Biri “bizim” mahalleden, diğeri standard “öbür mahalle” prodüksiyonu iki cehalet örneğini konuştuk, belki hala konuşuyoruz son günlerde.Biribirinin tıpkısının aynısı denmesi zor, ama örtüşen en azındaN cehalet boyutu var ve bu notları düşme nedenim de özellikle o boyut.
Birinde laik mahalleden (şimdi laik, laikçi, Türk laikçisi, Fransız laicisti ayrımı gibi bayat konulara girmeyelim) bir Kahverengiburunlueskibeyazkaptan çağdaşı hatun. Hatun’un söylediği kendi mahallesinden iki sapığın ensest ilişkisi üzerine ortaya attığı “%40 ensest yapıyor; şaşıracak ne var bunda”çıkışı (tahminim yazı fikirleri en azından Ertuğrul’a ait, fazlası değilse).
Bunu bir vakum içerisinde ele alırsak, belirli bir sosyal katmanı hedef almadığı hükmüne varabiliriz belki. Ama olayı münferit vaka olarak almayıp, Müslüman ülkelerde, ahlak, kültürel yozlaştırma projelerinden biri olarak gören fakir gibi “komplo teorisyenlerinden” iseniz hedefin taşralı, mütedeyyin, geleneksel Müslüman-Türk toplumu olduğunu görmeniz için veri çoktur. Ör: “eşlere tanınan federal haklara sahip olabilirdik” (yok, ABD’de değil Türkiye’de imişler)diyen iki ibne gencin dokunaklı hikayesinden “kıyafetime karışma” şovlarına Ertuğrul’un geylere cinsel ilişkide prezervatif tavsiyeleri , gavurların cinsel sapıklıklarını romantize, glamorize eden güzellemeleri()ve ardından “vatan millet Sakarya” ve sonra Lawrance “tüm Arap eyaletleri bir İngiliz’in tırnağına değmez dedi, bence de..yazılarına kadar “proje” nin ne olduğu, nasıl işlediği konusunda tonla örnek var görene.
Noktaları kendileri birleşiremeyenler için yardımcı olacak somut “master plan” örneği de çok. (Bkz. Ör:
https://www.rand.org/pubs/monograph_reports/MR1716.html
Metninden Türkçe alıntılar burada:
http://www.yenisafak.com/yazarlar/ibrahimkaragul/cemaatler-tehdit-mi-bu-tartismayi-kim-yonetiyor-2040025)
Ama dedim ya yukarıda, burada konum cehalet boyutu:
Hatun şıracı olarak TKDF (Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu)‘nu göstermiş. Bilimsel objektivitesi ile nam yapmış AH Coşkun da gole çevirmiş bu pası, “hani bilimsel veriler, metodoloji vs” diyerek! Tabii ki bu bilimsel araştırmayı Finlandiya’dan 1 milyon euro destekle yapan TKDF da topu taca atmış. “sen de mi Nişantaşılı, biç-partici Aamet”, “yüze 40 olmasa ne olur, yüzde bir dahi çok değil mi” diyerek. Kendi mahallelerinin diğer cengaverleri de fazla içerlemişler tabii bu “imam-Hatipli” tarafından tekzip edilmeye. Bazıları baklayı ağzından çıkarmış, “zamanın ruhu “ felan dinlemeden. Bu ensestçiler de, ırz düşmanları da çocuk tacizcileri gibi “cumaya giden tipler” ve sorumlu da cevaz veren imamlar imiş.
Değerlerden arınmış, salt mantıki gözlükle bakarsak: Bu toplumda yaşayan, bu toplumun sosyal hayatını, ahlaki, dini değerlerini içerden veya dışardan (!) gözlemci olarak bilen bir kimse böyle bir iddia karşısında küçük dilini yutar! Zira bahsedilen sen, ben, anan, bacın, amcan, tanıdıkların. Nerede ise her ikisinden biri ensestçi olacak da bunu hiç bilmeyeceğiz veya bilerek üstünü örteceğiz; hem de toplumun tamamı bu komploda rolünü mükemmel icra edecek! Mümkün müdür ey minimal akıl izan sahipleri? ABD yıllarımda Trump-seviyesinde İslamofobların “Müslümanlar’ın kızları bakireler ama başka türlü seks yapıyorlar gizlice;erkekler evli olmadıkları kadınlara yaklaşamadıkları için oğlancılar, sübyancılar…” vs cühela ırkçı iftiraları serisinden anlayacağınız, bu hatunun kendi fikri falan değil, projede bir aklı bel altında lumpene verilen görev.
Finlandiya’nın 1 milyon eurosunu içleyen (Finlandiya bu parayı tam da bu sonuç için mi verdi yoksa “birazcık olsun bilimsellik olsun ki inandırcı olsun” diye tenbih mi etti bilemeyiz, tahminim ikinci şık; ama gayenin ne olduğunu anlamak için bilimsel araştırmaya hacet yok).
Eğer sahiden TKDF bir “bilimsel araştırma” yaptı veya yaptırdı ise veriler şu, şu metod kullanıldı, standard sapma şu, hata payı şu, mod şu medyan şu, yöresel dağlım, sosyal katman dağılımı, yaş dağılımı, deneklerle yüzü yüze, telefonla görüşüldü, emniyet, hastane verileri şu mu der yoksa “yüzde kaç olsa iyi” ( )mi der ey düşünen insanlar? Bu TKFD neyin nesi diyeniniz varsa hizmetçilerine “istikar senin neyine vesayet” diyen karılar diyeyim, gerisini merak eden araştırsın.
Gelelim bizim mahallenin delisine
Bu genç de bizim aydın kesimden. Haber:
“AKP Fatih Gençlik Kolları Başkan Yardımcısı Tolgay Demir’in, ilçenin gençlik kolları sayfasında “Düz dünya teorisi” başlıklı makalesi sosyal medyada tartışma yaratınca internet sitesinden kaldırıldı. Demir, “Yazıyı okudum, ilginç geldiği için paylaştım. İnandığım için değil; bana ilginç geldi, paylaşmak istedim” dedi.”
Bu gencin fikirleri veya “benim fikrim değil; ilginç bulduğum için paylaştım” dediği fikirleri tartışmak abesle iştigal olur. Zırvanın tevili olmaz.
Bu cehaletin öbür mahallelininkinden farkı: Bu çocuğu arkalayan, “olabilir” diyen kimsenin çıkmamış olması (ama inanışta yalnız olmadığına dair kuvvetli bir kanaatim var). Bu tür abuk sabuk fikirlere ABD’den Avustralya’ya dünyanın her yerinde inananlar var; yani bizim laik-çağdaş-solcu güruhun dediği gibi “sadece Türkiye’de” değil. ABD’de başkan bile oluyorlar bunlar (Reagan, Trump, Bush Jr vd) Bizdeki vasata baktığımızda Bir prof’un otobüste taciz suçlaması karşısında “tanımadığım birini niye taciz edeyim” dediği, “bu arada eşinizin başını örttüğüne dair iddialar.. savunmanızın 3 kopya olarak rektörlüğümüze..” diyen rektörler, istediği yerde kafa çekmenin en tabii hakkı olduğunu düşünen doktorlar, “evet” diyenlerin hepsini denize dökecek doktor-vekiller, Fetullah’ın peşinden giden münevverler, “evet demezseniz sonra küsmece yok”diyen baş-savcıların, rektörlerin temsil ettiği bir vasatta “dünya düzdür” diyenlerin de çıkması fazla yadırgatmaması lazım. Genel olarak bütün partilerin teşkilatlarında görev alanlar o kesimlerin Einsteinları olmadığını da göz ardı etmeyelim. Hasılı, üzücü ama o kadar da şok edici değil.
Bir Cevap Yazın