Bu site ile alakamı, siteyi bir kaç gencin yardımı ile kurduğum zaman yazmıştım. Son zamanlarda bu bloga ulaşmak için kullanılan terimlerde “derin düşünce” kelimelerini görür olduğum için bir kaç satır açıklama yazma ihtiyacı hissettim.
Beni birazcık tanıyanlar en azından “derin düşünce” gibi kendini bilmez, ebleh ifadesinin bana ait olamayacağını bilir. Boşuna dememiş atalarımız: “Derin düşünüyorum” diyenlerin dünyanın Fethullahları veya Aysun Kayacılar’ı olma şansı, Einsteinlar’ı veya Nietzcheler’i olma şansından yüksektir.
Açıklama ve sahtekar bir FETÖCÜ oğlanı ifşa etme
Türkiye’ye döndükten sonraki yıllarda (2005-2006 gibi) Mustafa Akyol’un sitesinde takılır, yorum yazar, okurdum. Bir çeşit tartışma platformu idi ve elimde boş zaman çoktu. Orada özellikle İslami konulardaki tartışmalarda bir çeşit İslami hassasiyet, İslam’a, Müslümanlara hamiyetini gözlemlediğim, konularda hakimiyeti, ifade kaabiliyeti olduğunu düşündüğüm bir kaç genç ve bir kaç da özgün düşünce sahibi ama pek de İslami kesimden olmayan – evet ateist ama demokrat olan da vardı- kişiler ile temas kurup “bir site açalım, orada yazalım hepimiz de” dedim.
Temas kurduklarım istekli gözüktü. Mustafa Akyol da ilk katılanladan idi. Ve işin teknik detaylarını gençler halletti. (Fazla da bir iş yoktu; hazır format, kayıt vs; ticari amacım yoktu zira).
Problem burada başladı. Önce bu fark edilme özgüveni dolu, gayet derin düşündüklerinden emin gençler, Mustafa Akyol’un o zaman için manidar “Derin Demokrasi” (Derin Devlet’ten mülhem) teklifini beğenmeyip “Derin Düşünce” koydular sitenin adını! Kibarca “Arkadaşlar bu fazla iddialı bir isim; biraz daha mütevazi bir isim olsa” nasihatimi veto ettiler demokratik olarak!
Ve tam da “bu çocuğu uzak tutun, İsrail’i çok seviyor; ne idüğü belirsiz, garip bir İslamiliği var..” diye uyardığım oğlanı önce yazar yaptılar (benden sonra da anahtarları da teslim etmişler). O zaman “İsrail’i eleştirmeyin; çalışarak böyle oldular; çok kitap okuyorlar..” vb deminde garip İslamiliği fark etmiştim ama FETÖ henüz FETÖ değildi.
Benim kurduğum siteyle “ne haliniz varsa görün” deyip ilişiğimi kesmem de tam da bu zamana tekabül eder; benim gibi fazla “sığ düşünen” birkaç kişi takip etti. Şimdi kimse kalmadı ilk takımdan.
FETÖCü, Paris’li Francophile-Judeophile (Güney’de Sevilen Ülke’i kast ediyorum) oğlana gün doğdu. İlk olarak kurduğum siteden ismimi ve yazılarımı çıkardı! Akabinde baktım Zaman’da reklamı çıktı, site sahibi Mehmet Yılmaz diye (ismini Tunç Sabuncu olduğunu söylerdi ama onun da gerçek ismi olduğunu sanmıyorum. Tevafuka bakın ki Zaman’da da bir Mehmet Yılmaz vardı; aynı kişi mi FETÖcüler’in en anonim isim diye mi seçerler bilmiyorum).
Çoğu sahte isimle bir sürü yazar ismi ile ordan burdan entel-görünümlülerin yazılarını koydu. Ve birdenbire FETÖ hediyesi binlerce “takipçi”! Bir de Ferhat Kentel, Rasim Ozan Kütahyalı, Cihan Aktaş vb bir çok ismin yazısını kaynak vermeden, o site için yazılmış süsü vererek yayınlama dahil her türlü FETÖ oyunu ile yerini aldı sosyal medyada.
Bakmayın siz herkes gibi güya FETÖ’yü eleşiriyor ayaklarına. “bana küfredebilirsiniz.. zevk almadan zina yapabilirsiniz” diyenin mürdinden bahsediyoruz. Benim gibi insanların neyi bildiğini iyi biliyor kurnaz serseri.
Sözümü dinlemeyip, onu oraya sokan ne oldum delisi, kendilerini yakında gazetelerin baş köşelerinde görme deluzyonlu çocuklarla da irtibatı kestim. Neyse benim böyle müptezelliklerle kaybedecek zamanım yoktu bu güne kadar hiç muhatap almadım.
Saf gençler için kamu hizmeti bu kadar.
*************************************
Hamiş: Bu da son günlerde beni nedense hedefe koyan FETÖcü gençlerin hakkımdaki edepsiz tezviratları ile ilgili not:
Bunlara göre “derin düşünce” çok populermiş, kıskanıyormuşum “aday adayı iken kartvizit dağıtmışım; herkesi aramışım” (gayet meşru olsa da külliyen yalan; tenezzül etmedim hiç birine) olamamışım, oyuncağım elimden alınmış da ağlıyormuşum vs..
Yıllardır ne göz attığım ne aklımdan geçen bir kaç kendini bilmezin karalamalarını, kopyalerini, çok bilmişliklerini, sahtekarlıklarını kıskanacakmışım zira bilmem kim orda yazmış.
Ulan edepsiz FETÖ uşakları!
Site nasıl kurulur: Fikrin sahibi benim; bir gence “sen ve şu isimler iyi yorum yapıyorsunuz. Bir tartışma sitesi kurmak istiyorum. Akyol’unkine benzer ama çok konularda çok yazarı olsun. Şu isimlerle temas kur, iyi yorumları var, yazabilirler “dedim. e-maillerim duruyor ona göre! Sonra Mustafa Akyol, Suat adındaki bu genç, bir kaç FETÖcü’lüğünü bildiğim çocuk, vd toplandık işi eyleme döktük. Dedim ya FETÖ yoktu henüz, “The Cemaat” vardı.
İsim kaydı vs.’yi gençler halletti dedim. Fazla da önemsemediğim için işi hukuka bağlamadım. Boşluktan istifade bu yerli oryantalist, Fransız-Yahudi muhibbi, “Bekir Yıldırım’ın yazıları kopya” diyen müfteri(yüzünü hiç görmedim; gerçek adını da bilmem binbirsuratın) bir FETÖ darbesiile hem yazar oldu, hem de laf kalabalığı ile görünür oldu.
İnşaat değil ki gidip betonunu sıvasını yapayım. Fikri mülkiyet benim profesyonel alanımda idi ABD’de. Patent de telif de buna verilir. Daktilografa veya web-designer’a değil. Herhalde Yunus Nadi veya Sedat Simavi matbaa işlerini kendileri yapmıyordu. Bunu bilmeyecek kadar cahil misiniz, FETÖcülük mü yapıyorsunuz?
“Benim böyle müptezellikle işim olmaz” diyip bıraktım. En kaliteli yazarlardan “Metin The Poor” dahil 20-25 kişi ayrıldı. Geride 2-3 FETÖcü kaldı. Onlardan da sedece biri Fransa’da “popüler medya” işini yapıyor; bir iki de sonradan bulduğu FETÖCü hık diyicisi var.
Bu yardım etmeye çalıştığıum öz-güven patlaması ile”oldum” sanan, kimi çocuğum yaşında,üç beş cühelaya “haset”?
Bir bok sanıyorlar herhalde bilip bilmedikleri her konuda sahte isimlerle sofistike ahkam kesip, FETÖ’nün “paket takipçi listesi” ‘nden istifade ederek “populer” olmayı. FETÖcü olup da “populer” olmayan mı var? Her birinin bilmem kaç bin “takipçisi” var, toptan.
Bakın “derin düşünen” flozoflar: “populerlik” bazı insanlarda tiksinti uyandırır. Vasatın diktatörlüğünde “populerlik” üzerine Nietzsche’yi okuyun, panayır sinekleri!.
Zırvanın tevili olmaz. FETÖ çamur işlerinde ustadır. Herhalde AK Parri ile ilişkilerimin iyi olmayışı cesaretlendirdi. “Nasıl olsa ona sahip çıkmazlar” diyor olmalılar-ki oldukça mantıki.
Bilmedikleri; Kimse ile “aynı gemide” değilim ama iyi yüzücüyüm. Geldiğim her yere yüzerek ulaştım. Onların minnacık beyinleri bana şeffaf.
Başka kapıya!
05/01/2019
Çok güzel bir fikir etrafında birleşmişsiniz.
Tebrik ediyor,çalışmalarınızda başarılar diliyorum.
BeğenBeğen
Medyatenkitleri’ne tesekkurler.
BeğenBeğen
Bana kalırsa demokratik bir gruptan ziyade bir “koro” olmuş gibi geldi. Hep aynı konularda yazan aynı fikir de olan -%100 olmasa da- kişilerin birleşmesi gibi geldi bana. Madem aynıyız öyleyse bir ekip kuralım dediyseniz başka tabi ki.
BeğenBeğen
Listedeki isimlerin “ayni fikirde” oldugunu dusunuyorsaniz bizleri pek takip etmiyorsunuz Akif Bey. Okuyup gormenizi tavsiye ederim. Ortak ozellikler yazinin ilk cumlesinde belirttiklerimden ibaret. Bircoklari da birbiri ile atesli tartismalara girmis kimseler.
BeğenBeğen
Teşekkürler Ağabey,
Hatırlarsan bu konuyu ilk olarak senimle konuşmuştuk. O zamandan bu zamana epey mesafe aldık. Artık bir grubuz ve iyi bir paylaşım ortamımız var.
Bizi okumadan “koro” zannedenlere de faydamız olur ümidindeyiz.
Hayırlara vesile olur inşaallah.
Hürmetler.
BeğenBeğen
Amin Suat Kerdesim. Bu vesile ile ilk cumlemdeki “manevi degerleri guclu” tasvifini dahi butun grup icin gecerli olmayabileceini de ifade edeyim. Kendisini bu kelimelerle tanimlamak istemeyenler de olabilir.
BeğenBeğen
Güzel bir fikir ve birliktelik olmuş. Tebrikler.
BeğenBeğen
Hayırlısı olsun Bekir bey paylaşımlarınızı ordanda okumak keyifli olacak..Selam ve dua ile..
BeğenBeğen
Zeka bazı beyinler de bulunan elmas madenidir
Her beyinde bulunmaz
BeğenBeğen
Merhaba;
Derindüsünce´yi cökerttiler galiba.
Saygilar
BeğenBeğen
beni afaroz mu ettiniz.küstüm
BeğenBeğen
yeni yılınızı da kutlamıyorum.küstüm size.
BeğenBeğen
??
BeğenBeğen
Bekir Bey Hocam,
Bir sorum üzerine yazdığınız özel mektupta, kurdurduğunuz işbu siteyi mahvetmiş adamlarla ilgili yazdıklarınızı şimdi daha iyi anlıyorum. Çünkü az önce http://www.derindusunce.org/2007/05/07/sorun-misyonerlik-mi-konuk-yazar/ adresindeki komik ve saçma tartışmayı okudum.
Hocam, hiç üzülmeyin lütfen artık. Olan olmuş. Saygısızlık yapan ileride saygısızlık bulur ve Kur’an’dan şu ifadeyi hatırlıyorum ki Allah iyilik edenlerin ecrini zayi etmez. Kendime değersiz görüşümce şu telkini yapıyorum: Her şey rayına oturur zamanla, lâkin yalnızca iyilik edenler sabretmeliler, iyiliğin bedelini ödemeye hazır olmalılar, çünkü hiçbir iyilik cezasız kalmaz, kalmaz ki iyilik yüzlerce kez ecirce katlansın ve Allah günahlarımızı affedip bizi derece bakımından iyice yükseltsin.
Değil sizin gibi bir büyüklerine, aynı demagojileri bana yapsalar ben de çok fena rahatsız olurdum, hastalanırdım. Allah beni daha güçlü kılsın, ki kılmaya başladı da son zamanlarda…
Ve aynı zamanda aynı adamların bana ettiklerini de hatırladım ve kederlendim.
Hocam, o günleri tekrar hatırlamak sizi rahatsız edecekse boşverin bu yazacaklarımı. Ama adamların hem size, hem bana, görünüşe göre İslâmî görüşlü olan pekçok kişiye yaptıklarına dayanamadım, yazıyorum.
…
Yorumlarımı yayımlamayıp bir de yorumlarımın içeriği hakkında yalan dolanla dolu bir (herkese görünen) cevap yazmış, o cevapta bana hakaret etmiş iftiracıların ve sahte entellektüellerin aynılarının (M.Y. ve belki kısmen E.S.) size de ne dıngıllıklar yaptıklarını o tartışmada gördüm. Demek ki bana yapılanlar hiç öyle tesadüf değilmiş.
Sizin ne dediğinizi anlamaya çalışmayan, yazdıklarınıza onlarla alâkasız abuk subuk ithamlarla cevap veren kafadarlardan birinin (M.Y.) bir de size “burası demokratik bir ortam, birbirimizden bir şeyler öğreniyoruz” diye çıkışması trajikomikti. “Ülen şapşal, karşıdakinin ne dediğini anlamayan bir salak bu ayarı karşısındakine nasıl verir?” benzeri bir söz bu çeşit bir tipe verilecek en uygun cevaptı bence. Çünkü artık ben herkese zekâ ve samimiyet seviyesine göre cevap verilmesi taraftarıyım. Bu lâfı eden ya zekâca ya da iyi niyetçe büyük bir eksiklik taşıdığına göre…
İçeriğe ancak çok az dalmak suretiyle doğrudan adamlara giydiriyorum, çünkü bir arkadaşım bana şakayla karışık da olsa şunun gibi konuşmuştu ve artık anlıyorum ki doğru konuşmuştu: “Seni böyle suçlayana ne diye durumu izah etmeye, kendini savunmaya çalışıyorsun ki? Öylesine doğrudan, ‘ne diyon lan sen’ deyip tekme tokat dalacaksın!” 🙂
…
İçeriğe dair, yukarıdaki az miktardaki nota ilaveten, bir iki not daha:
Tartışılan cinayetleri İslamcıların veya inançlı insanların değil, Ergenekoncu “sıradan yurdum Kemalistleri”nin işlettiği bugün ortaya çıktı. Tabii Kemalist önderlerin sıradan yurdum insanı oldukları dolmasını, biz de DD’nin uzman ve her şeyi bilen yorumcuları gibi yutarsak…
E.S.’nin ÇYDD ile ilgili “hüsnüzannı”nın da ne kadar boş olduğu ortaya çıktı. Meğersem onun çok mantıklı ve “non-paranoid” zannının aksine komplo teorileri haklıymış ve bu adam ve kadınların dış bağlantıları varmış:
Nihayet köşeye sıkışınca bunu itiraf etmek zorunda kalan Türkan Saylan’ın basında yer alan açıklamasına göre, ateizm ve Amerikan protestanlığının en emperyalist bir versiyonunu bir arada buluşturduğunu artık öğrendiğimiz ÇYDD, meğersem, Amerikan güdümlü Dünya Kiliseler Birliği’nden yardım alıyormuş. Ama tabii ki mazeretleri hâlâ hazır olsa gerektir, bu çok batısal, aklı başında, demokrat liberal ağır abilerin: Saylan’ın belirttiği üzere “çok az” almışlar canım, fazla da üstlerine gitmek, bu işi büyütmek, samimiyetlerine hâlâ bilem halel gelmemiş (?!) bu güzel insanlarla diyaloğu kesmek yanlış olur, onları suçlayan densizin tez şahsiyetine saldırıla … tabii “yersek”.
Artık şu kanaatteyim, ki sanırım sizin kanaatiniz de zaten öyleydi: Bu adamların bir kısmı samimî bilgiç ve kibirli saflar olsalar bile, bir kısmı diğerlerini fena halde manipüle ediyor. Müslümandan Müslümana bu kadar demagoji başka türlü olamaz gibime geliyor.
…
Bir de hocam, benim anlamadığım, sitenin kurucuları arasında da daha en baştan aşikâr bir şekilde isminiz geçtiği ve hatta siz bu siteyi kurdurduğunuz halde, nasıl olmuş da sitenin kuruluş amacını size izah edip “burası İslamî site değil, Hıristiyan Demokrat, şey pardon, Muhafazakâr Demokrat site” diyebilmişler, onu da anlamadım… Yazıklar olsun, diyorum, başka şey demiyorum.
Ama bir şey diyeyim mi, aynı karakter suikasti, iftira ve demagojiyi sadece bana yapmadıkları, dert ortaklarım olduğu, üstelik dert ortaklarımın aynı şeyi çok önce yaşadıkları gerçeğini öğrenmek beni epey rahatlattı.
BeğenBeğen
Galiba bazı konularda haksızlıklara dayanamadığım için bende burada ara sıra içten gelerek yazıyorum…
Selametle…
BeğenBeğen
[…] site ile alakamı, siteyi bir kaç gencin yardımı ile kurduğum zaman yazmıştım. Son zamanlarda bu bloga ulaşmak için kullanılan terimlerde “derin düşünce” […]
BeğenBeğen