Bir kaç hafta önce, Çemberlitaş’tan Sultanahmed’e doğru yürürken kaldırımda bir cevizi kırmaya uğraşıp bir türlü beceremeyen kargayı farkettim. Kullandığı metod en yaygın olan ağzı ile yere vurmaktı. Belki sonunda başaracaktı ama dayanamayıp tabiata müdahele ettim ve cevizi ayağımla kırıp orada bıraktım; ağaçtan beni gözlüyordu. Eminim gelip tüketkmiştir, ben bekleyemedim. Bundan biraz daha gelişmiş olan bir çakıl, taş parçasını cevize fırlatma yönetemini de herkes görmüştür. Bu resmen alet kullanmadır ve uygun bir ağaç dalı, uygun bir zemin kullanarak kabuklu yemişleri kıran, bir bitki dalı vasıtası ile deliklerdeki termitleri avlayıp afiyetle yiyen primatlara kadar bir çok hayvanın benzeri alet kullanma hünerlerine insandan çok önce sahip oldukları artık bilimsel gerçeklerdir.
Bu girizgah niye? Şundan. Uzun zamandır insanın hayvandan belirleyici farkı olarak iki özellik olduğu öğretilir idi.Biri daha ilkel olan alet kullanma yetisi, diğeri de daha ileri zamanlarda geliştirdiği tarım yapma. Girizgah örneği gibi her iki kabiliyeti de bizden milyonlarca yıl önce geliştirmiş hayvanları göz ardı etmiş insan herhalde kitapları yazan bizler olduğumuzdan.
Enter yaprak-kesen ve tarım yapan karıncalar. En az on çeşit karıncanın muhtelif şekillerde tarım yapıp ürünleri ile geçindiğini biliyor mu idiniz? Havancılık yapıp , sütünü sağan, onunla geçinenler de var ama bu günki konum sadece ziraat.
Evet, bu tarım yapan kaıncaların en ileri türü, -biyolojik isimler lazım değil, googlelamaya gerek görmedim, burası biyoloji sınıfı değil- “yaprak kesenler”. Adı üstünde muhtelif ağaç yapraklarını kesiyorlar. Ve onları yiyerek yaşıyorlar değil mi? Değil tabii. Dedik ya size “tarlacılıkla” uğraşıyorlar diye! Peki kestikleri yapraklarla ne yapıyorlar? Önce onları yüzey altındaki tarlalalarına taşıyorlar. O tarlalarda buğday değil, mantar yetiştiriyorlar!
Yaprak parçacıklarını bu yer altı mağaraları/tarlalarında iyice ufaltıp bakterilerin parçalamasına uygun hale getriyorlar. Ve bakterilerin bu parçalama işinden çıkan azot ise mantar için mükemmel yiyecek, yani gübre oluyor. Biz akıllı mahlukatın yaptığı tarımın aynısı. Bu gübre ile beslenen mantar da tarım yapan karıncanın yiyeceği. Sembiyotik ilişki veya “kazan, kazan” formülü!
Sahi dünyanın insanlara ihtiyacı var mı idi ki…
“Gerçek manada tefekkür samimi bir içe yönelmedir. Dışarının zararlı etkilerini içerde tamir etmektir. Kendimizin asıl fail olmadığımızın şuurunda bir hayattır. Kainatın ahengini bozmamaktır.”
BeğenBeğen
Bekir Bey, TED talks’da “neden dunyayı insanlar yönetiyor?” baslıklı bır konusma vardı. Vaktınız olursa dınlemeyı ısteyebılırsınız. https://www.youtube.com/watch?v=nzj7Wg4DAbs
Kısaca sunu dıyor: ınsanlar ve hayvanlar arasındakı fark alet kullanma degıl. Hayvanlar da alet kullanabılır. Konusmacıya gore bızı farklı kılan cok farklı alanda ve cok farklı sevıyelerde ısbırlıklerı olusturabılmemızmiş.
BeğenBeğen
Bakacağım. Ama bu da kesin bir çizgi gibi gelmiyor, derece meselesi.
BeğenBeğen