Seçim sonrası, kazanmayı bilmediği gibi kaybetmeyi de bilmeyen, şike, hile, baskı, şiddet, darbe, ille de seçim olcaksa “açık oy, gizli tasnif” vb oyunlarla kazanmaya müptela malum çinko dopingli, boyu uzun entitelerin bitmek tükenmek bilmeyen “az farkla kaybettiğimiz yerlerde galip ilan edilelim” manasındaki tantanaları üzerine seçim kurulları bir çok yerde yeniden sayım ve “geçersiz oyların” yeniden değerlendirmesini yapıyor imiş gazete haberlerine göre. Budur aşağıdaki notu düşmemin esbab-ı mucibesi.
Bir defa, 1977 senesinde, Milli Selamet Partisi (MSP) adına Osmanbey’de bir sandık kurulunda idim. O zaman hangi oyların geçerli, hangisinin geçersiz sayılacağına dair talimat “seçmenin tercihinin anlaşılıp anlaşılmaması” kriterini içeriyordu hatırladığım kadarı ile. Gayet mantıki doğru kriter budur. Örneğin bazı seçmenler damgayı parti logosunun altındaki boşluk yerine direkt logonun üstüne veya o partıye ait boşluğun başka bir yerine basmış olsalar dahi bu oyları geçerli saymış idik. Bir çoklarında CHP’li sandık kurulu başkanı ile tartışarak geçerli saydırmış idim (en çok hangi partililerin bu hatayı yaptığını da siz tahmin edin artık).
Seçimden önce bazı paralel, teğet, dik, çapraz vs şer odaklarının Ak Parti oylarını geçersiz saydırmak için “CHP’nin üzerine X koyun” vb gibi şeytanlık kampanyalarına giriştikleri yazıyordu gazetelerde. Bunun kaynağı YSK’nın sadece “evet” damgası dışında her hangi bir işaret bulunan oy kağıtlarını geçersiz sayma uygulaması. Bu uygulamanın gayesini anlamak zor değil. Muhtelif işaretler bulunmasının seçmenin tercihini anlaşılmaz hale getirebileceği düşüncesi ile böylesi uniform bir kural konulmuş belli ki. Ama bir oy kağıdı üzerinde seçmenin tercihinin ne olduğu anlaşılıyor ise kurulların bo oyu geçerli sayması gerekir. Tekrar edersek, nihai tahlilde gaye seçmenin tercihinin tespitidir. Bu belli olduktan sonra, damgayı doğru yere basmamış, yanına gülen yüz resmi yapmış, “AKEPE’ye geçit yok” yazmış, ayrıca damganın üstüne bir de imza atmış fark etmez. Etmemesi lazım. Katı kurallar olması sandık kurullarında doğabilecek sorunlardan kaçınmak gayesine matuftur. Ör: Bir seçmenin yanlışlıkla muhtar seçimi oyunu da belediye seçim zarfına atmış olması, her iki seçimini de geçersiz kılıcı sebep olmamalı. Ama şimdi, ilçe, il seçim kurullarında hakimlerin elinde olduğuna göre “geçersiz oyların yeniden değerlendirilip, seçmen tercihinin belli olduğu oyların, kural hatalarına rağmen geçerli sayılması gerekir. Esas olan seçmen tercihinin sonuca yansımasıdır, form değil.
Milyonlarca oyun geçersiz sayılması, o milyonlarca insanın kendi yönetimini seçme hakkının yok edilmesi demektir. Demokrasimiz adına büyük kayıptır.
“seçmenin tercihinin anlaşılıp anlaşılmaması” bu basit ifade, dediğiniz gibi gayet yeterliyken , sadece seçim konusu değil, tüm mevzuat gereksiz tekrarlar ve ayrıntılar içeriyor…anayasadan başlayıp…tüzük,yönetmelik,genelge,tebliğ,sirküler….tamamından iğreniyorum ben, mevzuatla bir sonuca ulaşmak adeta samanlıkta iğne aramaktan farksız….sistematik bir çözümden öyle uzağız ki…maalesef 3.yargı paketi,5.yargı paketi…torba kanunlar….ile olacak iş değil bu…..kamudaki verimsizliğin ana kaynağı da yine bu mevzuat saçmalıkları……
BeğenBeğen
Bekir Bey, bahsettiğniz hususlarda düzenleme yapmadığı için YSK “4 yıl yatıyorlar, tek işleri seçim yapmak zannediyorlar” şeklinde çok eleştiriliyor. Damgayı mesela tam orada gosterılen yuvarlağın içine basmak hiç de kolay değil. Oy pusulaları kesinlikle tekrar düzenlenmeli. Bir de seçmenin eline tonla kağıt ve iki zarf tutuşturuluyor. Adam nerden bilsin hangisine ne konacak. Mesela ben il ve ilçe belediye başlanlığı pusulasının aynı zarfa konulması gerektiğinin farkında değildim. Birini zarfa koydum, diğeri için ayrı zarf olmadığını ancak sandık başkanından ekstra zarf istediğimde anladım ve yapıştırmış olduğum ilk zarfı acarak diğer pusulayı da ekledim. Sistem fool-proof olmalı 🙂
BeğenBeğen
Estağfurullah 🙂 Ben de sandık görevlilerine damganın mürekkebinin bitmiş olduğunu söyledim. “Senin bileğinde kuvvet yok ” teşhisi konuldu.
BeğenBeğen