ÇYDD Başkanı Türkan Saylan’ın evinde Ergenekon Soruşturması kapsamında aranması, darbeci rektör Prof. Mehmet Haberal’ın İstanbul’a gönderilirken Demirel tarafından uğurlanması ve her iki olayın Ergenekoncu medyaya yansıma şekli üzerine uzunca bir yazı yazmış idim. Demirel’in yeğenleri, kardeşleri, aile resmindekiler, Saylan’ın Protestan misyoner faaliyetleri, İngiliz annesi (düzeltme: İsviçreli imiş), ÇEV, ÇYDD, Kitab-ı Mukaddes, American Board vs tekmili birden. Fakat birçok yazı teşebbüsü gibi bunda da yazdıklarım, alıntıladıklarım fazla dağınık ve uzun oldu; vaz geçtim deftere koymaktan.
Ama Taraf Gazetesi’nin tahriki üzerine o yayınlanmamış yazıda geçen bir “bir resim bin kelime konuşur” parçasını buraya nakletme gereği duydum.
Taraf Gazetesi bu günkü nüshasında Ergenekon ile ilgili haberinde başörtüsüne savaş açan Türkan Saylan’ın medya karşısına başörtüsü ile çıkmasını “Allah’ım sen her şeye kadirsin” tepkisi veren Vakit Gazetesi’ne kötü giydirmiş: Biz utanıp bu habere başlık atamadık… başlık olmayan başlığı ile!
Şöyle diyor altında:
“…Aynı gazete iç sayfasında ise Saylan’ın hastalığı nedeniyle başına takmak zorunda kaldığı eşarpa atıfta bulunarak, fotoğrafın yanına okurdan geldiğini öne sürdüğü şu ifadeleri koydu: “Hayatını başörtü düşmanlığına adadı… Ömrünün son döneminde başörtü takmaya mecbur kaldı… Allah’ım (cc) sen her şeye kadirsin.”.
(Meyacılık notu:
Taraf birazcık geç kalmış. Zira Vakit ‘in haber-yorumuna aynı tepkiyi Ergenekon medyasının pek çok mensubu Taraf’tan önce vermişler idi.)
En düzenli Taraf okurlarından biri olarak gene elimi taşın altına koyup gazetemin imdadına yetiştim!
İşte size başlık: Şiirsel adalet!
İtiraf edeyim, ifade gavurların “poetic justice” ifadesinin Türkçesi. Benim ilk tepkim de Vakit’inkine benzer “İlahi Adalet” ifadesidir ama gazetem Taraf’ın “F tipi” olduğu iddialarını alevlendirme tehlikesine karşı alternatif lazım idi taktir edersiniz.
Taraf neden “utanıp başlık bulamadığını” yazmamış. Ben onun hatasına düşmeyip neden bu başlığın cuk diye oturduğunu açıklayayım:
Vicdan, adalet duygusu en basit ifade ile. O karı ve taifesinin okuma ve çalışma hakkını elinden alarak mağdur ettiği, aşağıladığı milyonlarca genç kızın, kadının ahını seslendirdiğimi düşünüyorum bu tepki ile. PKK’lıların, DTP’lilerin sadece geçmişte Kürtlerin insan haklarını çiğneyenler değil tüm Türklere verdikleri bir çoğu pek te ırkçı tepkileri gayet anlayışla karşılayabilen, Ahmet bey ve diğer Taraf’lılar bu duyguyu anlayamıyorsa zahmet edip Elif Çakır ve Cihan Aktaş’a sorsun. Empati evde başlar zira.
Hükümete demokratik yollarla karşı çıkan, İslam’ı eleştiren herkesin İngiliz olduğu, Yahudi veya Protestan olduğu veya misyoner örgütlerle bağlantılarının gündeme getirilmesini haklı kılmaz hatta sırf bu nedenle yapıldı ise yersiz paranoya, yabancı düşmanlığı olur. Lakin “Bu ülkede bizim istemediğimiz olmaz” diyen, Başbakan’a her fırsatta Menderes’i hatırlatan, aynı zamanda İslam’a, Müslüman’a, başörtülüye karşı hakaretamiz ifadeler kullanan, onlara hayatı zindan etmek için her yolu meşru gören bir kadının İngilizliği de misyonerliği de “fair game” dır fakirin kitabında. Taraf’ın siyasi doğruculuk modacıları belirlemez benim ahlaki tepkilerimi.
İTÜ Konservatuarı’ndaki bir gençlik korosu yönetmeninin isminin Muhammed olmasına dahi tahammül edemeyen “bu masalarda namaz kılmak yerine bale yapsalar” diyen kadın sonunda hidayete erip “ninelerimizinki gibi eşarp” değil resmen bir tek saç telini göstermeyen (nedense?) “türban” içinde gördüğümde benim de ilk tepkim Vakit’inkinin aynısı idi.“Allah’ım sen her şeye kadirsin”
“İlahi adalet”
Poetic justice
Şiirsel adalet.
Seç beğen al Ahmet Bey!
Bunlar da darbeci hastalar, yaşlılar için bonus:
-GATA’dan “darbeden başka hiç bir şey yapamaz” raporu var!
-Dardecilik adamı hasta eder.
-Yakalanmak sağlığa zararlıdır.
-Darbe yetmezliği teşhisi konuldu.
-“Ağız tadıyla bir darbe görmeden gidersem gözüm arkada kalır” dedi.
PS: Bu da şu yürekler dağlayan “burs veriyordu” mevzuuana ilşkin bir haberden:
“Ergenekon soruşturmasıyla mercek altına alınan ÇYDD ve ÇEV burs verdiği öğrencileri nasıl fişlediği ortaya çıktı.
Ergenekon soruşturmasıyla mercek altına alınan Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği ve Çağdaş Eğitim Vakfı’nın burs için müracaat eden bazı öğrencileri “İmam hatipli”, “Başı kapalı”, “Çok ihtiyacı var ama gerici görünüyor” şeklinde fişlediği belirlendi… “
post nucleer apocalyptic syndrome
Dr.Vadininbo Zkurdu (ukraynalı uzman hekim – çernobil devlet hastanesi) uzaktan teşhisi , kendisi yaklaşmaya korkuyor …….apartopar ülkesine geri döndü
BeğenBeğen
hayatini kararttigi kiz sayisi egitim hayatina kattigi kiz sayisindan fazla olan basi geleneksel (!) usul baglanmis bandanali (!)
ninemiz. son yasananlar doping olmus , mucadeleyi birakacakken hayata yeniden sarilmis. biz : “kinle besleniyorlar , nefretleriyle ayaktalar ” desek kizarlar ….
bakalim RABB gormek isteyene kendisiyle daha nice deliller gosterecek ….
NOT: bekir bey tam da bu kaydi yazarken 10 dakika ara vermem gerekti. 15 tatilini Kur´an ogrenerek degerlendiren 11 yasindaki reyhanin biraz once okudugu ayet Al-i Imran : 119 . tevafuk diye buna mi deniyor ? 😀 daha cumlemi tamamlamadan o delillerden birini iste cikti karsima . ne diyelim gercekten de bizi dinleyen Biri var ;D
saygilar
BeğenBeğen
Sanıyorum ona deniyor Ayşemine Hanım.
BeğenBeğen
Yüksek müsadenizle..bu defa size katılmadığımı ifade etmek cüretini gösterebilir miyim..
Hissiyatınızı paylaştığımı belirtmeme gerek yok herhalde.Ben de ”o karı”yı her gördüğümde gerçek bir tiksinti duygusu ile yüzünü buruşturanlardan biriyim.Bahsettiğimiz kişinin ”Bizim istemediğimiz bir şeyin Türkiye’de olması mümkün değil”diyebilme cüretini gösterebilecek kadar yırtık ve arsız oluşu sayesinde yarattığı nice mağduriyetin de farkındayım..Hatta bu mağduriyetin dolaylı kurbanlarından biriyim.
Yine de kendisinin ekranlara yansıyan son halini gördüğümde ”vay be.. şu işe bak..sen nelere kadirsin Allahım” demek aklımın köşesinden dahi geçmemişti.Belki Vakitteki arkadaşlar kadar yaratıcı olmayışımın da bunda etkisi vardır bilemiyorum 🙂 ama aklımdan geçse bile bu düşüncemi açıklamayı uygun görmezdim doğrusu.Bu kadın yakalandığı ölümcül hastalığın çirkin izlerini kapatmak için başını örttüğüne göre bunu dilimize dolamamak için O’na merhamet duymamız gerekmez..Bu kadının yarattığı mağduriyetler ,yaşattığı acılar,bu tarz yorumları anlaşır kılabilir, fakat haklı kılmaz kanaatimce.Yanılıyor muyum?
Son olarak.. adaletin gerçekten yerini bulduğu gün, bu kadının bu memlekette karıştırdığı haltlar ortaya çıkacak ve az beyinli bir faşistten başka birşey olmadığı da anlaşılacak..ben sevinç çığlıklarımı o güne saklıyorum..
BeğenBeğen
Estağfurullah Hale Hanım. Tabii ki katılmayabilirsiniz (fazla sık olmamak ve sonunda yanlış düşündüğünüzü kabul etmek şartı ile 🙂 )
Yok , yok bir diğer gün sizin cümlelerinizi ben de kurabilirdim. Farkındayım hissiyatımın “kinci, duyarsız ” vb tavsifler getirebileceğini -ki tanıdığım bir çok dindar kimse de sizinkine benzer tepki verdiler olaya.
Herhalde beni en fazla tahrik eden olgu Taraf’ın taraf seçerken gösterdiği ilkesizlik ya da seçicilik. Adeta “dincilerle beraber” gözükmemek için olğanüstü bir çaba sarfediyor.
Gazza katliamları sırasında yazılarının ana temasının “kabaran antisemitizm” olmasına tepki gösterirken de ırkçı ifadeleri tasvip değil “neden tutarlı bir ahlaki ölçeğniz yok” idi problemim. Burada da Vakit’in temsil ettiği kesimin bu taife tarafından nelerin reva görüldüğünü göz önüne almak bu tekiyi erdemli kılmaz ama empatiye kurmaya yardımcı olabilir. Bir de Kartel Medyasında bu günlerdeki propaganda seline tepkiyi de hesaba katarsak bu söylem anlaşılabilir. Benim devişlik iddiam hiç olmadı. Vakit’çilerin yokturdur artık sanıyorum 🙂
Her hangi bir günkü Hürriyet’te Vakit’in burda yatpığına benzer pek çok örnek bulunabilir (Yıldıray yazısında Danıştay katilinin iftirası 90 yaşına yakın Saih Kunter Hoca’nın elinde idrar torbası ile bu karınınkinden çok aşağılayıcı muameleye maruz bırakıldığında “işte azmettirici” diye resmin koyanlardan bahsediyor) ama Vakit’e vurarak kendi farklılıklarını ortaya koymak biraz ucuz geliyoır fakire. Taraf ile kavgalılığım da onlardan beklentimin fazla olmasından.
Herhalde benim için ahlaki hulasa şu:
Eğer bütün medya bu kadın için Vakit’inki gibi bir tepki verse idi ben de Taraf’ın tepkisini verir idim. Lakin sağcı solcu dindar, dinsiz herkes Vakit’a saldırdığı için bu çifte standard rahatsız etti.
Not: “karı” ifadesini Perihan Mağden’den arakladım, uydu.
BeğenBeğen
Tepkinizde haklısınız.Sizin herhangi bir konuda çifte standarda zerre kadar tahammülünüzün olmadığını, bunun sizi çileden çıkardığını biliyorum.Çileden çıkmakta da haklısınız ayrıca..
Benim için son derece açıklayıcı bir cevap oldu.teşekkürler..
BeğenBeğen
Şahsen hakaret gibi bir amacım yok , hakaret de yok ,
sözleriyle ( fikir diyemiyorum ) yeterince madara oluyorlar zaten
“içinin çirkinliği dışına vurmuş” veya ” çirkin ve korkunç” demekle , tıpkı bir kızılderilinin işgalci/katliamcı avrupalılara ‘soluk benizli’ demesi kadar masumane bir tepki koymuş oluyorum ortaya.
BeğenBeğen
Evet bir resim 100o kelime konuşur. 2000 kelime de burda:
BeğenBeğen