Gün geçmiyor ki laikçi cephenin cengaverleri babalarının malı olan Çankaya’yı kendilerinden olmayan birine, hele hele eşi başörtülü birine kaptırmamak için ERKEvari birbirinden dahiyane, ve yaratıcı buluşlar ile ortaya çıkmasınlar. Fakir patentçi de olduğundan mütevellit, memleketimizi sadece bilim ve teknolojide değil siyaset, sosyal yasamdaki bu tür dahiyane buluşları da yakından takip eder. Bu durum karsısında tabiatı ile bir “Haftanın ERKE’Sİ“ ödülü ihdas etmek de fakire düşmüştür.
Gecen haftanın ERKE’Sİ ödülü sahibi: Sabih Kanadoğlu
İlk hafta’nın ERKE’Sİ için yarışma kıran kırana geçti. “Sayısal üstünlük değil siyasal üstünlük” teorisyeni Baykal şimdilerde “istemediğimin Çankaya’ya çıkmasını engellemek için her yol caizdir” ilkesine sımsıkı sarılmış gözüküyor. Eh demokrasi’ye “açık oy, gizli tasnif” ile başlayan parti geleneğine sadık kaldığı için kredi vermek lazım. Her halükarda Baykal’ın önümüzdeki aylarda da daha çok buluşlara imza atacağından emin olduğumuz için ilk hafta oldukça yeni yetenekleri ödüllendirmeyi uygun bulduk.
Son günlerde “Çankaya bizimdir bizim kalacak” cephesinin başkomutanlığı hususunda da bazı karışıklıklar gözden kaçmadı. Amerikalıların sözü ile “bir sürü şef var, Kızılderili yok” hesabi her gün cephenin yeni “tabii lideri” isimleri ortaya çıkıyor. Biz Çankaya’ya elini kolunu sallayarak girip çıkan İlhan Selçuk sanırdık ama son günlerde Çankaya’dan çıkmayan CB’nin, Tuncay Özkan’ın darbeci emekli general Kemal Yavuz ile nerden geldiğini söylemediği “17 milyon dolarım” ile kurduğu Kanaltürk gecesinde 4.5 saat eğlenişi, Onuncu Yıl Marşı’na katılarak mest olup, Emel Sayın’ın bütün yalvarmalarına rağmen Çile” şarkısındaki “Allah” kelimesini telaffuz etmeyişinden anladığımız uzre erkan- i harbin başında Tuncay Özkan var imiş. Neyse biz bu konuda tarafsızlığımıza gölge düşürmemek saikı ile ödülü her ikisine de vermemeyi uygun bulduk.Hal böyle olunca Eski Yargıtay Başsavcılığı yanında yakınlarda Büyükanıt Paşa’ya “artık duruma el koymak gerektiği” mektubunu yazmayan Emekli Subaylar Derneği’nin de onursal üyesi Sabih Kanadoğlu ipi göğüsledi.
ÖĞR. GÖR. SABİH KANADOĞLU (Yeditepe Universitesi)
[ Yargıtay Cumhuriyet Onursal Başsavcısıİstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden mezun olmuştur…. 19.07.1984 tarihinde Yargıtay Üyeliğine seçilen Kanadoğlu, Yargıtay Büyük Genel Kurulunca 26.12.1994 tarihinde ilk kez, 28.12.1998 tarihinde ikinci kez Yargıtay Onbirinci Ceza Dairesi Başkanlığına seçilmiştir. 21.01.2001 tarihinde Sayın Cumhurbaşkanımız tarafından, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına atanmıştır. Emekli olduktan sonra Yeditepe Üniversitesi’nde, Yüksek Lisans dersleri vermektedir. ]
En azılı laikçilerin dahi saçma” buldukları “ilk turda 367 bulunamaz ise CB seçilemez” fetvası medya da paramparça edildi; ama denize düşen Deniz Bey o yılana da sarıldı ve “Anayasa Mahkemesi hazırda beklesin” emrini vermekten geri kalmadı. Oyun planı söyle: Muhalefet “işverene” yani millete karşı “grevdeyiz” deyip meclise girmeyecekler. Baykal anında “Büyük hukuk adamı Kanadoğlu’nun da belirttiği gibi bu meclis CB seçemez; on dakikaya kararınızı verin” diyecek. “Hazır ol” da bekleyen Anayasa Mahkemesi 10 dakikada “yaa Baykal çok hakli” diyecek. Ve Baykal, generaller, seçkinler Çankaya’da toplanıp “bu kadına haddini bildirme” den sonraki “İkinci başörtüsü muharebesi” ni de kazandıkları için şampanyaları patlatacaklar. ve “Cumhuriyet’in bekası” için kadeh tokuşturup Onuncu Yıl Marşına tempo tutacaklar! (Magazin notu: Emel Sayın gecen seferki Çile şarkısı mürteciliğinden sonra Çankaya’yı ancak düşünde görecek). Ve domuzlar uçacak.
“Ersoy Bulut da kim” derseniz yalnız değilsiniz. Zaten problemde bu! Millet zat- i muhteremin ismini ancak parti değiştirdiğinde duyar imiş benim gibi. Bir kerecik de CHP üyesi olarak 2004 yılında komisyon basmış. Bu siliklik durumuna çareyi eski partilerinden CHP’nin elinde patlayan sine-i millet bombasını sahiplenip yeniden kullanıma sürer gibi yapmakta bulmuş Bulut. Amma ve lakin, kendi ifadesine göre o’nun yumuşak yüreği de Deniz Baykal’ınki gibi “kaos ortamı yaratmaya” razı olmamış.
27/12/2006 Tarihli Yen Şafak Haberine göre:
“Bulut, ‘Meclis’te kaos çıkmaması’ için istifa dilekçesini bütçe görüşmeleri tamamlandıktan sonra vereceğini ifade etmişti. 2007 yılı bütçesi önceki gece yarısı Meclis’te kabul edildi; ancak Bulut’tan istifa haberi gelmedi. Zaman’ın sorularını cevaplayan Bulut, kararından dönme gerekçesini anlattı. Bulut, seçmeninin “Don Kişotluk yapma!” tepkisi üzerine istifadan vazgeçmiş. Seçmenin uyarısını dikkate aldığını ifade eden Bulut, “Don Kişotluk yapmak istemiyorum. Bunu, görüştüğüm eski bakanlar, milletvekilleri ve siyasiler de söylüyor. Biraz daha bekleyeceğim.” diye konuştu. Bulut, sine-i millete dönen tek milletvekili olan eski DYP’li Murat Sökmenoğlu’na da göndermede bulundu: “Sökmenoğlu’nun durumu ortada. Sine-i millete döndü ama sonuç alamadı.” CHP milletvekillerine sine-i millete dönmeleri yönünde yaptığı çağrıyı tekrarlayan Bulut, “İstifa dilekçem hazır. Sine-i millete dönme kararında CHP’lileri bekliyorum.” diye konuştu. Ersoy Bulut, 2002 seçimlerine CHP’den milletvekili seçildi. Mart 2005’te ‘Baykal hegemonyası’ndan şikayet ederek istifa etti ve SHP’ye katıldı. Ancak Eylül 2006’da da bu partiden ayrıldı.
“************************************************
Başkalarını bilemem ama bana Ersoy Bulut’un açıklaması fazla tatmin edici gelmedi. Sebeplerini birer birer ele alırsak:
1,Seçmen “Don Kişotluk Yapma” dedi.
Bu sine-i millete dönmemek değil tam tersi için daha uygun bir sebep olabilir bence. Müteveffa Ecevit’in siyasi kariyeri bir Don Kişot de la Zonguldak hikayesidir. Eski partisinin başkanı her gün farklı bir yel değirmenine savaş açar sonra güçlerini toplamak için geri çekilir. Meclisin en kahraman savaşçıları “İrticacı trafolara savaş açan” ” Kırıkkale vekili Tiryaki, Meclis’in kuruluş gününde “hakimiyet kayıtsız şartsız milletindir”, “laiklik kavramı muğlaktır” diyen Bulentinejad‘i bir kılıçta yere sere(meye)n Don Kişot de la Rize Ali Topuz, “İsrail haklıdır. Lübnanlılar haksiz, İsrail’in yanında olalım; ayrıca her yerde kafa çekme insan hakkıdır” diyen Don Kişot de la Manisa Çilingir ne zarar görmüştür Meclis’te Dişotluktan? Türkiye’yi AB’cilere teslim eden hükümete karşı kahramanca savaş verirken diğer yandan Sanşo Oymen’i “kadınları dansa kaldırmayı bilmeyenler Türkiye’yi AB’ye sokamaz” teorisi ile yeri yerinden oynatan, AB düşmanı Bati’ciliğin mümkün olduğunu ispatlayan, ve “sol” “demokrasi”, “halk”, “cumhur”, “laik”, “sosyal” , “özgürlük” gibi kelimelerin aslında ne manaya geldiğini bize öğreten Don Kişot De-la-Antalya ve Sanşo Panza’ları değilmidir? Hal böyle olunca sanıyorum Sn. Bulut mesajı yanlış anlamıştır. Don Kist’lugun daniskasi Yuce Meclis’te yapılır.
2.Eski DYP milletvekili Murat Sökmenoglu sine-i millete döndü ama sonuç alamadı.
Pardon, hangi sonucu alacaktı ki? “sine-i millete dönme” demek “ Ey milletim, siz beni seçip, gövdenizden sizi temsil için Ankara’ya gönderdiniz. Ben artık burada mevcut şartlarda o “gövdeyi” temsi edemiyorum. Bu şartlar altında orada bulunmayı da zül sayıyorum. Dolayısı ile en şerefli olan şeyi yapıp çıktığım gövdeye (sineye) dönüyorum” demek degilmidir? Ahlaken doğru olanı yapmaktan ne “sonuç” alınacaktı ki doğru olanı yapmanın gururu, vicdan rahatlığı dışında? . Sille-i millet’ten korkarak vazgeçilen şey acaba baştan “sine-i millete dönmek” gibi ilkesel bir tavır tarifine girer mi idi? Belki ucuz kahramanlık olabilir; kim bilir belki silik kaldığı için bir dahaki seçimde sine’yi temsil etme sansının takviyeye ihtiyacı vardır.
3. Bunu görüştüğüm eski bakanlar siyasiler da söylüyor.
Bu sebep dahi yukarıdaki gibi dönmeyi düşündüğü “sonraya ertelediği” şeyin sine-i millet olmadığını güçlendirici mahiyette. Ahlaki ilkeler doğrultusunda alınan kararlar eski siyasilere danışılarak mi alınır? Hem o “eski” siyasilerin ilaçları olsa idi kendi başlarına sürmezler mi idi? Aklıma birkaç yıl önce Washington yakınlarında bir yerde birkaç ayda bir üst köprüden sallanıp, “kız arkadaşım bana dönmezse intihar edeceğim” diyerek arteri trafiğini saatlerce engelleyen gence arabalarında çıkan kalabalığın “atla gaari” tezahüratı geldi.
Ben de bundan esinlenerek diyorum ki: Dön Bulut dön!
Ödül sahiplerini kutlar başarıların devamını dileriz!
Ağabey eline, aklına sağlık.
Son çırpınışlar bunlar, gaz sancısı. Millet gazı alacak..
BeğenBeğen
Ben ayni odulun bu konuda hala israrla direten CHP’nin sayin baskanina da verilmesini oneriyorum…Kabul edenler..kabul edilmistir 🙂
BeğenBeğen
Fatih Bey,
Yaziyi dikkali okumadiginiz anlasiliyor. Bkz:
“Her halükarda Baykal’ın önümüzdeki aylarda da daha çok buluşlara imza atacağından emin olduğumuz için ilk hafta oldukça yeni yetenekleri ödüllendirmeyi uygun bulduk.”
Yani nes siz kusun, ne Baykal umitsizlige kapilsin. Ileriki haftalara..
BeğenBeğen
Bekir Bey,
Aslinda ben okudum ama sizin bizim yorumlari okuyup okumadiginizi gormek icin yaptim 😛
Soyle de bir kivirayim 🙂
Saka bir yana walla okudugumun hepsini aklimda tutamaz olmusum… Gittikce yaslaniyorum hemide 3er 5er atliyorum yillari…
Allah sonumu hayir etsin… amin 🙂
BeğenBeğen
:)) Seni uyanik! Orlando Kayseri’ye yakinmi? Bak Simdi aklima geldi Merhum Hamidullah Hoca sizin yakininizda idi; Orlado’ya girttigimizde mubareki ziyaret etmis idik hayatinin son zamanlarinda.
BeğenBeğen