Sayın Erdemliler Hareketi’nin muhterem hocaları, babaları, ağabeyleri, ablaları, racon kesicileri,
40 yılı aşkın AK Parti’liiğime inanmayabilirsiniz, no charge. Ama Partiniz’e 5000, Yeni Akit ve Yeni Şafak gazetelerinize de –beleş reklam yaptıracak bağlantım olmadığından- 9000 tanıtım parası (tabii ki KDV’siz- kusura bakmayın vergi kaçırdık aramızda-evet kendimi ihbar ediyorum-gönderin müfettişleri, savcıları kapıma- ki benim tercihim değildi- sizin yani Fakihler’in, dünürlerin, ehl-i tarik ihvanların tercihi idi -kredi kartı kullanırsan şu kadar fazla verceksin dediler, yeğenden, eşten borç alıp, nakit dedim), -diğer harcamaları yaptığım yerler sizden mi değil mi emin değilim- harcadım.
Karşılığında “tüketici hakkı” olarak biraz açıklama talep ediyorum.
1. Adaylarınızı hangi kriterle belirlediniz?
Biliyorum “liyakat” ve sonradan ilave ettiğiniz “ehliyet” ve daha sonra eklediğiniz “temsil kaabiliyeti” ni (nedense?! oysa liyakat bunların hepsini içerir Hoca ve dahi Reis)
ama ben bunları ölçmede kullandığınız kriterleri soruyorum.
2. Sizce teşkilatlara propaganda yapmak mı ABD State Department’a propaganda yapmak mı daha makbuldür? Değerlendirmenizde hangisine kaç puan verdiniz?
3. Sahi nedir millet vekilinin görevleri ve bu görevleri ifa etmek için haiz olunması gereken vasıflar?
Ne dediniz, duyamadım? Yok mu böyle kavram tanımlarınız? Ama bunlar olmadan nasıl belirlediniz kimin “temsil kaabiliyeti” nin ne kadar olduğunu?
4. Sizce twitterde, feysde bozuk Türkçe ile “Tayyip çok yaşa” demek mi daha makbuldür yoksa uluslararası örgütler, Noam Chomsky, İsrael Shamir gibi entellektüeller, Washington Post , LA Times gibi gazeteler, TR’deki laikçi-darbeci, paralelcilere doğruları size haber vermeden reklamsız söylemek mi?
5. Partiniz İstanbul İl Teşkilat binası önünde sigara izmariti atmak için küllük konulmuş iken izmaritlerini hemen yanıbaşta yere atan aday adaylarını belirleyip elediniz mi? Ama neden? Temsil kaabiliyeti tanımınızın birinci kriteri olması gerekmez mi bu? Peki 50 metre ötedeki uykuluk lokantasında yasak olmasına rağmen bir masa etrafında toplanıp, lokantayı dumana boğan 4 kerli-ferli aday adayını belirleyip listeden çıkardınız mı? Ama neden? Vergi kaçıran, rüşvet alıp veren, trafikte ışık yeşile önünce kornaya asılan, emniyet şeridinden giden, teşkilatları emir eri olarak kullanan, diğer aday adaylarına teşkilat kapıların kapattıran aday adaylarınız listelere girememiştir değil mi? Hiiç, sadece sordum.
6. Sahi neyin nesi idi şu teşkilat temayül yoklaması olayı? Siz mi söyleyeceksiniz, ben mi anlatayım?
7. Ve sahi neydi şu STK Temayül ayağı? Bana neden haber vermediniz? Nasıl geçti? Kimler oy kullandı? Kişi başına kaç oy kullanldı? LGBT, ÇYD, DİSK oyları daha çok kime gitti? Ya IHH oyları? Kimler kullandı?.. Bir STK’lı kaç derneği temsilen oy kullandı, ortalama kaç aday adayının ismini biliyordu, nereden öğrendi? Siz mi açıklayacaksınız, ben mi anlatayım? Melih Gökçek’in mahdumu ikisinde de birinci çıktığına göre çok “demokratik” olduğundan şüphem yok tabii. Haa bir de nasıl biliyor herkes kimin kaçıncı çıktığını; kimseye açıklamadığınız halde?
8. Şu meşhur mülakat neden sadece iki dakika sürdü ve ne geçmişte yaptıklarım ne müktesebatım ne de fikirlerim hakkında tek soru sorulmadı? Oysa bayıldığım “projeleriniz neler” sorusuna çok iyi çalışmıştım; Kanal İstanbul kaç para! Beni çok iyi tanıyor mu idiniz yoksa tanımaya gerek mi duymadınız? Beni neden “gazeteci” yaptınız böyle bir beyanım olmamasına rağmen? Daha önce “Sivas’lı iş adamı” yaptığınız sebepten mi?
9. Egemen Bağış’ı hangi kriterle aday yapmıştınız? Ahmet Hakan Coşkun’u hangi kriterle süper-star yaptık demiştiniz? Ya Kanal-7 ‘yi (Sahi Kanal 7’den hiç Müslüman çıktı mı)?. Hangi kriter ise hala yürürlükte mi?
10. Katıldığı konferansları, bilmem hangi derneğin grafik yarışmasında aldığı mansiyon ödülünü en büyük başarıları olarak listeleyen aday adayları mı “temsil kaabiliyeti” yüksektir , orta okul mezunu “mali müşavirlerin” mi, teşkilatlara rüşvet verenlerin mi, belirli “Müslüman Mason” aileden olanlar mı yoksa “bizim için ne yapacaksın onu söyle” diyen dernek yönetcisini azarlayan fakir gibi aday adayının mı?
11. Düşünce kuruluşunuz SETAV, yazarlarının yarısı son bir kaç yılda hidayete ermiş olan şakşakçı, “anti-paralelci” medyanız ve resmi fakihiniz ağzı ile yapılan “işi ehline vermeme kıyamet alametidir”, “liykati olmayan niye aday oluyor”, “torpille aday olma” vd. söylemler ve son günde yazdırdığınız “aday olamayanlar kötüleyecek tabii” söylemleri “iç dairedekilerin” ön alma rolleri mi idi samimi hissiyat ve fikirleri mi? İkincisi idi ise ne kadar etkili oldu bu “emaneti ehline..siyasi ahlak ” yazıları, söylemleri?
12. Eğer Parti’nin içinden ve dışından hemen herkesin söylediği “yüzde doksan baştan bellidir” idi ise “aday belirleme süreci” diye sunulan, çok konuşulan, çok ciddi olduğu intibası verilen atmosferikler neyin nesi idi? Ahlaki, fıkhi yorumunu bir ilhiyatçı veye erdemli açıklayabilir mi?
13. Aile bağları mı, tarikat mı, ticari ilişkiler mi daha ağır basar? Mesela 33 derece beyaz Müslüman ailesi mi, çok himmette bulunan, yaptığı akıllı yatırımların değeri, 10 yılda 50ye katlamış, güvenilir dostlar mı , medyada en çok “Tayip’e laf söyleyenin..” deminde derin tahliller yapan Kekeçler’in mi maçası büyüktür? Cevabınızın bana yararı olmaz da “erdemli siyaseti” düşünen gençlerle paylaşırım diye.
…
Hele bir bunlara cevap verin.
Benim sloganım hala “Nihai tahlilde ahlaki doğruculuk aynı zamanda siyasi doğruculuktur” .
Ya sizinki?
Ezcümle, yanlış yoldasınız, ahlaki çöküş çoktan başlamış idi. Tayyip Bey kötü değil (Esma’ya döktüğü göz yaşı benimki kadar samimi idi) iyi lider ve AK Parti hala “alternatifsiz” ama sizin anlayacağınız dille söyleyeyim. ANAPlaştınız. Tayyip Bey pek zeki değil (Belki siz bilmezsiniz ama 70lerde Üniversite’ye puan tutmayanlar İktisadi Ticari İlimler Akademileri’nde yer bulurdu- kusura bakma Reis ama Marmara Üniversites’nden mezun değilsin), manipülasyona açık ve “kullanılıyorsunuz” demeyi düşmanlık sanıyor. Kalbi yanılgı değil akli yanılgı onunkisi. Yoksa küb şeklindeki gür bıyıklı, Deniz Feneri’nde en azından bal tutup parmağını yalayan, muhabirlik işinden milyoner olan , Şems’ine aşkından adını değiştiren arkadaşı kılavuz yapar mı idi?
Elimi taşın altına koyayım dedim; “rüşvet degüldür” deyu geri çevirdiniz. Hüküm gösterdim, faidesizdir deyu mültefit olmadınız. Dediniz Hükümet-i-Al-i Osmani’den kalsa bizden kalır mı”.
Siz bilirsiniz.
Kendi düşen ağlamaz.
********************************************
Bekir Bey bu işlerin el yordamıyla yapıldığı kesin. Öncelikle tanıdıklık durumuna bakmışlardır. Zaten biliyorsunuz bu seçimlerde en büyük korku araya tuzlukların sızmasıydı. Bence referans en önemli kriter olmuştur. Onun dışında çok sistematik bir prosedürleri olduğunu sanmıyorum. Hele hele aradaki 3-5 inciyi, pırlantayı yakalayacak bir sistem olduğunu hiç sanmıyorum.
Ben listedeki isimler arasında bayağı dolaştım. Hiç anlayamadığım adaylar var. Mesela 12 vekil çıkaran Şanlıurfa’da 7. sıradaki Ahmet Fakıbaba’nın önünde 6. sırada Hamide Sürücü isimli bir kadın aday gösterilmiş. Hanımın adını googladığınızda linkedin sayfası geliyor. Harran Üniversitesinde lisans ve master yapmış olduğu anlaşılıyor. Mühendismiş. Ne mühendisi olduğu meçhul. Hanımın tweetleri protected. Blogu yok. Yazdığı tek sayfa yazı yok. Kamuoyuyla paylaştığı hiçbir şey yok. Hanımın fikirlerini seçmen olarak inceleyebileceğim hiçbir kaynak yok. STK bağlantısı yok. Liderlik kabiliyetini gösteren bir bilgi yok. Sanki Hamide Sürücü Urfa’da yaşayan herhangi bir vatandaş. Onu ayıran bir şey yok. Bu kadının Ahmet Fakıbaba gibi birinin önünde Urfa’dan seçilebilecek bir sıradan aday gösterilmesinde hangi kriterlerden faydalanılmıştır? Hani “adayların çoğu vasat” diye konuşup duruyorum ya bahsettiğim durum budur.
Muhtemelen bir aşiret bağlantısı var. Liyakate değil, o bağlantıya göre aday gösterildi… İlla aşiretten aday gösterilecekse en azından adam gibi bir okuldan mezun, fikirleri ile kamuoyunu yönlendirmiş, STKlarda aktif, liderliğini kanıtlamış biri aday gösterilmeli.
BeğenBeğen
11.04.2015 / 8:47 am tarihinde gönderilmiş
Her doğrunun her yerde söylenmesinin ayıp karşılandığı ve siyasetin müslümanları idare ettiği, kaynağından uzaklaştıkça ilk heyecanını kaybeden dinin değiştirilip dönüştürüldüğü ve islam ile imanın rijit çizgilerle ayrıldığı günümüz islam toplumlarında iyileşme ümidimiz yok olmuştur. Din gününün sahibi, esirgeyen bağışlayan yüce Allah, kurduğu tuzağı sanırım gayri müslimlere değil, kimliğinde islam yazan bedevilere karşı kullanmak üzere tecdid etmiş olsa gerek. yeryüzünde kendisine ibadet edecek bir şahsın dahi kalmaması bence onu zerre miktar alakadar etmemektedir. Hele de bunu naz eyleyecek sevgili dünyada yokken…
Duruşunuz için tebrik ederim. birileri diyecek ki, işte aday yapılmadı, konuşuyor
kuyruk acısı vs.
bunlara aldırış etmeyin üstad. burada yaşadıklarımızı anlatsak şoke olurdunuz.hayırlı günler. Ben de eş durumundan kısa süre Akp li oldum. Allah beni affetsin. eşim Özgür Ergun. AKP konya müstafi kadın kol.bşk.
Abdullah ERGUN
0507 …….
BeğenBeğen
Platonik üstadım, 40 yıllık AK Partiliyim diyorsunuz ama belli ki
siz gerçek AKP’ye değil hayalinizdekine âşık olmuşsunuz!
Benim gözümdeyse AKP ehvenişerdir, o da güç bela. Gezikler ve Haşhaşiler olmayaydı oy moy alamazlardı benden ama kader utansın 🙂
Ha, 400 milletvekili çıkarmaları ihtimali doğarsa gene oy vermem.
“Başkanlık sistemi getirecekmişiz” diye, Allah korusun,
memleketi eyaletlere bölerler, ondan sonra birleştir birleştirebilirsen!
Yalnız, bir şey merak ettim: Siz önümüzdeki seçimlerde
hâlâ AKP’ye oy vermeyi düşünüyor musunuz?
BeğenBeğen
Şurada bir yorum var: http://eminresah.com/siyaset-zehir-care/adaya-dayi/index.html
BeğenBeğen
okudum. Güzel bir tahlil, beni direkt olarak ilgilendiren ve daha çok da ilgilendirmeyeyen kısımları ile. Yalnız “overqualified” açıklaması resmin tamamı değil ODA_Tv’de dün ve bu gün açıkladım biraz.
**
Ayıbars,
Az ve öz söylüyorsun: evet “something rotten in Denmark” but no better alternative, just like democracy..Büyük ihtimal gene mührü aynı yere basacağım, ama bu defa seninkine benzer bir hissiyatla.. Bir yorumcu-dosta yazdım biraz önce: “başbakan KILIÇDAROĞLU” ifadesi dahi tüylerimi diken diken eder..
(Hamiş: Daha önce “Başbakan Davutoğlu” yazmışım yanlışlıkla, KILIÇDAROĞLU’yu büyük yazdım, herhalde anlaşılmışyır tamamından meramım.
****
Abdullah Ergun,
Biliyordum tabii bana yapılan veya burada yapılanarın” biricik” olmadığını, bu eşyanın tabiatına aykırı olurdu. Metastas safhası olmalı.
BeğenBeğen
Sayın Bekir Bey,
İçinde Bulunduğunuz ruh halini gayet iyi anlıyorum. İşin acı veren tarafı tüm kalbinizle ve ruhunuzla ait olduğunuza ve aynı değerleri paylaştığınıza inandıklarınızın öyle olmadıklarını 40 yıl sonra görmenin ve anlamanın acısını tahmin ederim. O ruhlar birbirlerini tanırlar ve kendilerine uygun ruhu seçerler. Bilen ve etkili insanlardan korkarlar. Asıl hedefi bilgelikle iş yapmak, adalet ve ülkeyi dünyada yaşanabilecek örnek ülke yapmak arzusunda olanlar sizi baş tacı ederdi. Dua ediniz ki bu sonuç sizin için hayırlı olmuş. Yarın bu kişilerle çok daha büyük Acılara gark olabilirdiniz. Sizin bilgeliğinize güvenerek sorular soracağım. Mevlana ” a gafil bilmez ki sorsun , sorsun ki bilsin ” der. Burada bana göre iki ilim vardır . Nelerdir ? Yine Mevlana ” o kötü gördüğün var ya o senin içinde var da ondan kötü görüyorsun ” içinizde olan nedir ? Bir başkası ” bana öyle bir şey söyle ki , kendinden kat be kat daha büyük bir Varlığı içine alacak ( ya da yutacak ) ve kendi varlığında hiçbir değişiklik olmayacak? ” nedir ? Bunlara yanıt vermek ya da yanıtlarını Öğrenmek isterseniz email atabilirsiniz. Lütfen hayal kırıklıklarınızı değil hayallerinizi paylaşın . Ayet ” insanoğluna yapıp ettiğinden başka birşey yoktur”. Sizinle Kempinski’de bir çay içmek isterim. Her daim huzurlu olmanızı dilerim. Sizden etkilendiğim için yazdım. Email fcetin55@hotmail.com . Saygı ve Sevgilerimle
Fethi
BeğenBeğen
akp yi oylamak; usrail .içi akpkklıhdpy-chpy-mhp ciamaatı ile Türk Milletini sırtından bıçaklamaktır. ahlak mıdır bu??? bi önceki yorumda af ettiğimi yazmıştım.Allah ıslah etsin erken af etmişim 😦
BeğenBeğen
ey bekir yıldırım..!
yazmışsın elbette çok şeyi…hepsi doğrudur, inanırım.
can havliyle, öfkeyle yazmışsın…
aday yapılmadığın için aklında kalan ne varsa onları yazmışsın..
oysa o kadar okulu boşuna okumuşsun..
Sen gördüğün hırsızlıkları,adilikleri,ikiyüzlülükleri ve rant davalarını para kavgalarını en başından beri biliyordun ve SUSTUN… sende KEMİK istedin-Bekledin..!
Millet olarak biz her gün soyulduk..ceplerimizde olan 3 kuruşu,ekmek parasını -süt parasını, NASIL ALIRIZ diye kumpas kuranlar ve tezgah kuranlar hep birlikte hareket ettiler…Biz bu adamlar ALLAH tan korkar ve bizi soymazlar dedik..ama YANILMIŞIZ.. biz yeni gördük… ama sen taaa başından beri biliyormuşsun.. SUSTUN..!
VİCDANINI ÇOKTAN SATMIŞSIN SUSARAK..
ALLAH DA SENİ SATTIRDI..
ŞİMDİ CANIN ACIYOR..
YARIN ALLAH ONLARI DA SATTIRACAK..
BU MİLLETE ZALİMLİK EDEN VE HAKKINI YİYEN KİM VARSA ALLAH SORSUN HESABINI..
SEN ZALİMLERİN ZALİMLİĞİNİ BİLEREK SUSMUŞSUN-SONRA ZALİMLERDEN OLMAK İÇİN ADAY OLMUŞSUN..KABUL ETMEDİKLERİ İÇİN SALDIRMIŞSIN..SALDIRIYORSUN..
AMA bence ALLAH seni korumuş behey ahmak..3 günlük dünya için çalıp çırpmaya gelecektin.. ALLAH müsade etmedi..
NEDEN SEVİNMEZSİN..?
EĞER BU MİLLETE BİR İYİLİK YAPACAKSAN GİT BİR DAVA AÇ VE BİLDİKLERİNİ ANLAT…
BeğenBeğen
hüseyin ali yediyetmeci, yazdıklarından kelimenin tam anlamıyla bir haşhaşi olduğun anlaşılıyor. Biz 40 üstü insanlar, çalınıp çırpılırken bu ülkenin ne durumda olduğunu çok iyi biliriz. Sana yağı kuyruklarında biz bekledik. Yarım kilo kıyma almak için Et Balık Kurumu sıralarına çocuk yaşımızda biz girdik. Gazetelerde her gün bir karikatür, ejderha şeklinde, ağzında alevler… Altında “enflasyon canavarı” ibaresi. Geçen bir elektrik kesintisi oldu da millet ayağa kalktı. Ben çocukken Ankara’da bile iki günde bir elektrik kesilirdi. Ne mi yapardık? Elektrik gelinceye kadar uslu uslu beklerdik. Çoğu yaz su iki günde bir verilirdi. Bidonlarda kovalarda su depolardık. Millet maaşını ayın başında bir an önce zaruri malzemeleri (un, şeker, pirinç, vs.) almaya harcardı. Neden mi? Ayın sonuna bunlar hatrı sayılır oranda zam yerdi. Ayın basında 10 kilo un alabiliyorsan, bu miktar ayın sonunda 8 kiloya düşerdi. Devlete kimse hiçbir konuda hesap soramazdı. Devlet memurunun suratı duvar, devlet dairelerinde bir işi olmak işkence idi. BÜTÜN BUNLAR RECEP TAYYİP ERDOĞAN’IN AKPARTISI SAYESİNDE DEĞİŞTİ. Burada ben de AKPARTİyi AKPARTİlileri eleştirdim ama bu memleket üzerindeki haklarını inkar eden nankörlerden asla olmam. Hayat standardımızın nasıl yükseldiğini inkar etmek için haşhaşi olmak lazım. Üç haşhaşinin lafına kanıp sistematik bir hırsızlıktan bahsetmek için haşhaşiler gibi beyni yıkanmış olmak lazım. Biz çalınan zamanlarda Türkiye’nin halini iyi biliriz.
Bekir Bey’i “kemik” istemekle itham etmiş, seviyeni göstermişsin. Blogun takipçisi olsan kendisinin ne kadar mütevazi yaşayan bir insan olduğunu bilirdin. Star’daki, Daily Sabah’taki yazılarını takip etsen potansiyeli hakkında fikrin olurdu. Bir tane milletvekilinin FETÖ (Fethullahçı Terör Örgütü) hakkında yurt dışında yayın organlarında İngilizce yayınlanmış bir tane makalesini gördün mü? Ben görmedim. Çünkü ya böyle bir yazı yazacak samimiyetleri yok, ikballerinden korkuyorlar ya da yetkinlikleri yok. İşte o yazılar Bekir Bey zaten yazıyor, vekil olduğu için de yayınlatacak bir titri olmuş olurdu. Bekir Bey’in derdinin kişisel çıkar -senin deyiminle kemik- olduğunu düşünsem onu savunmazdım.
Bak kardeşim, sana gönülden tavsiyem, Zaman okumayı bırak, şöyle dört tarafına bak. Yapılan hizmetlere bak. Kalbine sor. Makyavelist, amacı için herşeyi mübah gören, kendilierine göre gerektiğinde Türk milletini satmaktan zerre kadar çekinmeyen bu güruhla yollarını ayır.
BeğenBeğen