Bir süredir yoktum sayılarını bir benim bir de Allah’ın bildiği düzenli okurlarımın farketmiş olduğu üzre. Ne sebeplerini açıklayarak sizleri sıkmak isterim ne de şimdi derin derin psikoanaliz yapmaya niyetliyim. Şu kadarı iktifa eder herhalde: Sıtkım sıyrıldı Türk siyasetinden. Şehvetle seven ve şehvetle buğz eden bildiği, inandığı doğruları ifade etmekte fazla stratejik te davranmayan biri olarak “iyi” bildiklerim, müdafasını yaptıklarımdan beklentilerim fazla yüksek olduğu kanaatine vardım. Zira son bir kaç ay içerisinde bazı şahıslar, gruplar, kuruluşlar hakkında gözlemlediklerim “bunların hepsi de aynı, sadece tarafları farklı” noktasına getirmedi ise de ciddi hayal kırıklıkları yaşattı fakire.
Aslında bu noktaya defalarca gelmiştim daha once ama “Söylesem tesiri yok , sussam gönül razı değil” diyen şairin ve “and at least until tomorrow I’ll never fall in love again” (en azından yarına kadar bir daha asla aşık olmayacağım) diyen şarkıcının halet-I ruhiyesi fikriyat ve özel hayatımın güzel bir tasviridir. Bazen sükut bazen ikrar ağır basmıştı. Bu son ay da sükut dönemi idi. Önümüzdeki zamanları Allah bilir. Ben öyle fazla planlı programlı, beş yılık on yıllık ikbal planları yapan biri değilim zira.
Bir de özel hayat cephesinden:
1. Annemin yokluğuna alışmak: Zor iş. Annemi kaybettiğimde “henüz ne olduğunun farkında değilim. Sonradan koyacak biliyorum, hep böyle olur” demiş idim. Öyle oluyor. Hayatımın kalan kısmında koymaya devam edecek biliyorum.
2. .Dede oldum gene! Hatta büyük dede oldum demek daha doğru olur. Zira anne de baba da babaanne de benim çocuklarım. Bilmeyenler için “çocukllarımn” dört ayaklı ve bıyıklıdırlar (bkz.