Aşağıdaki yazıyı, Mahkeme Kararı’ndan birkaç saat önce yazmıştım. Şimdiye kadar olayın legal boyutunu irdelememiş idim. Çünkü olayın hukuk mukukla alakası olmadığını biliyordum. İki önceki Bizanslılara Entrika Dersleri Verilir yazımda da kararın daha mahkemeye gidilmeden önce verildiğini yazmıştım. İşte o yazıdan ilgili bolum:
Anayasa Mahkemesi: Assolist en son çıkar!
Bunu söylemekte tereddüt ediyorum küçücük te olsa olumsuz etki yapacağı korkusu ile, ve tahmin ediyorum demokrat ve dindar medya mensuplarının, siyasilerin birçoğu da bunu biliyor fakat aynı korku ile söylemekten çekiniyor. Oyunun en heyecanlı sahnesi bahsedeceğim. Bu komplo teorime göre Anayasa Mahkemesi’nden gerekli GARANTİ ALİNMİŞ OLABİLİR! Gene tahminimce bu son günlerde de olmadı. Bu Deniz Baykal’ın, danışmanı Sabih Kanadoğlu’nun taktiği ile bunun üzerine mal bulmuş mağribi gibi atlamasından çıkarımım değil. Oyunun plotounun tamamına baktığımda, ve birçok önemli siyasi karakter, ve özellikle Ağar ve Mumcu’nun da Baykal’ın peşine takılma “temayülü” belirtmeleri bu ihtimali güçlendirici mahiyette. Siyasilerin çoğu ilkesizdir, bu ülke çok Güneş Motel vekil pazarları gördü ama burada sandık için birleşme arifesinde Mumcu-Ağar’in bu skandal çıkışlarının “uygun fiyat” garanti edilmeden yapmış olabileceğini düşünemiyorum. Sandık kaygısında olan iki parti veya adinin içinde “demokrasi” gecen (Demokratik Türkiye Birliği ’mi idi ne idi bu yeni oluşum?) ilk ortak eylem olarak “ tabanın canı cehenneme” diyebilmesin başka “izah taazi” ni düşünemiyorum. Bu garanti’nin de Anayasa Mahkemesi’nden başka yerden olamaz. Farzı muhal Baykal’ın ilk tur oylamasında 367 bulunmaması üzerine şimdiden hazır olan dava dilekçesini koşa koşa Anayasa Mahkemense ulaştırdığını ve Mahkeme’nin de iki gün içerisinde gerçekten Anayasa’yı uygulayıp “görevsizlik “ kararı verdiğini veya Anayasa’yı zorlayıp davayı görüştüğü fakat Baykal aleyhinde karar verdiğini düşünsek Ağar ve Mumcu demokrasiyi feda etme kara lekesini boşuna yapıştırmış olacaklar alınlarına ya da “pisi pisine gidecek Niyaziler”. Yukarda söylediğim gibi her ikisi de o kadar akl-i selimden yoksun olamayacağına göre geriye Gül’ün seçtirilmeyeceği garantisi kalıyor mantıken. Hatırlatayım: Su anki Yüce Mahkeme üyelerinin büyük çoğunluğu Refah ve Fazilet’i kapatma kararları gibi demokrasi, çağdaş hukuk ayıbı kararların altında imzası vardır. Ayrıca bu mahkeme Üniversiteler Kanunu’nun geçici 17. maddesini onaylar iken gerekçe kısminin altına “bu başörtüsü serbest demek değildir” gibi ucube,. lüzumsuz ve su-i istimale zemin hazırlayan cümleyi sıkıştıran mahkemedir (nitekim sonradan adeta Anayasa hükmü statüsüne çıkarılarak Üniversitelerden tüm kamusal alana taşınan başörtüsü zulmünün “legal dayanağı” bu cümledir!).
Acık söyleyelim: Yüce Mahkeme Baba ve Sezer’in atamaları sayesinde laikçi cephenin kalelerinden biri olmuştur. Hukukun yerine siyasi tercihlerini koymakta tereddüt edeceklerini beklemiyorum.
Yanılıyor olmayı ne kadar dilediğimi bir bilseniz!
******************************Bir yorumda ise daha sonra benimle aynı öngörüyü paylaşan Prof,. Ihsan Dağı’nın “karar 9-2 olacak” demesini hatirlatan Vadinin Bozkurdu rumuzlu yorumcuya cevabimda o iki üyenin isimlerini de vermiş idim: Sacit Adalı ve Haşim Kılıç.
Bundan sonraki kısım karar öncesi yazdıklarım:
“Delinin biri bir kuyuya taş atmış , 40 tane akıllı çıkaramamış” diye bir halk sözü vardır. Ve babamın sıkça tekrarladığı diğer bir söz ile “köyün üst başında bir yalan söyledim, köyün altına gelince kendim de inandım”.
Bu 367 meselesine de böyle yaklaştığım için olayın hukuki boyutu uzerine bildiklerimi de yazmadım. Daha önce müteaddit defalar söyledim hukukçu olmadığımı ama burada hukukçu olma zarureti iki kere ikinin dört ettiğini söylemek için matematikçi olma zaruretinden fazla değil.
Hukuk nosyonu hiç oluşmamış biri için dahi durumu gün ışığı kadar berrak kılan birkaç veri:
– 367 Sabih dahiyane icadını ortaya attığında, Bekir Coşkun, Tufan Türenc, Yekta Güngör Özden dahil pek çok azılı laikçi dahi bunun zırva olduğunu söylediler. Başka metotlar önerdiler, orduyu direkt göreve çağırmak gibi.
– CHP’nin iddia ettiği gibi ilk turda 367 olmadan başkan HİÇ seçilemez” olsa idi ikinci, üçüncü, dördüncü tur ifadelerinin ne manası olabilir idi ey akil izan sahipleri?
– Mevcut Anayasa 1982’de yapıldı. Merhum Özal, Demirel ve Sezer bu Anayasa’ya göre seçildiler. Şimdi bunların hepsinin secimi Anayasa ihlalimi idi? Böyle idi ise onların makamları işgali gayri meşru değil mi idi? Ve böyle olunca onların bütün icraatları geçersiz sayılması gerekmez mi? Ve bu Anayasa ihlaline imza atmış vekillerin statüsü ne olur? Her oylamadan önce karar vermeye yeterli çoğunluk varmı diye oturum başkanı taktiri ötesinde yoklama yapılması zaruri idi ise 1961’den şimdiye kadar ki bütün meclislerin bütün kararları illegal olmaz mi? Soruları çoğaltabilirsiniz bu bir delinin attığı taşı çıkarma işi zevkli geliyorsa.
-Bazı genç okurlar hatırlamaz, 60’larda ve 70 ‘lerde cumhurbaşkanı seçimleri aylarca süren 150-160 turlara kadar ulaşabilen bir milli işkence idi. 1982 Anayasası’nda buna çare olarak 4 turda ve seçim döneminin başlangıcından itibaren 30 gün içerisinde seçim şartı getirilmiştir. Nitekim o Anayasa’yı yapıcılar da son günlerdeki demeçlerinde değişikliğin bu gaye için yapıldığını söylediler. CHP ise bu iddiası ile durumu 1982 Anayasası’nı bırakın 1961 Anayasası’ndakinde de zorlaştırmış oluyor. O zaman bu cumhurbaşkanlığı seçimini hızlandırmak için konulan madde simdi hangi sebeple orada duruyor?
Biraz daha Legal Boyut:
TC Anayasası Meclis Çalışmalarını belirleyen çerçeveyi çizen maddeler içerir. Bu maddelerde gecen iki terim toplantı yeter sayısı ve karar yeter şayısıdır. Toplantı yeter sayısı adı üstünde TBMM Genel Kurulu’nun yasama faaliyeti için yaptığı bir oturumun legal olması için gerekli sayı. Karar yeter sayısı ise gene adi üstünde bir karara ulaşmak için yeterli sayı. Her ikisi de değişik oturmalar ve değişik kararlar için farklı, farklı belirlenebilir.
Nitekim karar yeter sayısı kararın cinsine göre salt çoğunluk, nitelikli çoğunluk gibi farklı olarak tanımlanmıştır muhtelif maddelerde. Ama “toplantı yeter sayısı” ile ilgili tek bir madde vardır. O da Madde 96.
D. Toplantı ve karar yeter sayısı
MADDE 96. – Anayasada, başkaca bir hüküm yoksa, Türkiye Büyük Millet Meclisi üye tamsayısının en az üçte biri ile toplanır ve toplantıya katılanların salt çoğunluğu ile karar verir; ancak karar yeter sayısı hiçbir şekilde üye tamsayısının dörtte birinin bir fazlasından az olamaz.
Bakanlar Kurulu üyeleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin katılamadıkları oturumlarında, kendileri yerine oy kullanmak üzere bir bakana yetki verebilirler. Ancak bir bakan kendi oyu ile birlikte en çok iki oy kullanabilir.
***************************************
Bunu anlamak için de hukuk dehası olmaya gerek yok. Herhangi bir genel kurul toplantısı üye tam sayısının üçte biri yani 550 üyenin üçte birini gecen ilk tam sayı olan 184 ile toplanır. Ne zaman bu sayı yetersizdir? Anayasa’da “BAŞKACA HÜKÜM YOKSA”. Nitekim bazı özel yasama görevleri için özel yeter sayılar ihdas edilmiş yani “başkaca hüküm” var imiş. Örneklerini birçok hukukçu ve siyasi verdi. Burada konumuza teğet olduğu için gerek yok.Konumuz Cumhurbaşkanlığı seçimi olduğuna göre bakalım Anayasa bu konuda “başkaca hüküm” ihdas etmiş mi. Cumhurbaşkanlığı seçimi ile ilgili maddeye bakalım görelim:
MADDE 102. – Cumhurbaşkanı, Türkiye Büyük Millet Meclisi üye tamsayısının üçte iki çoğunluğu ile ve gizli oyla seçilir. Türkiye Büyük Millet Meclisi toplantı halinde değilse hemen toplantıya çağrılır.
Cumhurbaşkanının görev süresinin dolmasından otuz gün önce veya Cumhurbaşkanlığı makamının boşalmasından on gün sonra Cumhurbaşkanlığı seçimine başlanır ve seçime başlama tarihinden itibaren otuz gün içinde sonuçlandırılır. Bu sürenin ilk on günü içinde adayların Meclis Başkanlık Divanına bildirilmesi ve kalan yirmi gün içinde de seçimin tamamlanması gerekir.En az üçer gün ara ile yapılacak oylamaların ilk ikisinde üye tamsayısının üçte iki çoğunluk oyu sağlanamazsa üçüncü oylamaya geçilir, üçüncü oylamada üye tamsayısının salt çoğunluğunu sağlayan aday Cumhurbaşkanı seçilmiş olur. Bu oylamada üye tamsayısının salt çoğunluğu sağlanamadığı takdirde üçüncü oylamada en çok oy almış bulunan iki aday arasında dördüncü oylama yapılır, bu oylamada da üye tamsayısının salt çoğunluğu ile Cumhurbaşkanı seçilemediği takdirde derhal Türkiye Büyük Millet Meclisi seçimleri yenilenir.
Seçilen yeni Cumhurbaşkanı göreve başlayıncaya kadar görev süresi dolan Cumhurbaşkanının görevi devam eder.
********************************
Burada hukuk tekniği yönünden hatalı bir lisan olduğu intibası oluştu fakirde. Tahminim ilk cumlenin 1961 Anayasasi’nda olduğu gibi korunduğu, sonrakilerin 1982’de ilave edildiğidir. Netekim Paşa’nın Anayasası için ülkenin en “saygın” hukukçularını kullanacağını bekleyemezdik. İlk cümlede “Cumhurbaşkanı, Türkiye Büyük Millet Meclisi üye tamsayısının üçte iki çoğunluğu ile ve gizli oyla seçilir.” diyor. Bu cümle içersinde “ilk turda” veya “ilk iki turda” ifadesi geçmiyor. Madde sadece bu cümleden ibaret olsa idi CHP argümanı haklı olur idi. Tahminim Anayasa Mahkemesi gerekçeli kararında bunu yapacak. Ve bu cümleden toplantı yeter sayısının da 367 (2/3) olduğu okumasını çıkaracak; bunu belirlemek için yoklama yapılmadığı gerekçesi ile Meclis İç Tüzüğü’nün ihlal edildiğini söyleyecek. Sanki kimse hesap soracak değil ya. Burası Türkiye.Ama madde devam etmiş ve bu ilk cümlenin ilk iki tur için geçerli olduğunu, bunlar sağlanamadığında üçüncü dördüncü turlar için salt çoğunluğun yeterli olduğunu söylemiş. Burada CHP Anayasa’yı “İçkili iken namaza yaklaşma” yi “namaza yaklaşma” olarak “ okuyan Bektaşi gibi yorumluyor.
Argümanın ne derece akla ziyan, Anayasa’ya işkence olduğuna karar vermek için hiçbir şey bilmiyorsanız Kemal Anadol’un “ilk tur günü” yaptığı şu argümana bakin Allah aşkına “burada mahalle muhtarı (yoksa esnaf derneği başkanımı demişti, öylesi bir şey) seçmiyoruz Cumhurbaşkanı seçiyoruz”. Bu hukuk argümanı ey Cumhur!
Peki CHP argümanı ne?
İlk turda secim için 367 gerekir. Bu gerektiğine göre ilk turda secim için karar yeter sayısı olan 367 ‘nin mevcut olup olmadığını belirlemek için oturum Başkanı yoklama yapmalı idi. Yani argüman Meclis İç Tüzüğü İhlali argümanı. (Not.: Anayasa Mahkemesi Meclis kararlarını denetleyemeyeceği için ancak iç tüzük ihlali olarak dava açılabiliyor- “minareyi çalan kılıfını hazırlar) Öyleyse bize de Meclis İç tüzüğüne bakmak düşer:
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ İÇTÜZÜĞÜ
Yoklama
MADDE 57 – Başkan birleşimi açtıktan sonra tereddüde düşerse yoklama yapar.
Görüşmeler sırasında işaretle oylamaya geçilirken, yirmi milletvekili ayağa kalkmak veya önerge vermek suretiyle yoklama yapılmasını isteyebilir.
Yoklama, elektronik oy düğmelerine basmak veya Başkan lüzum gördüğü zaman ad okunmak suretiyle yapılır.
Yoklama sonucunda, üye tamsayısının en az üçte birinin mevcut olmadığı anlaşılırsa, oturum en geç bir saat sonrasına ertelenebilir. Bu oturumda da toplantı yeter sayısı yoksa, birleşim kapatılır.
********************************
Madde yoruma yer bırakmayacak kadar açık. Zaten böylesi prosedürü düzenleyen bir maddenin yoruma yer bırakması düşünülemez. Soyut kavramlar değil konuştuğumuzPeki CHP Bunu niye yapıyor?
Dalgamı geciyorsunuz sayın okurlar? Mars’ta havalar nasıl? CHP’nin tarihi, muhalefet anlayışı bundan ibaret. Duymadınız mı Baykal’ın dünkü “gece Muhtırasını? “Anayasa Mahkemesi talebimizi reddeder ise ülke çatışmaya sürüklenir” imiş. İşte bundandır şimdiye kadar legal konuları tahlil etmediğim . Mevzunun hak, hukukla alakası yok anlayacağınız. Demokrasi Baykal’ın orda olmasını mümkün kılan mekanizmadır. Niye biri kendi varlık sebebinin ırzına geçer? Gene babamdan duyduğum bir halk bilgeliği kıssasında sorunun cevabi:
Akrep yüzme bilmediği için nehrin karsısına gecmek için kurbağanın sırtına binmek istemiş. Kurbağa da “olur” demiş, “atla”. Nehrin ortasına geldiklerinde akrep kurbağayı sokmuş. Zehir kurbağanın vücudunda yayılmaya başlar iken kurbağa haykırmış “Niye yaptın akrep kardeş, şimdi ikimiz de öleceğiz”. Akrep cevaplamış ” Ne yapayım, huyum bu”. CHP’nin tarihini bilenler şaşırmazlar. Ne yapsın, huyu bu.
“…Burada CHP Anayasa’yı “İçkili iken namaza yaklaşma” yi “namaza yaklaşma” olarak “ okuyan Bektaşi gibi yorumluyor ”
Hem mecazi hem hakiki anlamıyla bu cümle CHP’nin bakış açısını özetliyor (namaza yaklaşmak CHP nin karakterine ters ,bkz.” Trafoları mescit zannederek medyatik baskın yapan CHP milletvekili örneği ”
Anayasa mahkemesi üyeleri (2 üye hariç ) tarihe geçecek bir ayıba imza atmışlardır . Ve bu utanç onları bir hayalet gibi ömürlerinin sonuna kadar takip edecektir.
Tamam elimizdeki anayasa dandik bir anayasadır , darbeciler tarafından yapılmıştır falan filan , ama şu basit gerçeğin üzerini örtmeyi vicdanlarına ve mantıklarına yedirmeleri onlara utanç olarak yeter .
1 ) Cumhurbaşkanlığı seçimlerine dair anayasa maddeleri Cumhurbaşkanını seçmek için yapılmıştır , seçmemek için değil
2 ) bir aday en nihayetinde 276 oy ile seçilebiliyorsa ve bu meşru ise , 353 oyla seçilememesi kabuledilemez
3 ) 1. oylama ,2. oylama veya 3. oylama arasında hukuki meşruiyet açısından herhangi bir fark yoktur , fark siyasidir yani makamın önemine binaen adayların oldukça fazla oyla seçilmesi durumunda adaylara ( ve elbette çoğunluk durumunda olacak olan hükümet kanadına ) tanınmış bir fırsattır ,367 bul ve 2. tura gerek kalmasın demiştir
4 ) İlk defa karşılaşılmış bir itiraz durumunda emsal teşkil edecek uygulamalara bakmak hukukta genel bir yöntemdir , özal ,demirel ve sezer’in seçilme süreçleri görmezden gelinmiştir , Cumhurbaşkanlığı seçimi netice olarak siyasi sonuçları olan bir karardır , bu sürece müdahalede yargıtayın kira zamlarına yaklaşımı gibi içtihat kapısı ardına kadar açık olmamalıdır ,hükmün kesinliğinden şüphe duyulması halinde teamüllerin uygulanması gereken asıl alanlar Cumhurbaşkanlığı seçimi gibi siyasi karar süreçleridir , süprizlere yer olmamalıdır
Sabih Kanadoğlu’nu TV’de dinledim , anayasa metnindeki bozukluktan da yararlanarak son derece kafa karıştırıcı şekilde konuşuyor , seçimi provake etmek babında işini iyi yaptığını söyleyebilirim , çünkü bir saçmalık ancak bu kadar iyi savunulabilir .
en çok kafa karıştıran cümlesi de şu :
“kanun CB ilk turda 367 ile seçilebileceğini söylediği için 367’nin altında bir rakamla toplanmak , ulaşılamayacak bir sonuç için beyhude bir toplantı yapmaktır , dolayısıyla anayasa konunun önemine binaen 367 vekilin orada bulunmasını istemektedir . ”
görünüşte mantıklı gibi geliyor , yani 367 oy gerekiyorsa 350 ile toplanmanın alemi ne ? diye insan kendi kendine sormadan edemiyor ,
halbuki kanun maddesi bir bütündür , yani 102. maddenin tek derdi 1. turda meclisteki görüşmeye katılımı sağlamak değildir ,1. turda seçilebilmesi için gerekeni açıklamaktır ,
elimizde bir kilit ve 3 anahtar var,bu anahtarlardan biri bu kilide ait , 1. anahtarı denemek beyhudemidir ? yoksa 1. si ile açılmazsa 2.sine geçmek için bir adım mıdır ? en nihayetinde 3. anahtar ile açarız , amaç kilidi açmaktır.
“En az üçer gün ara ile yapılacak oylamaların ilk ikisinde üye tamsayısının üçte iki çoğunluk oyu sağlanamazsa üçüncü oylamaya geçilir, üçüncü oylamada üye tamsayısının salt çoğunluğunu sağlayan aday Cumhurbaşkanı seçilmiş olur.”
bu cümlede oylamalardan bahsetmektedir , yani bu bir süreçtir , sürecin aşamalarını belirleyen toplanma sayıları değil , kabul oylarının sayılarıdır
Hukukta (normal şartlar altında)tıkanıklıkları,art niyeti ve kafa karışıklığını önlemek için bir iki yöntem var
1)Hukuk hakkın kötüye kullanımını korumaz
2)Muvazaa kabul edilmez
dolayısıyla en basit hukuk bilgisi ile denilebilir ki
367 şartını öne süren CHP , oylamaya katılmayarak hakkını kötüye kullanmıştır.
meşru olarak sürecin son aşaması 3. turda 276 oy ile CB olabilecek bir adayını engellemek için süreci hiç başlatmayarak muvazaa yapmaya kalkmıştır, anayasa mahkemesi de buna alet olmuştur.
Açık Oy – Gizli Sayım gibi deha(!) ötesi bir seçim sistemini dünya Demokrasi literatürüne 46 seçimleri olarak kaydeden zihniyetin Literatüre bir armağanı da bu 367 vakasıdır
############################################################
Hükümetin son çıkışı ile CHP’nin etekleri tutuştu ,
AKP- Tayyip Erdoğan olsun
CHP- OLMAZ
AKP- Abdullah Gül olsun
CHP- OLMAZ
AKP- Cumhurbaşkanını meclis seçsin
AKP- OLMAZ
AKP- Cumhurbaşkanını Halk seçsin
AKP- OLMAZ
AKP- Anayasayı değiştirelim
AKP- OLMAZ
OLMAZ OLMAZ OLMAZ……
bu saatten sonra CHP nin kaprisleri ile uğraşılmaz , siyaseten izahı da kalmadı ,adamların siyasetle işleri falan da yok , artık bir çete olarak hareket ediyorlar , çetenin kolları da sadece CHP den ibaret değil ,
AKP baskının daha da artabileceğini hesaba katmalıdır , asla hafif bir rahatlama oldu , genelkurmaydan 2. bir ses seda çıkmadı diye gevşememelidir
İstanbul belediyesinin çağlayana otobüs kaldırması gibi hoşgörünme saçmalıklarının asla amacına ulaşmayacağını azgın azınlığı tatmin etmek bir yana oyalamayacağını bilmelidir , hem nasıl oluyor da muhafakar ve mitinge karşı insanların da vergilerinin karıştığı o otobüsleri karşı partinin mitingine tahsis edebiliyor ? yok mudur bunun helali haramı ? karşı görüş bir miting yapsa ve otobüs tahsis etsen başına ne gelir biliyorsun……
“biz miting yapmıyoruz, cepheleşme istemiyoruz , yapsak onlardan daha fazla insan toplarız ” bu açıklama makul görünüyor ama sadece görünüyor , böyle daha baştan ihtiyaç halinde kendi yapacağın mitingi cepheleşme ithamına maruz bırakmış oluyorsun , onlar yapınca demokratik hak , biz yapınca cepheleşme öyle mi ? daha maçın ilk dakkalarında miting gibi bir forveti oyundan almanın anlamı nedir ?
icab ederse miting de yapılır ( ki bendeniz hiçbir mitinge katılmamıştım , bu sefer katılırım )
AKP , ” Yeter Söz Milletindir ! ” diyerek Cumhurbaşkanı seçimini halka götürmelidir , meseleyi bıçak gibi kesip atmalıdır ,
BeğenBeğen
helal sana yozgattan destekliyorum sizi vadinin bozkurdu fazla söze gerek yok hepsini söylemişin düşünceleriniz benim düşüncelerim ALLAH a emanet olun
BeğenBeğen
Elinize sağlık, uzun ve güzel bir değerlendirme olmuş.
Apoletli Medya,
Darbeci CHP,
Militer YÖK,
Asker-Sivil otokratik Bürokrasi ve TÜRKİYE!…
Özetle; 3 Kişilik Demokrasi kendin cal kendin oyna!…
Korumak istediğimiz bir parti değil, kendi hayat anlayışımızdır.Seçim yapılırsa, bu seçim “HALK İLE EFENDİLERİN” seçimi olacaktır .
Ankara nın elitleri, Kayseri Tayyare Fabrikası’ndan emekli ve halen geçimini tornacılık yapan birinin oğlunu içlerine sindiremediler…Lanet olsun böyle demokrasi anlayışına!…İnadına AKP !…
BeğenBeğen
-gakguk mu diyo oo?!!!
-yok dede yoook hukuk diyor hukuk!!!
BeğenBeğen
Siz lütfen ülke sınırlarını beklemeye devam edin.
Ve benim kendimi nasıl yöneteceğim konusunda merak etmeyin. Ve ben belki sizin okumadığınız kitapları okuyan sizin konuşamadığınız dilleri konuşan biriyim artık. Yani kendini nasıl yöneteceğini bilmeyen “Mehmet ağa” değilim, Beni çok fazla düşündüğünüz içinde teşekkür ederim.
Gerekli ihtiyaçlarınızı karşılamak için ülke şartlarında en yüksek maaşını da ben veriyorum, ihtiyaçlarınızı görmek ve gerektiğinde ülkemizin ve insanımızın şerefini namusunu korumak için canını feda etmek üzere oğlumuda sizin emrinize verdim.
Siz bunları yaparken bırakında bu ülkenin yeryüzünde tanıtılması ve ekonomik gücünün artırılması işinide ben yapayım ve hep birlikte en müreffeh ve en şerefli dünya türkiyesini kuralım, Sizleri gururla sınırlarımızda ve kışlanızda görmek istiyorum, beni yönetirken değil.
Hayatımda 82 anayasasına red için gittiğimin dışında sandığada gitmedim ama bu sefer ailemin toplam 9 oyu ile sandığa gidip AKP ye oy atacağım..
BeğenBeğen
Evet VB Kardesim. Cok iyi yakalamissiniz puf noktalarini. “olmaz” CHP’nin tarihini ozetler. Onlar hep halka “olmaz” dediler. Halk ta tabiati ile onlara.
Tevekkeli degil, Halkin degerlerinden hep nefret eder laikciler. En halkci Zulfu Livanelli “Casglayan’a giderken farkettim; orta ve iyi gelirli kesimliler pencerelerine bayrak asti, varoslardakiler, fakirler, gecekondularda oturanlar asmadi” demis mealen.. Bu da “iyi solcu”. Diger bir halkci Mine Kirikkanat ise “varoslarin o hakki ellerinden alinsin” dedi.
Aysemine Hanim,
Dededniz yanlis duymamis. Kanguru mahkemesi bunlardan onurludur.
Erkan Bey ve Sn. Dunyali,
Ayni bilinc seviyesini tum halk icin diliyorum. Evet bizler tarihin pasif seyircileri olamayiz. Allah’in biz bahsettigi aklil ve birikimin vergisini insanlara kavramlari ogreterek odemeliyiz.
Allah hepinizden razi olsun.
BeğenBeğen
“….Dünyanın hangi ülkesinde bir yüksek yargı mensubu, Yargıtay Ceza Genel Kurulu Başkanı Osman Şirin’in yeni TCK’yı değerlendirirken dediği gibi; “Yasada bu hükmü nasıl ifade ederseniz edin bununla ilgili uygulamada, kanun metni yüzde beş, Yargıtay ise yüzde doksan beş belirleyicidir.” diyebilir? ”
http://www.zaman.com.tr/webapp-tr/yazar.do?yazino=534669
BeğenBeğen
Chp nin huyu bu doğru 🙂 Onlarda olmasa çok süt liman oluruz yahu 🙂
Bekir Bey teşekkür ederim çok keyifli bi yazıydı!Vadininbozkurdunun yorumlarıyla iyice renklenmiş.Kaleminize sağlık ikinizinde..
Yeni adresimi haber etmek istedim.Sevgilerimle..Ben vecihe.
BeğenBeğen
Anayasa Mahkemesi eğer hukuki karar verirse, bunun reddedilmesi 5 dakika bile sürmez. Ama siyasi karar verirse eninde sonunda seçimler olacak ve bu seçimlerde zannediyorum AKP daha güçlü şekilde parlamentoya gelecek. Gelmediğini varsayalım, bir koalisyon olsun, sonunda, Türkiye bir cumhurbaşkanı seçecek, o zaman 367’yi kim nasıl bulacak? Hadi bakalım iki tur sonra yine seçim…. Tam bir kaos olacak.
Umudum ve temennim hukuki olmasıdır. Aksi halde vereceği siyasi karar Anayasa Mahkemesi’nin de sonu olur. Anayasa Mahkemesi, kendini Yasama’nın yerine koyarsa öyle bir kaos olur ki içinden çıkılmaz.
Türkiye’ye çok büyük kötülüğü olur. Hep beraber batarız, biz batarız da Anayasa Mahkemesi batmaz diye bir şey yok.
Anayasa Mahkemesi eğer hukuki karar verirse, bunun reddedilmesi 5 dakika bile sürmez. İyi-kötü hukuk okuduk, Anayasamızda böyle iddia edildiği gibi bir 367 şartı asla yok. Vereceği siyasi karar Anayasa Mahkemesi’nin de sonu olur. Anayasa Mahkemesi, kendini Yasama’nın yerine koyarsa öyle bir kaos olur ki içinden çıkılmaz. Türkiye’ye çok büyük kötülüğü olur. Ama siyasi karar verirse eninde sonunda seçimler olacak ve bu seçimlerde zannediyorum AKP daha güçlü şekilde parlamentoya gelecek.
AKLIN YOLU BİR Mİ ?
BeğenBeğen
ağzına sağlık hocam. güzel bir bakış açısı .
BeğenBeğen
Muz cumhuriyetine hoşgeldik Bekir Bey!
BeğenBeğen
Bekir Bey yanılmıyorsam bir önceki yazısında Anayasa Mahkemesinin kararının adil olmayacağı yönündeki fikrini beyan etmişti. ancak ben bu fikre katılmak istememiş ve “hayır bu kadarda gözü dönmüşlük olamaz. Çünkü cumhur başkanlığı seçimi imkansız hale gelecektir” diye düşünmüştüm. ancak karar Bekir Bey’i haklı çıkarttı. anlaşılan o ki asıl iktidarı ellerinde tutanlar bu iktidarlarını halka vermemek için her türlü oynu oynamaya kararlı. bir yazar şöyle diyordu: “yasaları yapanlar kendilerine işlemeyecek şekilde yaparlar.” evet bu gün anlaşıldıki her şey önceden düşünülmüş ve her türlü tehlikeye karşı kullanılabilecek yasal boşluklar oluşturulmuştur. az önce haber sitelerine düşen Sabih Kanadoğlu’nun açıklamaları bu iddiamı güçlendiriyor. Bu seferde “erken seçim yapamazlar” diye bir beyanat veriyor. yine demek oluyorki bu çok iyi planlanmış bir harekat. bu ülkenin gerçek sahibi olan yerli çoğunluğuna artık daha derin düşünmek ve basiretli ferasetli hareket etmek düşüyor. zaman en az onlar kadar azimli ve kararlı olma zamanıdır.
BeğenBeğen
VB, Muhammet Kardeslerim,
Yazida da goruldugu gibi Anayasa ve Ic truzukte binde bir bile aciklik yok.Ikinci, ucuncu dorduncu turdan bahsedilmesi baslibasina Karari yalanliyor. Bu karara gore tek turda secilemez ise meclis feshedilecek yani genel secim olacak. Karar 96. maddenin lafzini da ruhunu da ihlal ediyor. 82 yasa degisdikligi soyledigim gibi tam da bu durumu onlemek icin cikarildi.
Demezlermi adama yaw bu maddeyi Abdullah Gul’mu koydu; madem dediginiz gibi id daha onceki secimler illegal mi isi? Nerdeydiniz, nioye bu itiraz kimsenin aklna gelmedi? Akil durdurucu!
Herhalde burada yuzde yuz hakimin karari belirleyici olmus. “Anayasa’nin cani ceheneme; biz GUl’u istemedigimize gore…” diye hukuk cinayeti islediler resmen.
Evet “hukuki karar” vers idi besvdakika surmezdfi cunku o karar “bizim Meclis’in CB secimini denetleme yetkimiz yok” seklinde GOREVSIZLIK olur idi.
Secimler “kismen” care olur. Burada operatif kelime “kismen” dir cunku Turkiye’de “sandiksal demokrasi” kismen isliyor. Saniyorum Cevik Bir “yuzde 90 oyla gelseniz ne yazar” demis idi (ve Baykal TSK da br STK’dir demios idi!) . Esas mesele “askeri vesayete” son verilmesidir. Anca o zaman sandik icin “kismen” sehin kaldirabilirim.
Kürşad Bey,
Hos geldiniz. Aynen. Artik namuslu insanlar “aszimli, kararli” ve daha cesur olmak zorunda. Millet iradesine sahip cikmadignda neler oldugunu goruyoruz. Simdiden secime kadar “duizenin ser eksenleri” nden daha cok entrikalar, kirli oyunlar gorecgiz. Ben milletin zkasina da basiretine de Aziz Nesin’den cok guveniyorum. Aydinlar her defasinda sinifta cakmasalar!
Muhammet Bey,
Anayasa Mahkemesi de YOK, TSK, Cumhuriye gazetesi gibi bir “kurum” dur. Ayni kulubun uyeleri. Herkes kendine dusen gorev yapiyor. Sabika sicili bunu gosteriyor.
Metin Bey,
Muz cumhuriyetlerinde akil almaz icarratlar ile karsilasildiginda “Turkiye’ye hos geldik” diyorlarmis.
Sn. Serzenis,
tesekkurler. Hos geldiniz.
Vecihe Hanim,
Tesekkurler. Sizin bu mekani birakip gidecginize inanmak istememistim. Hakliymisim. Ama niye depresif isimler seciyorsunuz? Birakin op islerle munzevi ugrassin 🙂 Simdi size geliyorum.
Herkese selam, saygi ve muhabbetle
BeğenBeğen
Başlıkta geçen MaşAllah kelimesi ile laikliği delmişsiniz, olmadı Bekir bey!
Sizi bilmem ama bizler Elhamdülillah laikiz:)
Hem Allah ordumuza zeval vermesin!
İnşaAllah daha aydınlık günler göreceğiz:)
Her Türk laik doğar!
Ne mutlu laikim diyene!
En Laik saygılarımla
BeğenBeğen
Unutmadan;
Bu günlerde doğan bebeklere SABİH adı verilsin:)
göbek adları da ÇAĞLAYAN veya TANDOĞAN olsun:)
BeğenBeğen
Tesekkurler Ece Hanim. Yalniz kiz olursa Tulay’mi koyalim Turkan’mi diye ikilem dogabilir (Caglayan ve Anayasa Mahkemesi cephesi kahramanLARI)
Laik oldugumuz gibi yoneltiliyoruz 🙂
BeğenBeğen
Bu aralar çok depresifim.Yeni mekanımda da bir hayli piyasaya çıkarmışım değil mi bu yönümü :S Hem münzeviye de tek olmadığını göstermek lazım değil mi? sevgilerimle..
BeğenBeğen
Ben de varim , katiliyorum destekliyorum.. Yazilariniz icin tebrikler.. BU kadar tercuman olunur dogrusu.. Yorum yapanlarda ayrica tesekkurler..Her ne kadar azinlikta olsak! 🙂 Turkiye kazanacak insallah..
BeğenBeğen
Amin dostlar. Tesekkurler. Boyle zamanlarda namusalu insanlar seslerini yukseltmek zorunda. En azindan bizleri temsil ettikleri icin mazlum ve magdur durumuna dusenleri yureklenirmek icin. Hic supeheniz olmasin: Yapilmakta olan hukumete veya bir partiye degil milletin ta endisine karsi taksitli darbedir. Bu gunden secime kadar (ve sonrasinda da) her gun yeni bir entrikaya hazir olalim.
BeğenBeğen
soru 1-dune kadar ” cumhurun basina gececek ismi uc-bes kisi siyasi ikiz cikarip o koltuga oturtamaz”, “bu meclis cumhur adina bas belirleme kararini alma rusdune sahip degildir” , diyenler midir efendim secimi cumhur yapsin o zaman dendiginde cark edip “yok canim daha neler cumhurbaskanligi ole cumhurun eline oyuncak olarak verilecek sey midir”deyip “cik cik cik” cekenler
birbilenbekirbey bir cevap verin ben tam anlayamadim
soru2-birbilenbekirbey yarin hava nasil olacak bi de onu soyleseniz koca gunum sokakta gececek ona gore hazirlik yapacagi da :))
saygilar
BeğenBeğen
Bekir Bey bu günlerde akıldaki soruların cevaplarını bulmak için en iyi adres burası. Ben de sizin bu öngörülerinize maşaallah diyorum. Yanlış anlaşılmasın biz de elhamdülillah laikiz.
Şimdi bu anayasa değşiklikleri mevzuu ve bundan sonraki olabilecek gelişmeler hakkında bizi aydınlatırmısınız.
BeğenBeğen
Mine Hanimlar, (ayse veya e fark etmez; aklin yolu birdir!)
Tesekurler guzel sozleriniz icin. Hava durumunu buradan takip ederseniz kose yazarlarinin ilerisinde olursunuz, ve semisyemi, paltomu, hashemami almak gerektigini bilirsiniz. Ogunmek gibi olsun ama bu gune kadar bu blogda yaptigim siyasi ongoruklerden yanlis cikan olmadi. “Allah’a sukur” diyemiyorum, bazilaernda ve ozellikle Anyasa Mahkemesi “karari” konusunda ongorumun yanlis cikmasi icin dua etmistim. Eminim “En buyuk tuzak Kurucu ve tuzak Bozucu” nun biz fanilerin aklinin ermeyecegi planlari vardir.
Yeni yazimda bahsettiginiz konulari biraz destim; ve Aysemne Hanim’in tesbitlerini de ifadetmisin farkli bir dille de olsa. Tevafuk olmus.
Yegenim e-mine Hanim,
Ben de Mark Twain gibi gerek Ece Hanim gerek sizin Öldüğünüz haberlerinin “birazcik abartili” olmasina cok sevindim. Ozellikle icinden gecmekte oldugumuz badireli gunlerde sizlerin seslerini duymak ayri bir anlam tasiyor.
Namuslu insanlar daha cesur olmak zorunda. Cumku tarih seyirci sporu degildir.
Vecihe Hanim, kizim sana soyluyorum siz gelinmisiniz. Depresif olmak icin bahanemiz cok ama hakkimiz yok bu gunlerde.
BeğenBeğen
http://www.yenisafak.com/yazarlar/?t=30.06.2007&y=YasinAktay
Yasin Aktay’ın Yenişafak’taki yazısından bir alıntı :
” Bu arada Anayasa Hukukçusu Prof. Yavuz Atar’ın (Zaman, 28 Temmuz 2007) dikkat çektiği gibi üyelerinin tamamı Cumhurbaşkanı tarafından atanan Mahkemenin en önemli icra alanı iptal davaları ve bu davaların çoğunu açan kişi olarak Cumhurbaşkanı bir taraftır. Yani “taraf olduğu davalarda karar verecek olanları atama yetkisine sahip olan kişi…” Düşüncesi bile tuhaf gelmiyor mu? ”
Prof.Dr Yavuz Atar’ın Zaman’da yayınlanan yazısına verilen link :
http://www.zaman.com.tr/webapp-tr/haber.do?haberno=557403
Zurnanın zırt dediği yer burası aslında:
“taraf olduğu davalarda karar verecek olanları atama yetkisine sahip olan kişi…”
Hükümet 1. dereceden sorumlu olduğu kendisine bağlı icraat kurumlarına(TRT,TSK,Merkez Bankası….vs) idareci atayamazken,kapıcılara sorgulamalar yaptırılırken,görevden aldıkları adamlar danıştay kararları ile geri gelirken , sorumsuz cumhurbaşkanımız kendisinin dava açtığı makamı atayabiliyor………..Yaşasın Adalet..
BeğenBeğen
Tevafuk olmus VB kardesim. Aslinda “gerekce” cikar cikmaz bu konuda bir yazi daha yazmaya baslamis idim. Dun bir yazi cikardim sonunda. Ve linkini verdiginiz Zaman makalesine de link koymustum hukuki tahlil icin (sanki hukukla ilgisi varmis gibi) . Turkce olmayuan karakterleri temizleme isi fazla zahmetli oldugu icin sionraya biraktim. Neyse bu gun insha-Allah. Taksitli darbenin bir taksidi daha! “hayatin hukukaka vermis” kara cubbeli teroristler aynaya bakinca ne dusunurler merak ediyorum. Aleni askeri darbenin pazarlanabilirliginin zorlastigi zaman yukun cogu ceteler, Yargi, ve sozumona STKlar ve diger “kurumlara” yukleniyor. Olan budur.
BeğenBeğen
[…] Bu konuda geç kalmamın nedeni mevzuda hukuki araştırma falan değildi. O’nu daha onceki “367 Kere Maşallah! Laikliğe aykırı değilse tabii” başlıklı yazımda yapmış idim birazcik. Aslında gerekçe yayınlanır yayınlanmaz alıp […]
BeğenBeğen
[…] 367 kere Maşallah! Laikliğe aykırı değilse tabii […]
BeğenBeğen
Bu yazıyı da yorumlarıyla (bilhassa V.B ninkiler) beraber okumak lazım bugünlerde. Ben sadece göz atabildim.
Selamlar
BeğenBeğen
7 yıl sonra çok hoş bir hatırlatma oldu Muzaffer Kazım, -biraz da tevil ile sözümü tutmuş oldum sayıyorum kendimi – Milletin oyu ile seçilecek/seçilmiş ilk Cumhurbaşkanı için ilk mitingime katıldım İzmir’de 🙂
BeğenBeğen
@VB,
Bloglarda geçmişe bakınca 10 yılda neler olduğunu ve bizim bunlara tepkimizi görünce kendi kişisel görüşlerimizin yıllar içinde nasıl geliştiğini görüyoruz.
Kendi adıma konuşayım: çok da istikrarlı bulmuyorum kendimi. Içe kapanmadaki istikrarım hariç.
Selamlar
BeğenBeğen
“kendi kişisel görüşlerimiz” ibaresinden kastım “siyasi görüşlerimiz” dir.
BeğenBeğen