“Bu da nereden çıktı şimdi, bunca meselemiz varken ve hepimizi bitap düşüren konu nihayet gündemden düşmüşken” sorunuz varsa bana değil TBMM Başkanı İsmail Kahraman’a sorun. Konuları ben belirlemiyorum. Benim ilham perilerim de Aziz Nesin’in zebanileri gibidir; daha önce ifade ettim.
Biz, uzun bir İslami aktivizm, siyaset geçmişi olan, bilge adam intibaı uyandıran Başkan Kahraman’ın sonradan “şahsi görüşüm” dediği “Anayasa’dan laiklik kalksın” mealindeki çıkışını, boş bulunma mı, akıllı strateji mi olduğu konusunda tahmin yürütebiliriz ancak. Ama niyet okumadan geçinen bunca köşe, ekran kadısı varken ne gereği var!
O zaman kavramın kendisi üzerine bir kaç düşünce
Laiklik kelimesini dünyada en fazla kullanan ülke olduğumuza bahse girerim. Kelime Laicite Fransızca olsa da (herhalde Latince köken-düzeltme, eski Yunanca) modern zamanlarda biz devraldık. Kavram kargaşasının bir nedeni de bu zoraki modernleştirme ithallerinden olması (Bkz. Post-Modern Secularism: The Turkish Version )
Laikliiğin tanımı şu mu olmalı bu mu üzerindeki tartışmaları lüzumsuz buluyorum. Soruya aynı kesimdeki aydınların dahi çok farklı cevaplar vermesi de yanlış soru ile işe başlandığının kanıtlarındandır.
Laiklik değil demokrasi
Temel soru laiklik tanımı değil yönetim biçimi tanımıdır. Zira laiklik olsun mu, hangi türü olsun vb seçimler bu tabiri caizse anayasaya, veya temel kanuna göre belirlenir. (daha…)