Apturaman Ak Parti’yi kapatma davasını açtığı anda bunun bir Sıtmaya Razı Etme Operasyonu olduğunu söylemiştim. O zamandan beri köşe kadılarının çoğu ya “bu işin bittiğini” yazdılar ya da her günkü rüzgarın esiş yönüne göre borsa gibi görüşleri inip çıktı ve kapanırsa ne olur kapanmazsa ne olur türü yorumlar yaptılar. Bu gün nerede ise tamamı artık kapatmanın “fizibil” olmadığı noktasına gelmiş vaziyetteler. Ben hala başlangıçtaki görüşümü koruyorum.
“Ama ne bilsinler Ergenekon faktörü henüz araya girmemişti” falan dersek o “köşe kadılığı, kanaat önderliği, duayenlik” pozisyonlarını sadece laf salatası yapma kabiliyeti ve eş-dost cemaat ilişkileri vasıtası ile tuttuklarını, feraset basiret gibi melekelerinin bununla alakası olmadığını kabul etmek zorunda kalırız; ayrı mesele.
Dün başbakan Parti’nin kapatılması davası ile Ergenekon meselesini ilişkilendirerek kendisini tuzağa düşürmek isteyen bir uyanık hanım gazeteciye “haşa” diyerek cevapladı. Tabii ki başı giyotinin önünde olan bir başbakan ve parti başkanının karar arifesinde bu politikasını anlamak hiç te zor değil. Ama bizler, dışarıdan içeriyi seyreden, ve Başbakan’ın tabi olduğu sınırlamaların bir çoğundan muaf gözlemciler için tabii ki bu bağlantı “haşa” denilecek bir durum değildir hatta iki mesele pek çok bakımdan iç içedir. Bu iç içelik tabii ki Ertuğrul kahverengiburun ve diğer Ergenekon düzeninin parazitlerinin formüle ettiği ve Nuray Mert gibi “demokratlığımı baş örtüsüne destek vererek ispatladığıma göre artık mahalleme dönebilirim” diye düşünenlerin, yanlış ata oynayanların satmaya çalıştığı türden değildir.
Tabii ki ırz düşmanı veya kapkaççı, çevre zehirleyicisi ile mücadele etmek te Ergenekon türü çetelerle mücadele etmek te dahil halkın can ve mal güvenliğini sağlamak kolluk kuvvetlerinin yani Yürütme’nin görevidir. Az gelişmiş zihinler, ahlaki kompasını kaybetmiş olanlar Demirel’in aile mensupları, Cem Uzangiller banka boşalttıklarında TMSF ve gene kolluk kuvvetleri kanunlarda kendilerine verilen görevi yaptıklarında da olayı siyasi revanşizm olarak okudular. Hatırlarsanız Cem Uzan’ın Star TV’si TMSF el koymak üzere iken “Cumhuriyeti Koruma” kampanyası başlatmış idi ve Deniz Baykal gene şeytanın avukatlığına soyunmuş idi. Ne tesadüf di mi? Sahi medya küçük hırsızlık, cinayet, banka soygunculuğu, tecavüz vakıalarında da faillerin, şüphelilerin hangi partili olduğunu ve Atraturk’ü ne kadar sevdiklerini bildirse de Akepe’nin “revanşizminin” boyutlarını daha iyi idrak etsek iyi olmaz mı?
Bu mantığa göre bir siyasi parti iktidarda iken ona bağlı kolluk kuvvetleri yanı polis ve jandarma halkın güvenliğini koruma adına adımlar atarken suçlar ne kadar dehşet verici olursa olsun failler karşı siyasi tarafta iseler veya Atatürk’ü çok seviyorlar ise onlara dokunmamalıdır zira bunun adını revanşizm koyacaktır birileri ve Nuray Mert dahi utanıp sıkılmadan “oricınal demokrasi” gastesinde ve ekranlarda kelime cambazlığı ile bunu tedavüle sürecektir.
Coğu laikçiler için zor gelecek, oysa Yurttaşlık Bilgisi ders kitaplarını birinci sayfasındaki bilgidir Devlet’in üç erki olan Yürütme, Yasama ve Yargı birbirinden bağımsız olduğu. Polis Ergenekon Çetesini de Drej Ali’nin çetesini Alaatin Cakıcı’nınkini diğer çeteleri araştırdığı gibi araştırır, bilgi toplar suçluları yakalar ve Adalate teslim eder. Adalet yargı eli ile tesis edilir, yürütme değil.
Onun içindir ki CHP’li Adalet Bakanlarından Mehmet Moğultay “5 bin tane CHP’li hakim atadım, ya MHP’li mi atayacaktım” diye böbürlenmiştir (hoş biraz feraset olsa idi fazla da fark etmeyeceğini anlardı ama o da ayrı mesele). Yani adalet mekanizmasını kendi militanlarının eline teslim etmek sureti ile yargıyı adalet dağıtan değil kendi kesiminin menfaatlerini koruyan neferler haline getirme projesinin ne derece başarılı olduğunu bu gün Yüksek Yargı Kurumları’ndaki Hakimler Savcılar Yüksek Kurulu’ndaki kompozisyondan ve mahkemelerde zaman aşımı veya benzer mekanizmsalarla düşen Demirel Uzan, Cağlar Aksoy ve diğer soyguncuların davalarından görüyoruz. Arada Sacit Kayasu, Ferhat Sarıkaya ve Zekeriya Öz gibi “çürük elmalar” çıkabildiği için şeytanın avukatı Deniz ve adamları “yargı siyasallaşıyor” diye figan ediyorlar.
O çürük elmalardan bir tanesi “Ferhat Sarıkyalaştırırız ha” tehditlerine aldırmadan Italyadaki “temiz eller” savcısı Felice Casson’unkinden çok daha büyük bir başarı göstererek bir şer çetesini çokertti. (tamam en azından manen çökertti diyelim burası İtalya olmadığı hasabı ile).
Nihai tahlilde bu gün ezelden ebede kadar devam edecek iyi-kötü savaşında iyinin galebe çaldığı gündür. Ergenekon Ak Parti’nin kapanma davası ilişkisi de en azından bu temel bağlamdadır. Bu iyi kötü ilişkisini daha somut bazda ortaya koyalım ihtiyaç duyanlar için:
– Ergenekon neyin peşinde idi? Tek kelime ile ifade etmek gerekirse: Darbe. Peki kapatma davası nedir?
Evet iyi bildiniz: Darbe. “Hukuk eli ile”, “yargı eli ile” gibi tavsifler dahi yemeğin hangi tencerede pişirildiği kadar tali ve fuzulidir. Bu saatten sonra kimse bana “yargı bağımsızdır; vereceği karar Cephe’nin hakim iradesinden bağımsız olabilir” teraneleri okunmasın. Cephe’nin gücü askerdir ve askerin onayını almadan karar veremezler. Nokta.
– Peki Ergenekon’un kullandığı metodlarla iş görmeye alışık olanlar ve bunların ortaya çıkmasından zarar görecekler ile Kapatma Davası’nın başarısızlığından zarar görecekler kimlerdir?
Sadece her iki dava ile ilgili isimlere bakmak ta yeterlidir cevap için. Ergenekon savcısına “Ferhat Sarıkya’nın akibeti seni de bekliyor” diyen 367 Sabih’ten tutun Apturaman’a “erkeksen açma kapatma davasını” diyen Ilhan Selçuk’a ve her zaman şeytanın avukatlığını yapmış olan ve Ergenekon İddianamesinde adı geçen Deniz Baykal’a işaret etmek yeterlidir. Ergenekon Çetesi’nin resmi üyeleri, bombacılarının, eroin kaçakçıları, kara para aklayıcıları, maddi destekçilerinin Apturaman veya Ergenekoncu kaçak Turan Çömez ile alengirli ilişkilerinin ortaya çıkmasına gerek yoktur. Organik bağlar ve suça iştirak meselesi hukuki meseledir. Burada bizler mantık ve ahlakımızı kullanarak bazı yargılara varıyoruz. Görünen köyün mahkemeden çıkacak veya çıkamayacak mahkumiyet kararlarının kılavuzluğuna ihtiyacı yoktur. “Durun bakalım henüz herkes suçsuz” diyen Zeki Sezer gibi solun demagogları Netekim Paşa’nın suçsuız Sacit Kayasu’nun suçlu bulunduğunu hatırlatmak yeter. Burada akıl izan ışığında vicdani muhakeme yapıyoruz. Hepsi de aynı havuzdan beslenen aynı metodlardan medet uman süfli emelleri için tüm süfli yolları mubah gören çetedendirler. Resmi mensup, destekçi, işbirlikçi veya sempatizan olmaları bu bağlantıyı ortadan kaldırmaz.
“Merdi kıptı secaatin arzederken sirkatin söyler” hesabı “bu revanşizmdir” diyenler kendilerini kaybediyor gözüken tarafta konumlandırıyorlar. Siyah ve beyaz kadar açık bu iyi kötü savaşında hala “ama sabahın 6’sında 83 yaşındaki “saygın gazeteci”…. Kuddusi Okkır’ın kanserine niye çare bulunmadı” kıvamında pervazdaki tozları odadaki filden fazla önem atfederek göz boyamaya çalışan omurgasızlar Nuray Mert , Fuat Keyman, Ahmet Insel , Ragıp Duran kadar kelime cambazı olsalar da vicdanı sorumluluktan hayat boyu azad olmazlar.
Evet Ak Parti’nin kapatılması davası da hukuken değilse vicdanen, aklen bir Ergenekoncu faaliyettir. Ve bizım patentçilik günlerimizden hatırladığım ifade ile “they stand or fall together” (ikisi de beraber ayakta kalır veya düşer). Daha açık ifade ile Erenekon kaybederse meşruiyet kazanır, demokrasi kazanır, millet kazanır, insanlık kazanır. Haa bir de Ak Parti kazanır. “Ak Parti de kazanacağına göre karşı çıkmalıyız” diyen şeytanın aptal çocuğu muhakemesi ahlaken, aklen iflas etmiş bir zihin ve yürek ürünüdür. Nokta
Not: İki davanın iç-içeliğinin pek çok delillerinden bazıları burda.
milletin vicdanında mahkum olmak için karar tutanağına gerek yok
geçen yıl bu zamanlar nişantaşılı SançoPanço ” duble yol vs… çalışmaları sebebiyle ulaştırma bakanının koltuğunu koruyacağını” falan yazıyordu , halbuki karayolları Bayındırlık bakanlığına bağlıydı , işte müthiş analiz , yüksek bilgi…
TCK geçerken bu arkadaşların Tutukluluk süresiyle falan ilgilendiklerini hatırlamıyorum ,Türkiye hapishanelerinde tek tutuklu yargılanan Kuddisi Okkır mıydı ? tek sağlık sorunu olan o muydu ? mevzuat neyse o uygulandı , ha bildiğiniz bir ihlal varsa buyrun savcılık orada , ayrıca cezaevinin kendi savcısı da var ,
“kanserine niye çare bulunmadı” derken çok iyi demişsiniz bu sızlanmanın mantıksızlığı ancak bu iyi kadar anlatılabilir , ben de bir yakınımı kanserden kaybettim 35 yaş gibi genç bir yaşta ve erken belirtisiz bir şekilde başlayan(yada başlamış bulunan ) kanser 5-6 ay gibi bir sürede müdahale imkanı vermeden vefat ile neticelendi , bu mukadderatı bile aciz fikirlerine malzeme yapıyorlar
83 yaşındaki komitacıya gayet olağan şekilde hak vaki olsa bunuda ‘dağ gibi gencecik adamı psikolojik baskı ile yıprattılar ….’ diyebilirler
eee elbombası ile sivil muhalefet işlevini bağdaştırmak o kadar kolay değil , yanyana koyunca pek estetik durmadığından ağır makyaj bile para etmiyor , görüntü düzelmiyor ,saçmalamanın ileri aşamalarına geçmeden olmuyor…
bir de bu davanın buzdağının görünen kısmı olduğundan şikayetçi olan bir guruh var , diğer sulandırıcıların değirmenine su taşıyan .Hatırlatmak lazım ki en uzun yol da bir adımla başlar o ilk adıma karşı çıkanın yolculuğa karşı çıktığını söylemek haksız olmaz.
bu davanın bir diğer yönü diğer çürük elmalara cesaret vermesi olacaktır.
BeğenBeğen
Sağlık sorunlarınızın medya tarafından takip edilmesini istiyorsanız Ergenekon’a kaydınızı yaptırınız……….
http://www.aksam.com.tr/haberpop.asp?a=124908,3
BeğenBeğen
“Sağlık sorunlarınızın medya tarafından takip edilmesini istiyorsanız Ergenekon’a kaydınızı yaptırınız……….”
Keşke başı örtülü olduğu için Alemdaroğlu’nun çiftliğinde tedavisi reddedilerek katledlen Medine Bircan gibi mazlumlar bilseydi.
“Haydutların Hastalıkları neden yakalanınca nukseder” diye bir tebliğ sunulur mu bir tıb kongresinde merak ediyorum ben.
Dilerim deşifre edilen sulandırmacıların son günlerde Ergenekon’u telaffuz edebilir olmak şöyle örgüt şemalarını dahi yayınlıyor olması gerçeği “çürük elmalar” için cesaret kaynağı olurve nihayet “iyiler de kazanırmuş” derler. Bu gidişle “bana şeytan kötüdür dedirtemezsiniz” diyen bir tek Şeytan’ın Avukatı kalacak gibi.
BeğenBeğen