Archive for the ‘Suç ve ceza’ Category

Baştan başlayalım.

Türk solu darbeseverdir. Gavurun ‘entitled’ (doğuştan haklı) dediği türdür: şımarık çocuktur. Her zaman ‘elit, entellektüel, seksi, statülü” dür. Eeh siz üniversite çağında olsanız , bolca kolay, havalı kızların, oğlanların toplandığı, ‘cool’, ekonomik durumları nisbeten daha iyi, gavurdan ödünç 68-kuşagı, 78 kuşağı, X Y, Z gibi onurlandırma-adlandırmalı kalabalıklar yerine bu devirde hala maneviyat, vatan, millet Sakarya diyen köylülere mi rağbet ederseniz?

Böyle başlar Türk solunun, adamın birinin ‘Turkiye’de sol sağdır, sağ soldur’ dediği, romantik hikayesi.

Türk solu sahtedir. Bu nerede ise matematiksel kesinlikle belirlenebilir. Bir iki delille iktifa edeceğim sayın yargıç: ABD, Avrupa pek sever bu güya ‘antiemperyalist’, güya ezilenlerden oluşan ve onlar için savaşan Türk solunu. Sosyal demokratı da kapitalisti de, Hristiyan Demokratı, Yahudisi, et al. Oysa Orta, Güney Amerika soluna o kadar şefkatli değildirler.

Hmm burada bir yanlışlık var ama nerede? Gavur, kendi emperyalizmlerine, kapitalizmlerinden liberalizminden nefret eden solu sağ sandığı için mi kucaklıyor yoksa Stokholm Sendromu mu?

Direkt Gezi’ye atlıyorum. Hatırlayınız, CNN-International günde 6-7 saat naklen yayın yapıyordu Gezi’den. Ukrayna, Irak, Afganistan, Suriye savaşları kaç para! 3. Dünya Savaşı Taksim’de cereyan etmişti de biz duymamıştık. ‘Mesele ağaç mağaç değil: siz anlamadınız mı’ dedi aptalın teki.

Ok, çok alışılmadık bir durum değildi. “Entitled’ Turk solunun, tüm gücü kendisine vermeyen, seçim meçim, demokrasi, memokrasi ile kaybedecek zamanı yoktu. “Ayaklar baş, başlar ayak’ olmuştu. Gavurun gaz vermesi, gaz ne kelime (ayaklanma nasıl yapılır, 101….9900) dersleri akabinde kotarıldı Gezi Efsanesi.

Siz suni ayaklanma deyin, ben darbe denemesi diyeyim ve bu güne gelelim.

Osman Kavala diye Roger Mooreesque bir yakışıklı milyarder çıktı meydane. Selahattin Demirtaş’ın Batılı görünümlü versiyonu. Sizin benim gibi fikrini sandıkta, ne bileyim gösteride, toplantıda ifade etmekle iktifa edecek baldırı çıplaklardan değil anlayacağınız. Bu kadar para, bu kadar seksilik, yabancı dil …king maker’liği sadece Hasan Cemal, Altan ailesi, asker ve FETO’ye mi bırakacaktı? Nereye harcayacakti o kadar parayı proleter devrim yapmayacakdıysa?

Ama Hukuk

Mahkeme süreci, karar vs üzerine orijinal bir şey söylemem namümkün. “Mahkeme, hukuk, delil, usul duruşma, double jeopardy neymiş: biz savaş veriyoruz; ‘sizi buraya tıkan kuvvet böyle istedi’* dedi mahkeme bu kararla.

Dararbeder CHP’li nesillere herkes ‘bu intikamın da intikamının alınacağı’ yemini ettiler. Duh!

“Hukuk ayaklar altına alındı diye figan etti Aydin Doğan’ın Taha Akyol’u vd Voltaireler. Daha önce hiç böyle değilmiş. 1960’ta’ 1970’te; 72’de, 80’de 28 Şubat yıllarında falan hukukun ayaklar altına alındığı hiç vaki olmamış. Bunu diyenler ya anlı şanlı Generation Z ya da alzheimer hastası.

Türkiye’nin 60 kusur yıllık dizisinin bir episodudur izlediğimiz. Arkası önüümuzdeki yıllara.

*Yassıada Hakimi Salim Başol’dan Menderes‘e

Read Full Post »

Uzun yazmayacağım. Tweet’e sığmayacağı için burada.

Ey Sayın Cumhurbaşkanı, Spor Bakanı, İletişim Başkanı, TV’de asrın ırkçılık faciasından ne kadar şok olduklarını dile getirerek ne menem “Batılı’nın ırkçılık karşıtı prototipi” ‘ne uyduklarını kanıtlayan sürü ile spor gevezesi, gazeteci, aydın vs.

  1. Bir siyahiyi, etrafındaki beyazlardan ayırd etmek için “siyahi olan” (negro) demek ne ırkçılıktır, ne de zerre miskal hakaret barındırır.
  2. Bunun üzerine balıklama atlayıp “gavurlara gol attık” diyen şark salakları, bari sahteliklerinizde orijinal olun. Bu tereciye tere satmaktır. Böyle bazı kelimeler, hareketler üzerinden ne menem “anti-ırkçı” olduklarını göstermek için hiç fırsat kaçırmayan Batılı sahtekarları taklid ederek onlar gibi olacağınızı sanıyorsanız korkarım gene geç kaldınız. Bu kavramlar oralarda laçka olmuş, yorulmuş, yalama olmuştu Trump’tan önce. Trump ile “siyasi doğruculuğun ” piyasa değeri yerlerde sürünür oldu.
  3. Eyy Sayın Cumhurbaşkanı , Bakanları ve bu işleri bilmesi gereken hukukçuları, İletişim Başkanı, Sözcüsü vs.: Aranızda bir tane “insanlık suçu, nefret suçu” kavramlarını duymuş olan da yoksa Allah rızası için ikinci defa yazıyorum, ne Google’a ne kitaba bakarak.

İnsanlık suçları (Crimes against humanity) çok ağır topluluklara karşı işlenen, soykırım (Holokost) vb suçlar için ihdas edilmiş çok ender kullanılan bir uluslararası hukuk terimidir. Çok spesifik bir tanımı vardır ve bu yaftayı uluslararası mahkemeler (Lahey türü) yapıştırır ancak.

Nefret suçları hakeza, ABD ve diğer bazı Batı ülkelerinde azınlıklar, eşcinseller vb özel koruma altındaki gruplara karşı, sırf o gruba mensubiyete nefret motifi ile işlendiği düşünülen suçlara diğer benzer suçlardan daha ağır cezalar getiren “özel bir legal terimdir”. (hiç sevmediğimi Star’da bir yazıda yazmıştım sanıyorum şöylesi bir örnekle: Komşunuzu karısını elde etmek için öldürmek eşcinsel olduğu için öldürmekten daha hafif suçtur)

Tayyip Bey’in kelime haznesinin sınırlı olması sorun değil, ama sizler gibi sürü ile Batı’da okumuş, uluslararası hukuk doktoralı, tam da bunları bildiği varsayılarak danışman, sözcü vs yapılmış uzmandan bir tanesi çıkıp da “efendim, bu ucuz bir tereciye tere satma pr’ıdır, bize de yakışmaz, para da etmez, göz boyayıp “AB yaptırımlarından” kurtarmaya da yaramaz” diyemez mi idi?

Samimi olarak orta hakem oradaki siyahi antrenör şöyle yaptı” demenin kanımızı beynimize sıçrattığını söylediğimizde gavur da “ya hu sizin Emre Belözoğlu remsmen siyahi futbolcuya en ağır hakaret olan “nigger” dedi; sesinizi çıkartmadınız; yemeyin bizi” derse ne diyeceksiniz?

Sahteliğinizi dahi gavurdan kopyalamak zorunda mısınız? Ahlakı, terbiyeyi gavurdan mı öğreniyorsunuz? Hepiniz Özkökgiller’den misiniz?

Utandım!

Read Full Post »

MenderesSivas’ta, dört-beş yaşında bir çocuktum, ufacıktım,
top oynadım, acıktım*
..dışardan gelen gürültüyü merak ettim, sokağa çıktım. Baktım evimizden yüz metre kadar uzaklıktaki Lise’nin (şimdi Kongre Müzesi) önünden bizim evin bir tarafının baktığı Kurtcebe Noyan Caddesi’ne (Taşlı Sokak, şimdi Cafeler Caddesi deniyor)dönen bir kalabalık marş söyleyerek yürüyor. Sözleri de aklımda kalmış:

“Olur mu böyle olur mu
Kardeş kardeşi vurur mu
Kahrolası diktatörler
Bu dünya size kalır mı?”

Ne zaman bunların kim olduğunu çözdüm bilmiyorum. Ama fazla ileri yaşlar olmadığını biliyorum. Zira ben ilk okul başlarında Cumhuriyet okurdum.

Şimdi bu sözleri bir bulmaca olarak okura sorayım? Bunlar kimdi?

1. Darbe (pardon İhtilal)henüz olmamıştı, bunlar Menderes-Bayar İktidarı’nı protesto ediyorlardı.
2. Darbe olmuştu ama henüz Menderes, Polatkan, Zorlu asılmamıştı; idamlara zemin hazırlamak, “Devrim’i” pekiştirmek için standard propaganda.
(daha…)

Read Full Post »

Daha önce yazdım Zarrab Davası konusunda esas meselenin ne olduğunu ve dinamiklerini. Bunca “uzman” arasından sesimin duyulacağını sanmasam da bu gün patlayan “Zarrab öldürülecek” bombası üzerine birazcık zihin temizlemeye teşebbüs etmekten alıkoyamadım kendimi. Kısa olacak.

Bu “Zarrab öldürülecek, o adda biri olmayacak” bombası kimden gelse iyi? Evet yeni mücahidelerden Sevilay Yükselir (pardon Yılman’mış) Bacımız’dan:

Şöle diyor bacım:

[Ç]ünkü eğer iddialar doğru ise yeni yılda yani 2018’de Reza Zarrab adıyla, kimliğiyle yaşayan bir insan olmayacak artık! İtirafçılığının karşılığında FBI tarafından tanık koruma programına alındığı için öldürülecek Zarrab. … Büyük bir ihtimalle koruma programının gereği estetik ameliyatla filan görüntüsü de değiştirilecek.

Tabii bacım “öldürülecek” derken “kimlik değişecek” demek istiyor ama öyle dese diğer duayen meslekdaşları bundan “flaş flaş” çıkarır mı? Hem dikkatinizi çekerim “iddialar doğru ise dedim ben” diyecek tutmazsa, Temel’in “mesela dedük” ‘ü misali.
(daha…)

Read Full Post »

aydindoganBaşlık kafa karıştırabilir. Olay şu: Aydın Doğan bir çok twitte kendisinin karakterinin tahkir, tezyif edildiği, onun gibi şerefli, önemli kişinin kişilik haklarına tecavüz edildiği iddiasıyla mahkemeye gitmiş. Listesini verdiği benimki dahil tweetlerde bu tecavüzün yapıldığını iddia etmiş.

Mahkeme kararının tamamını okuyamadım ama anladığım kadarı ile mahkeme kendisini kısmen haklı kısmen haksız bulmuş. Twitter-legal de kendisi bu tweetleri kaldırmak yerine tweet sahiplerine birer mektup yazıp “tweetleri kaldırmayı düşünebilirsiniz” demiş. Bana da “ya kaldırın ya cevap yazın”. ; ayrıca “avukatınıza danışın” demiş . Tabii ki ikinci şıkkı seçtim ve kendilerine kısa bir cevap yazdım.

Kendilerine yazdığım cevap aşağıdadır:

Söz konusu şimdi hatırlamadığım tweet:

Neden özellikle #Hürriyet hedefte anlayamadım. #doğangrubu’nda terör destekçiliği şampiyonu #Radikal. #cengizçandar, Ezgi, Ayşe vd orada.
15:29 – 11 Eyl 2015 (daha…)

Read Full Post »

20161012_153233

Çetemin nüfusu 12’ye kadar çıktığında Erenköy’deki apartmandan varoşlarda bir müstakil mekana taşınma fikri hasıl oldu. Ve sonunda bir diğer cemaatten olduğunu söyleyen bir derviş oğlu dolandırıcıyla yaşadığım nahoş olayla da olsa bir mekan sahibi olduk Beylikdüzü’de. Gel gör ki buraların halkı yani Ardahan’dan Tokat’a, Erzurum’dan , Hakkari’ye yurdum insanı Nişantaşılılar gibi gösteriş için hayvan duyarlılığı gibi yeni modalara da kaptılmıyor kendini. Araba yeni ama kullanım tarzı taksici dolmuşçudan öğrendikleri eski racon gereği “bastı mı gaza gezer mi gezer” deminde dar, mahalle yoluymuş, 40km’nin geçilmeyeceği yolmuş, dinlemez. Bildikleri kadarı ile Etiler’de yok böyle abuk subuk kurallar.

“Bu yolda hayvan ezmek için kasıt şart” dedi komşu. Bu kültüre aşinayım, çocukluğumda köpeğe kedi öldürtmek, olmadı ise işkenceyle öldürmek bir çocuk oyunu idi.

Bu konuda fazla ilave edecek şeyim yok. Gavuru Türk’ü erşref-i mahlukat insan toplulukları hakkındaki genel kanaatlerim malum olmalı burayı takip edenlere. Klişemi tekrarlayayım: Bunu ancak insan yapar.

CAM00948

Kısmet- 1-Numara

Kısmet ve evlatlığı 1-Numara (Takriben 9.5 ve 8.5 yaşlarında)

Bahçeme yanyana gömdüğüm üçüncü yavrum. Bir tane de kardeşimin bahçesine gömdüm. Diğerleri veterinerde, bilmediğm yerlere kayboldular, can verdiler, cesetleri ne oldu bilmiyorum.

Üzdüklerim varsa affola. Kayıt düşmesem olmazdı.

Bulut-Don Kişot-7-adj-new

Puppy-4

Hamiş: Son yavrum dediysem “benim” dediğim, evimde baktıklarımın sonuncusu, günü birlik misafirden sıkça ziyaret edene, karşıdaki yeşil alanı mesken edinene çocuk çok. İnsanlara rağmen onlar için hayat devam ediyor, Gazze’de de..

Read Full Post »

CAM00960CAM00963Kıyılır mı bu yavruya? Size ne yaptı yaşadığımız dünyaya güzellik, sadakat, masumiyet katmak dışında?

Biliyorum siz akıllısınız, başarılısınız, otomobiliniz var gider mi gider 30 km ile gidilecek dar mahalle yolunda 100e bana mısın demez. Bir de trinitronlu, gigabaytlı, XWQP 1276 akıllı telefonu kulağına dayayıp, gaza bastın mı fiyakana diyecek yoktur; it için frene basmaya hacet dahi yok, kocaa cipe, pikapa, bilmem ne marka demir gibi aracına ne zarar verebilir ki it? Boşuna dememiş atalar “taşlar bağlı, köpekler serbest” diye.

Tebrikler muhtemelen hayatında bu kelimeyi bir daha duymayacak eşref-i mahlukatın cool üyesi! Benim en iyi dostlarımdan birini aldın, durup bakmaya da tenezzül etmedin;işin gücün vardı eminim. Sizin itiniz benim yavrum! Bu kaçıncı?! Sana da türüne de başka sözüm yok.

Dünyam cennet idi ve birdenbire insan geldi! Neden acaba? Vardır bir hikmet mutalaka, benim aklım kalbim almasa da.

 

Read Full Post »

SuphiAltındökenözgecan

Gene malumun ilamı ile başlayayım: Hukukçu değilim ama normal ülkelerde hukuk, yasalar, devletin yetkisi, sorumluluğu gibi kavramlar  ve hukukun neşet ettiği insanın vicdanı,
adalet duygusu gibi kavramlara yabancı değilimdir ümit ederim.

Hukukçular dilerlerse nerede yanıldığımı işaret ederler. Her zamanki gibi bunlar benim inandıklarım,hissettiklerim, düşündüklerim:

1. Hukuk devleti, gelişmiş insanların ülkesi Özgecan’ın hakkını korumakla değil, Özgecan’ın katilinin hakkını korumakta ortaya çıkar. Bir hunharca cinayete kurban giden bir kadının hakkını en ilkel ülkeler dahi korur. Pek çoklarında da katilini işkence ile öldürürler, devlet veya aşiret, kabile, galeyana gelen halk. Ama ancak hukukun cari olduğu ülkelerde “en adi suçluların” dahi hakları vardır.

2. Türkiye’de idam cezası kaldırıldı; ki ben karşı idim bu karara, hala da öyleyim. Hiç bir suçluyu kişiler veya toplum cezalandıramaz veye herhangi bir hürriyetinden alıkoyamaz. Cezalandırma (bir takım hürriyetlerden muayyen bir süre yararlandırmama), “ıslah etme”  tekeli devletindir, halk adına devlet eli ile kullanılır. (daha…)

Read Full Post »

1128 kişiymişler.

Bir tanesi Noam Chomsky, ünlü Yahudi “iyi polis”, sözüm ona bağımsız düşünür. Kendisine Gezi hakkındaki bilgilerini hangi kaynaktan edindiğini sorduğumda “Türkiye’deki dostlarım” cevabını vermişti; “medyayı da takip ettim” diye ilave etmişti. Bana da konuda ne kadar cahil kaldığımı hatırlattığında kendisine “sizin bir sözünüz vardır: O kadar az biliyorum ki ama o kadar eminim ki” diye cevap vermiştim.

Bir diğeri,  Yahudi “kötü polis” Judith Butler: Neconların dahi aşırı ucunu temsil eden bir Siyonist, (Daniel Pipes’ın işi çıkmış olmalı). Washington’daki İsrail propagandistlerinden bir tanesidir. Hangi ara “akademisyen” oldu bilmem ama cemaziyelevvelini ABD siyasetini takip edenler bilir.

Başka? Ha Nilüfer Göle. Gavurun “famous for being famous” (ünlü olmakla ünlü) takımından bir siyasi/sosyal neyse bilimci, yani laf ebeliği branşından, zira “siyaset bilimi” oksimorondur; söyledikleriniz magazin niyetine de tüketilir (bkz. bilimsellik kriterleri: yanlışlanabilirlik, tekrar edilebilirlik).

Geriye ne kaldı? Üçte biri hocasının gözüne girmeye çalışan öğrenci (nasıl akademisyen oluyor öğrenci, yoksa doğru düşündüğü için mi?).

Bakiyesi binküsur dolgu maddesi, Murat Bardakçı’nın tasvir ettiği “akademik” esamisi okunmayan, var olduklarını hissettitmek için bir çeşit grupta yer alıp “Chmosky ile berberdik” diye torunlarına anlatabilme şerefine nail olacak parazit: Bilimin paraziti, eğitimin paraziti, kaynakların, toplumun paraziti. (daha…)

Read Full Post »

nişanyanhaykoAynen öyle emrederdim padişah, diktatör felan olsaydım. Bilmeyenler için kısa özet: Sevan Nişanyan namında İslam ile dalga geçmeyi seven, lakin ateist olduğunu beyan ettiği halde diğer dinlere pek dokunmayan, Türkçe’yi iyi bilen ve kullanan (sahi neden yazar konuşurlarımız arasında en düzgün Türkçe, düzgün imla kullananların soyadları genellikle Mahcupyan, Esayan, Nişanyan, Paylan, Bağdat felan olur?) bir çeşit ikonoklast, muhalif bir zat üzerine bu günkü not. Adamın radarıma girmesi de tabii ki kazaren değil, çok sayıda dostunun olmasından aydın kesim arasında. Bir zamanlar Taraf’ta okurdum kelime kökeni yazılarını ara sıra. Haa bir de dışkısını kavanozda biriktirip karısının üzerine boca etmesinin müdafasını okumuş idim saygın entellektüellerimizden birinden. Bir zaman önce de Star Açık Görüş’te Ali Nesin’den okumuştum, hakkında bir methiye ve kendsine karşı yapılan “haksızlığı”, daha sonra sağda solda çok kişinin kaleminden dilinden.

Olay şu imiş. İzmir-Selçuk-Şirince’de turizmle uğraşır imiş Nişanyan. Orda kaçak binalar inşa etmek, otel pansiyon yapmak, sit alanına bina yapmak vs. türü imar kanunları ihlellerinde ısrar etmesi, konudaki mevzuatı kaale almaması sonucu iş hapse kadar varmış. Şimdi aydınlarımız (sağcısı, solcusu, dinsizi, dindarı “Sevan’a özgürlük” istiyorlar. Bu notları düşme sebebim olan nedenleri çok ilginç:

Nişanyan iyidir, yahşidir, enteldir, baş örtüsü yasağına karşı gelmiştir hatta, hapiste Müslüman bir mahkuma Kur’an alfabesi öğretmiştir. Hal böyle iken “İmar Yasası” diye bir sözde kanunu bahane ederek adamı içeri atmak ülkede dikatörlüğün delili değil midir? (sahi Çankırıspor’un 3. ligde küme düşmesi dahil dikatörlüğün delili olmayan bir olumsuzluk kalmadığına göre öyledir herhalde). (daha…)

Read Full Post »

Older Posts »