ile aynı çelişkiler içindeyim ama bir imajım var… demek gibi bişey ………………. ben de eflak ve boğdan’a mültezim olmak istiyorum ,
BeğenBeğen
“Bizler adil olmayı kutsal bir görev kabul eden bir medeniyetin mensupları olarak gücün ve şartların etkisiyle gömlek değiştiren bir karakterin sahibi olamayız” H.KILIÇ
yazmadan edemedim..hissi …çok hissi…bilmiyorum nolacak bu hüsnüzan pişmanlıklarımız…kağıttan kaplanlar yıkılıyor…büyük dava adamlarının kaç ayar olduğu ortaya çıkıyor…( kirli sakallı çokoprensin etrafında kum havuzunda oynayan aksaçlı bebeler topluluğu saadet de buna dahil… )
BeğenBeğen
İki sözüm var VB: Ey nefis, sen nelere kadirsin!
“Bazıları mevkiilere bir şey yapmak için gelir, bazıları da bir şey olmak için”.
BeğenBeğen
Hatırlıyorum ki benim şahsım için Haşim Kılıç’ın dindarlığı ve sistem karşıtlığı balonu daha bundan altı yıl önce, 2008’de sönmüştü. AYM Ak Parti’yi kapatma isteğine red kararı vermişti, ama bu karar, artık Ak Parti’yi kapatma yoluyla durdurmaktan ümidi kesmenin dışında başka bir şeyi göstermiyordu. Parti kapatmanın istenen sonucu vermediğinin uzun süre tecrübe edilmiş olması sebebiyle verilmişti.
Kararı açıkladıktan hemen sonra AYM hâkimlerden biri basına ağzından şunu kaçırmıştı ki aslında kararı öyle şu kadar üyenin kabul oyuna karşı şu kadar üyenin red oyuyla değil, hep beraber kol kola almışlar, ama karar kağıdında Ak Parti’ye bir mesaj göndermek (ve de hazine yardımını kesmek) için üyelerin bazılarına red, bazılarına kabul oyu yazılmış ve kabul sayısı ile red sayısının birbiriyle yaklaşık aynı olmasına dikkat edilmiş. O zamandan beri genellikle düşündüm ki demek ki Haşim Kılıç’ın diğer AYM hâkimlerinden hiçbir farkı yoktur, basit bir laikçi-sağcıdır, bir Demirel, bir Hüsamettin Cindoruk, bir Türkeş, bir Bahçeli, bir Gülen’dir.
BeğenBeğen
Çapsızmış adam. Bir yandan “AIHM kuralları” ‘na bağlılıktan bahsederek ne kadar “cübbe değiştirdiğini” vurgularken diğer yandan Kemaliast-Bürokrasi iktidarının siyasete ayar verme şehveti. İkisi de özde aynı hastalığın semptomları. Bürokratik deformasyon- cehaletle birleşince.. ,
Bizim Aamet Turan Alkan da bundan 5-6 sene önce “dindarlar beni ne kadar takdir ederse etsin laiklerden takdir almadığımda aşağılık duygusuna kapıyorum” mealinde sözler sarf etmişti bir laikçi gasteciye (https://bekirlyildirim.wordpress.com/2014/01/19/nihayet-bizim-nazli-ile-bizim-aamet-vakalari/) Freud olmaya hacet yok psikoanaliz yapmak için.
BeğenBeğen
Evet Çapsızlar Hocam, dahası herşeyden bereat etseler de aptallık gibi ağır bir suçları da var, ve siyaseten affedilemez , bir buseye kanan bu cuhela güruhu lidere saldırmak için zirvede olduğu zamanı seçtiler….ben de Abdüllatif Şener olucam…ben de Erkan Mumcu olucam..ben de Ertuğrul Günay olucam..ben de İdris Naim olucam….iyi ol o zaman….velev ki samimiyetlerine inansam ben haklı davamı aptal/saf bir vekille kaybetmektense çakal bir vekille kazanmayı tercih ederim, fazladan vereceğim ücret/komisyon helali hoş olsun.
sık sık zikredildi, mesela paraleller parti kurmazlar…- siyasetten münezzehler ya- tıpkı eski vesayet gibi davulu taşıyacak bir enayi lazım , onlar sadece tokmak olmak istiyorlar, Başbakan’dan isteyip de alamadıkları tek şey buydu kanımca Milli Emanetin Namusu. keza Haşim , Haşim bedel ödemez…onu oraya getirecek bir Özal vardı , şimdi de bedel ödemeden Cumhurbaşkanı olmak istiyor, veya cumhurbaşkanı olmuşçasına yeni bir iktidar odağının başı olmak .
Bahsettiğiniz Aamet vakası da çok önemli Hocam, Tayyip Erdoğan’ın gözbebeğinde aşşağılık duygusunu göremedikleri için rahatsız olan ev zencisi hissiyatı, bir benzeri vaka Ayşe Arman’a röportaj veren büyük müfessir! Ali Bulaç ( ahhh hüsnüzan…hüsnüzan’ın suçu yok gerçi , ben pek meraklı değildim , bir de evveliyatı nedir diye bakma huyum yok…bakmak lazım belki de )
BeğenBeğen
O zaman da görmüştüm de okumamıştım, ayşe arman işte nesini okucam diye , şimdi baktım da okumak lazımmış , Ali Bulaç için ….şebelek sorular..prezentabl cevaplar….ego binbeşyüz….heyt bee…valla pensilvanya ayarında istiğna ve diğergamlık örneği….: http://www.aktifhaber.com/ali-bulac,-ayse-armana-konustu-63042h.htm
BeğenBeğen
Aynı ismi-neydi ler aklıma gelmişti, gereksiz görmüştüm VB. İlginç, ince tesbitler.
Ben de sıkça sorarım: Nedir harakirideki bu cazibe acep diye. O yola girenlerin akibetlerini gördükleri halde…? Andy Warholl’un bahsettiği “15 dakikalık şöhret” olmalı karşı konulamaz tahrik. Karşında ülkenin “3-büyükleri”. Şimdi bunları fırçalama imkanı yakaladım, lisedeki feylesof matematikçimiz gibi. Kullanmazsam yarın nasıl olsa unutulacağım. Kulanırsam esas iktidar afferin oğlum diyecek. Az mı?” olmalı küçük-zihinlinin muhasebesi.
BeğenBeğen
Anayasa Mahkemesi ve vakıf kelimelerini yanyana görünce ne sandım biliyor musunuz: “biz AYM yargıçları olarak yaşlı insanlarız, bu maaş bize çok fazla geliyor, bunu kamu yararına kullanmak istiyoruz. örneğin maddi yönden problemi olan hukuk öğrencilerine burs vermek amaçlı bir vakıf kurmak istiyoruz” Bu hatlarda bir şey zannettim. Vakıf İslami bir kavram: yüce bir amacınız var, paranız da var. Paranızı o yüce amaca vakfediyorsunuz. İşlem bu! Yazıyı ve yorumları okuyunca ağzım açık kaldı! Beyler ve aralarındaki 1-2 hanım, meğersem kamu parasından yararlanmak üzere “vakıf” kurma niyetindelermiş! Allah gözlerini doyursun demiycem. Zira insaoğlunun hırs, arzu, emeli tükenmez. Ancak İslami bir kavramın altını boşaltmak kimin haddine?
BeğenBeğen
Ben de öyle sanırdım bir zamanlar Leyla Hanım. İçin boşaltılan, değiştirilen kelimeler listesinde “cemaat” ‘in altına kaydedin.
BeğenBeğen