Archive for the ‘Demokrasi’ Category

Herkesin yaptığı gibi ‘tarihe düşmek’ yerine deftere düşeyim; oğlum b gün okumasa yarı okur emini

Bu seçimde de (Mayıs 2023) oy kullanmayacağım. Sebeplerini yazdım fi tarihinde; kısaca özel sebepler.

Ama şunu demesem olmaz: aklı başında kimsenin iyi niyetle bu adama oy vereceğini sanmıyorum. Ama diğerine karşı çok oy verileceğinden eminim.

Read Full Post »

1. Laik değillerdir olamazlar zira laiklik kişinin değil devletin bir özelliğidir. Ancak laikçi olabilirler.

2. Sahtedirler (sahte solcu, sahte modern, sahte halkçı, hatta sahte dindar).

3. Hikayeleri yoktur, onun için ‘anti’ kelimesi ile tanımlarlar kendilerini (anti-dinci’ anti-muhafazakar, anti-milliyetçi vs)

4. ‘Pro’ olduklarını söylerler ama prolukları tamamı ile Frenk dillerinden tercümedir: LGBT, toplumsal cinsiyet, Christmas-Noel, Sevgililer Günü, Halloween gibi kelimeleri duyar duymaz 100 yıllık doğal müntesibi havalarına girmeye bayılırlar.

5, Entitled (doğuştan haklı) ‘dırlar. Ülke her zaman kendilerine borçludur. Diğerleri bizim gibi bidon-kafa, varoşlu, köylü, cahildir. Onların sadece oylarına ihtiyaç duyarlar; demokrasiden başka çare olmaması fikrinden nefret ederler.

6. Yüksek tahsillidirler, kendilerinden menkul aydındırlar. En iyileri ancak Boğaziçi, ODTU gibi ilk 500’e giremeyen okulların ancak sosyal bölümlerinden birinden diplomalıdırlar ama sanırsınız her biri quantum fiziğini hatmetmiştir.

6. Atatürkçü de değillerdir her ne kadar dogmatik bir sahiplik taslasalar da. 2500 TL verip Yozdil’in masal kitabini alanlardan değildir hepsi de. Devrimcilern kızdırmayalım. Aralarında sadece Ataturk’ün laikliğinden başka hiç bir şeyinden haz etmeyen ancak onu bir diğer ‘anti’ olma aracı yapan ‘ulsalcı’ da olmayan ‘Turk solcusu’ da mevcuttur (ki bu türün eşi menendi yoktur)

7. Atatürk’ün mirası onların ganimetleri, imtiyazları, gruba ait olma avantajları mesabesindedir.

8. Fikir üretemezler zira hazır tüketim Amerikan fast food iptilaları düşünmeye imkan vermez veya zahmetlidir.

9. ‘Yeniliklere açık’ tırlar, Batı’dan gelmesi şartıyla. Örneğin  Afrika müziği, Arabesk te dinleyebilirler ama Batı’dan dolaşmadan veya onlardan ‘cool’ damgasını yemeden asla!

ila ahir…

Sonraki bölüm: Dindarların sorunları

Read Full Post »

Baştan başlayalım.

Türk solu darbeseverdir. Gavurun ‘entitled’ (doğuştan haklı) dediği türdür: şımarık çocuktur. Her zaman ‘elit, entellektüel, seksi, statülü” dür. Eeh siz üniversite çağında olsanız , bolca kolay, havalı kızların, oğlanların toplandığı, ‘cool’, ekonomik durumları nisbeten daha iyi, gavurdan ödünç 68-kuşagı, 78 kuşağı, X Y, Z gibi onurlandırma-adlandırmalı kalabalıklar yerine bu devirde hala maneviyat, vatan, millet Sakarya diyen köylülere mi rağbet ederseniz?

Böyle başlar Türk solunun, adamın birinin ‘Turkiye’de sol sağdır, sağ soldur’ dediği, romantik hikayesi.

Türk solu sahtedir. Bu nerede ise matematiksel kesinlikle belirlenebilir. Bir iki delille iktifa edeceğim sayın yargıç: ABD, Avrupa pek sever bu güya ‘antiemperyalist’, güya ezilenlerden oluşan ve onlar için savaşan Türk solunu. Sosyal demokratı da kapitalisti de, Hristiyan Demokratı, Yahudisi, et al. Oysa Orta, Güney Amerika soluna o kadar şefkatli değildirler.

Hmm burada bir yanlışlık var ama nerede? Gavur, kendi emperyalizmlerine, kapitalizmlerinden liberalizminden nefret eden solu sağ sandığı için mi kucaklıyor yoksa Stokholm Sendromu mu?

Direkt Gezi’ye atlıyorum. Hatırlayınız, CNN-International günde 6-7 saat naklen yayın yapıyordu Gezi’den. Ukrayna, Irak, Afganistan, Suriye savaşları kaç para! 3. Dünya Savaşı Taksim’de cereyan etmişti de biz duymamıştık. ‘Mesele ağaç mağaç değil: siz anlamadınız mı’ dedi aptalın teki.

Ok, çok alışılmadık bir durum değildi. “Entitled’ Turk solunun, tüm gücü kendisine vermeyen, seçim meçim, demokrasi, memokrasi ile kaybedecek zamanı yoktu. “Ayaklar baş, başlar ayak’ olmuştu. Gavurun gaz vermesi, gaz ne kelime (ayaklanma nasıl yapılır, 101….9900) dersleri akabinde kotarıldı Gezi Efsanesi.

Siz suni ayaklanma deyin, ben darbe denemesi diyeyim ve bu güne gelelim.

Osman Kavala diye Roger Mooreesque bir yakışıklı milyarder çıktı meydane. Selahattin Demirtaş’ın Batılı görünümlü versiyonu. Sizin benim gibi fikrini sandıkta, ne bileyim gösteride, toplantıda ifade etmekle iktifa edecek baldırı çıplaklardan değil anlayacağınız. Bu kadar para, bu kadar seksilik, yabancı dil …king maker’liği sadece Hasan Cemal, Altan ailesi, asker ve FETO’ye mi bırakacaktı? Nereye harcayacakti o kadar parayı proleter devrim yapmayacakdıysa?

Ama Hukuk

Mahkeme süreci, karar vs üzerine orijinal bir şey söylemem namümkün. “Mahkeme, hukuk, delil, usul duruşma, double jeopardy neymiş: biz savaş veriyoruz; ‘sizi buraya tıkan kuvvet böyle istedi’* dedi mahkeme bu kararla.

Dararbeder CHP’li nesillere herkes ‘bu intikamın da intikamının alınacağı’ yemini ettiler. Duh!

“Hukuk ayaklar altına alındı diye figan etti Aydin Doğan’ın Taha Akyol’u vd Voltaireler. Daha önce hiç böyle değilmiş. 1960’ta’ 1970’te; 72’de, 80’de 28 Şubat yıllarında falan hukukun ayaklar altına alındığı hiç vaki olmamış. Bunu diyenler ya anlı şanlı Generation Z ya da alzheimer hastası.

Türkiye’nin 60 kusur yıllık dizisinin bir episodudur izlediğimiz. Arkası önüümuzdeki yıllara.

*Yassıada Hakimi Salim Başol’dan Menderes‘e

Read Full Post »

MenderesSivas’ta, dört-beş yaşında bir çocuktum, ufacıktım,
top oynadım, acıktım*
..dışardan gelen gürültüyü merak ettim, sokağa çıktım. Baktım evimizden yüz metre kadar uzaklıktaki Lise’nin (şimdi Kongre Müzesi) önünden bizim evin bir tarafının baktığı Kurtcebe Noyan Caddesi’ne (Taşlı Sokak, şimdi Cafeler Caddesi deniyor)dönen bir kalabalık marş söyleyerek yürüyor. Sözleri de aklımda kalmış:

“Olur mu böyle olur mu
Kardeş kardeşi vurur mu
Kahrolası diktatörler
Bu dünya size kalır mı?”

Ne zaman bunların kim olduğunu çözdüm bilmiyorum. Ama fazla ileri yaşlar olmadığını biliyorum. Zira ben ilk okul başlarında Cumhuriyet okurdum.

Şimdi bu sözleri bir bulmaca olarak okura sorayım? Bunlar kimdi?

1. Darbe (pardon İhtilal)henüz olmamıştı, bunlar Menderes-Bayar İktidarı’nı protesto ediyorlardı.
2. Darbe olmuştu ama henüz Menderes, Polatkan, Zorlu asılmamıştı; idamlara zemin hazırlamak, “Devrim’i” pekiştirmek için standard propaganda.
(daha…)

Read Full Post »

elifcakirtahaakyolBelki gerek yok ama Erdoğan’ı, AK-Parti’yi yerden yere vuran tonla tweeti, yazısı olan bu yazar, son 2-3 seçimdir sandığa da gitmiyor, yani AK Partili’yi bırakın AKP’li dahi değil.

Gerisi Karar’daki CHP-partizanı arkadaşlara, ağabeylere yazdığım e-posta’dan:
*************************************************************
Bekir L. Yildirim
To:
Yıldıray Oğur ecakir@karar.com yzcomert@karar.com mocaktan@karar.com ikahveci@karar.com
and 5 more…

Siyasetin pis iş olduğunu bilirdim ama zeki ve ilkeli bildiğim İbrahim, Yıldıray, Hakan siz de mi? Kendi inanılır güvenilirliğinizin tahrip edilmesi umurunuzda değil mi? Akyol Akyolluk yapıyor; ya siz?

Ya hu nereden biliyorsunuz İmamoğlu’nun kazandığını?

“Islak imzalı” sonuçları size İmamoğlu mu verdi Kaftancıoğlu mu? “ille de ıslak imza” diyor Akyol, İmamoğlu ve Kaftancıoğlu.
(daha…)

Read Full Post »

Buradaki pek çok notumda zikretmişliğim vardır “alternatifsizliğin canı çıksın” türü ifadeleri. Artık Etyen Mahcupyan’dan diğer Karar yazarlarına ve bir çok AK Parti’ye yakın köşe yazarı, anketçi, konuşmacının da not ettiği gerçek şu ki “küskün AK Partili”, “şehirli muhafazakar”, “AK Parti’nin entellektüel kesimi” vb tavsif edilen memnuniyetsizler kesimi ciddi bir eşiğe ulaşmış vaziyette. Evet, Saadet’in Büyük Birlik’in “anahtar” olduğu bir konjunktürde buna “kaderi değiştirme eşiği” demek hiç da mantık dışı değil. Devlet’e pirince giderken evdeki bulgurdan olma halinden bahsediyorum.

Nihayet muhalefet (tekmili birden) bunu kavramış olacak ki, o havuzdan çekmeye çalışıyor. Bir çok bakımdan o havuzda bir damla olarak şu kadarını deklere edebilirim:

Evet, hayal kırıklığına uğradım “Erdemliler hareketi” ile. En fazla hayal kırıklığına uğrayanlardan oluşum belki ütopik denecek kadar idealist ümitlere kapılmış olmam, onları kaide üzerine oturtmamdan idi.
(daha…)

Read Full Post »

aydindoganBaşlık kafa karıştırabilir. Olay şu: Aydın Doğan bir çok twitte kendisinin karakterinin tahkir, tezyif edildiği, onun gibi şerefli, önemli kişinin kişilik haklarına tecavüz edildiği iddiasıyla mahkemeye gitmiş. Listesini verdiği benimki dahil tweetlerde bu tecavüzün yapıldığını iddia etmiş.

Mahkeme kararının tamamını okuyamadım ama anladığım kadarı ile mahkeme kendisini kısmen haklı kısmen haksız bulmuş. Twitter-legal de kendisi bu tweetleri kaldırmak yerine tweet sahiplerine birer mektup yazıp “tweetleri kaldırmayı düşünebilirsiniz” demiş. Bana da “ya kaldırın ya cevap yazın”. ; ayrıca “avukatınıza danışın” demiş . Tabii ki ikinci şıkkı seçtim ve kendilerine kısa bir cevap yazdım.

Kendilerine yazdığım cevap aşağıdadır:

Söz konusu şimdi hatırlamadığım tweet:

Neden özellikle #Hürriyet hedefte anlayamadım. #doğangrubu’nda terör destekçiliği şampiyonu #Radikal. #cengizçandar, Ezgi, Ayşe vd orada.
15:29 – 11 Eyl 2015 (daha…)

Read Full Post »

clinton-trump2Özetin özeti. Tahminim ABD yarin ilk kadın ve ilk karı-koca başkanını seçmiş olacak.

Önce hatırlamakta yarar var: ABD otomatikte çalışır. Bu otomasyonun veya establishment denilen kurulu düzenin dümeninde Yahudi var. Başkanın adı Nixon, Kennedy, Burak Hüseyin veya Hillary olsun rengi siyah beyaz veya mavi, cinsiyeti erkek veya kadın olsun, bu kuralı unutmayın: Paradigmayı değiştiremezsiniz.

Ondandır Donald Trump gibi bir cinsel sapık, soytarının o seviyelere gelmesi mümkün.Zira o yönetmeyecek ki ülkeyi.Ülke otomatik pilotta.

Ama hiç mi fark etmez kimin oraya oturacağı. Eder, bir miktar, düzeni belirleyen temel politikalar, zihniyet sabit kalır ama bazı tavırlar, öncelikler değişebilir. “Amerika hapşurduduğunda biz grip oluruz” dan mütevellit, gerek biz gerek dünyanın geri kalanı için Clinton veya Trump seçeneklerinin bazı muhtemel sonuçları:

Clinton seçilirse

1. Sözlükte statükonun karşısında onun resmi var. Düzenin ağababalarının onu tercih etme nedeni de bu: Sürpriz olmaz, söz dinler, insiyatif almaya kalkmaz. (daha…)

Read Full Post »

3din“Bu da nereden çıktı  şimdi, bunca meselemiz varken ve hepimizi bitap düşüren konu nihayet gündemden düşmüşken” sorunuz varsa bana değil TBMM Başkanı İsmail Kahraman’a sorun. Konuları ben belirlemiyorum. Benim ilham perilerim de Aziz Nesin’in zebanileri gibidir; daha önce ifade ettim.

Biz, uzun bir İslami aktivizm, siyaset geçmişi olan, bilge adam intibaı  uyandıran Başkan Kahraman’ın sonradan “şahsi görüşüm” dediği “Anayasa’dan laiklik kalksın” mealindeki çıkışını, boş bulunma mı, akıllı strateji mi olduğu konusunda tahmin yürütebiliriz ancak. Ama niyet okumadan geçinen bunca köşe, ekran kadısı varken ne gereği var!

O zaman kavramın kendisi üzerine bir kaç düşünce

Laiklik kelimesini dünyada en fazla kullanan ülke olduğumuza bahse girerim. Kelime  Laicite Fransızca olsa da (herhalde Latince köken-düzeltme, eski Yunanca) modern zamanlarda biz devraldık. Kavram kargaşasının bir nedeni de bu zoraki modernleştirme ithallerinden olması (Bkz. Post-Modern Secularism: The Turkish Version )

Laikliiğin tanımı şu mu olmalı bu mu üzerindeki tartışmaları lüzumsuz buluyorum. Soruya aynı  kesimdeki aydınların dahi çok farklı cevaplar vermesi de yanlış soru ile işe başlandığının kanıtlarındandır.

Laiklik değil demokrasi

Temel soru laiklik tanımı değil yönetim biçimi tanımıdır. Zira laiklik olsun mu, hangi türü olsun vb seçimler bu tabiri caizse anayasaya, veya temel kanuna göre belirlenir.  (daha…)

Read Full Post »

Son bir kaç yılda önce FETÖ ile yaşanan “ihanet”, arkasından diğer İslami bütünün parçaları addettiğmiz bir çok cemaatler, kesimleri kişiler arasındaki sırttan bıçaklamalar, didişmeler, kirli çamaşırlar ortaya dökmeler en az yüz yıldır İslamofobi’den muzdarip yerli ve yabancı mihraklar için tadından yenmez olmalı. Son olarak ne zaman duydunuz “şeriat hortladı”, “tehlikenin farkında mısınız” feryatlarını? Artık slogan ya “yiyin biribirinizi”, ya da “yardım edelim de yesinler biribirilerini”.

Ama sağlamada hata çıkıyor. Şöyle ki, son anketlerde AK Parti desteği %55 e varmış gözüküyor. İçeriğini henüz yeterince bilmediğmiz başkanlık sistemi için dahi destek çoğunluğa ulaşmış gibi. İçerden dışarıdan, karşı medyadan, yandaş medyadan, laikçi, Türk-solcusu, terörist, terörden beslenen bunca mihrakın saldırısına, koruma kisveli kifayetsiz yandaşların zararına rağmen neden Erdoğan-Davutoğlu-AK Parti hala milletin tercihi?

Bir kere kimliğinin ana unsuru İslam olan Müslümanlar epeyce piyasa değeri kaybetti. Her”islami” entite veya kişi bir diğerini tekfir ediyorsa burdan ne çıkar? Bu garabeti maddeler halinde açıklayacağım doğru anladı isem.

Listenin maddeleri “mutually exclusive” (biribiri ile örtüşmeyen) değil ama bire bir de aynı değil ve naapıyım millet madde madde sıralamalara alıştırılldı.

1. AK Parti hala milletin tercihi ama bu kemiyeti (kantitatif ölçü) yansıtıyor, keyfiyeti (kalitatif ölçüyü) yansıtmıyor. AK Parti hala mevcut seçenekler arasında “en iyi tercih” halk için ve fakir için. (daha…)

Read Full Post »

Older Posts »