Archive for the ‘Ortadoğu’ Category

ali-b-670Ali Bayramoğlu genel siyasi çizgisinde fazla zigzaklar olmayan, ilkeli bir köşe yazarı. Sorun tutarsızlık veya ilkesizlik değil, ilkeleri. Kendisini 15-20 yıllık takibimde edindiğim genel intiba, sol kökenli “liberaller”, demokratların muzdarip olduğu anti-devlet  ki bu çoğunlukla anti-biz şeklini alır- çizgisinden sapmaması. Anti-biz nedir? Basitçe, bizimle, bize ait olan şeyler, değerler ile, kollektif temsilcimiz olan devlet ile aynı çizgide olmayı zül saymak. Kanaatimce bu Batı’dan gelme “entellektüel olmak için iktidara muhalif olacaksın”(!) düsturunu bilmesinden ve kendisini böylesi seçkin bir gruba dahil etmesinden. Aksi,adamı yandaş, sahibinin sesi vb. nitelemelere maruz bırakır ki bunu kimse istemez. Bu çizgisinden dolayı Kaverengiburunlubeyazeskikaptan (veya kendi ifadesi ile Özkökgiller’in) dahi takdirine şayan olmuşluğu vardır kendisi bundan utanç duysa da.

“Biz haksızız” demeyi veya daha müşfik ve yanlış tabir ile “özeleştiri” yapmayı asli hatta biricik görev addedince artık Ülke’nin karşılaştığı her sorun veya olayda “çözüm” önermek kolay oluyor. (daha…)

Read Full Post »

Putinoil

Karikatür

Not: Bu yazıyı bir ay kadar önce Star-Açık Görüş için yazmıştım. Buraya kısmet imiş.

Rusya’nın Suriye’de Esed’ e nefes aldırma işlevi gören önce hava bombardımanı, şimdi de asker çıkarma planları ile devam eden  hareketlere   girişmesi gelişmesi, pek çok uzman tarafından Rusya’nın uzun dönem stratejik menfaatleri,  bölgedeki  güçler dengesi ve Rusya-Batı ilişkileri unsurları üzerinden bu sahife dahil bir çok  mecrada değerlendirildi.  Ama olayın konjunkturel de addedilebilecek ekonomi boyutundan yeterince bahsedilmedi.  Bu yazı o boyuta odaklanacak.

(daha…)

Read Full Post »

Bizim “kıyafetlerimin seçimi üzerinde eşimle bir modacı ekibi çalışıyor” Gandi, bu defa çark etmek için tamı tamına bir hafta bekleyerek Guinness rekorlar kitabına girdi! Suriye tezkeresini desteklemeye karar vermiş!

Ama “çark etti” demeyin kendisine “bana çark etti diyenin ana a….” (ayağını denk alsın demek istiyor) haaa!

Zira, dikkatinizi çekerim Meclis’ten çıkan Suriye_Irak tezkeresinde “Türkiye’nin bekası için” denilmiyor. Dolayısı ile nerden bilsin CHP’liler yapılanın Türkiye’nin mi, Madagaskar’ın mı, Grönland’ın mı bekası için olduğunu? Dolayısı ile TBMM’nin derhal toplanıp, bu tezkereleri yırtıp “Türkiye’nin bekası için” yazan tzkere çıkarsın istiyor.

Sadece bu da değil. Çıkan tezkere ülke güvenliğnin gerektirdiği müdahele ihtimalini ögörür iken Gandi’nin tezkeresi “aman ha Esed’ime dokunmayın, Süleyman Şah’tan bana ne, sadece Mehmetçik ABD-Fransa vs.’nin üzerine her gün tonlarca bomba yağdırıp durduramadığı IŞİD’cilerle göğüs göğüse savaşsın, “Koalisyon’un” ihtiyacı olan “kara gücü” olsun, Ayn-al Arab (pardon kurtarılmış Güney Kürdistan’ın Kobane Kantonu)’nu alsın PKK’lı kardeşlerimize teslim etsin ki, kolayca Kuzey Kürdistan’ı da fethetsinler, Reyhanlı katliamı türü Esed adına gerçekleştirilen saldırılarında lojistik zorluklar çıkmasın” diyor mealen. (daha…)

Read Full Post »

Büyük bir aksilik çıkmazsa, Yahudi ve daha küçük ölçekte Ermeni lobilerinin tüm negatif propagandalarına rağmen Hagel Obama’nın ikinci dönem Savunma Bakanı olacak. Beyaz Saray’dan sonra Pentagon’da da Yahudilerin istemediği birinin gelmesi pek ala Yahudilere izafe edilen gücün mutlak olmadığı gibi okunabilir ama Senato onay sorgulamasını dinleyen biri kendisini ABD Kongresinde değil Knesset’te zannedebilirdi de. Zira sorgulamada 179 kere İsrail ve 168 kere de Iran’ın adı geçmiş–ki onların da nerede ise tamamı İsrail bağlamında idi.

Savunma Bakanı Hagel’ı kötü haber olarak okuyanlar İsrail’den ibaret değil. Ermenistan da İsrail’den az kaygılanmıyor. İyi haber olarak okuyanların başında da Türkiye, Azarbaycan, Iran, Suriye ve Islam dünyası gelmeli. Her iki grubun sebepleri örtüşüyor. Birilerinin terch sebebi öbürleri için nefret sebebi. Bu sebeplere bir göz atalım:
1. Türk-Ermeni ilişkileri konusundaki yaklaşımı Türkiye’nin politikası ile büyük ölçüde örtüşüyor. Ereminstan-Türkiye ilişkilerinin iyileşmesinden yana ama “Soykırım”’ ın tanınması gibi bir ön şarta karşı. 2005 yılında Ermenistan’da yaptığı bir konuşmada şöyle dedi:

“1915te olanlar 1915’te oldu.Ben bir Amerikan Senatörü olarak, neler olduğu ve neden olduğuna karar vermeyi tarihçilere ve diğerlerine bırakmanın mevzuya daha uygun yaklaşım olduğu kanaatindeyim.”

2. İsrail’e soğuk. Ve lobisinin Kongre üzerindeki gücünden rahatsız. (daha…)

Read Full Post »

Buradaki bir çok yazımda ve Star Açık Görüş’teki “İsrail, AK Parti, Neoconlar, Asker ve Rodrikler” yazımda da ifade ettim: Batı’nın herhangi bir yerinde cereyan eden İslam düşmanı aktivitelerin altını kazıdığınızda çok büyük ihtimalle karşınıza Yahudi çıkar”.

Yalnız bunu söylediğinizde de “antisemit” damgasını peşinen yersiniz. Kusura bakma Roni Margulies, dikkat edersen “bütün Yahudiler” için bir şey söylemedim. Hatta saygı duyduğum Noam Chomsky, Norman Finkelstein, İsrael Shamir gibi pek çok vicdanlı Yahudi entellektüel var. Şahsen tanıdığım İsrael Shamir de mezkur düşünceme katılıyor. Hatta, Danimarka’daki “Hz. Peygamber karikatürü” olayının arkasında da meşhur ABD’li siyonist-İslamofob Daniel Pipes’ın olduğunu da ondan öğrenmiş idim (Ayşe Hür’ün favori kaynaklarındandır Pipes).

Hal böyle olunca, iki gün önce “İslama hakaret içeren film” ifadesini duyduğumda hemen “eminim Yahudi parmağı vardır bu işte” tepkisi vermiştim. Tabii ki yanılmadım.
*****
Haber

Hz. Muhammed’e hakaretler içeren ve protesto gösterilerine yol açan ‘Müslümanların Masumiyeti’ adlı filmin yapımcısı Sam Bacile, filmi ‘provokatif bir siyasi tutum’ için yaptığını itiraf etti. (daha…)

Read Full Post »

İsrail’in Washington’un en mutena muhitlerinde de Filistin’deki gibi yerleşim birimleri var, ama bu onun gücünün sonsuzluğu manasına gelmez.

Bekir L. Yıldırım

Bir zamanlar ancak “komplo teorisyeni” veya “antisemit” yaftası ile yapılan entellektüel şantajı umursamayacak kadar marjinalleştirilmiş olanların seslendirebildiği İsrail-Ergenekon bağlantısı Mavi Marmara sonrası ciddi olarak tartışılır oldu. Ama İsrail’in bu Türkiye’de iş başında olan hükümet hakkındaki yargısı da Ergenekoncularınki gibi, 2002’den beri fazla değişmedi. Bunda şaşılacak bir şey yok. İsrail bölgedeki hâkim pozisyonunu zayıflatabilecek herhangi bir güce tavır almayı bir varoluşsal ihtiyaç addetmiştir. Bunun muhataplarının Arap veya İslami unsurlar olması Haçlı zihniyetindeki gibi bir tarihi husumetten çok etrafındaki ülkelerin Müslüman olmasındandır. Yahudi (pardon İsrailli) için Müslümanlar ile diğer “goyim” ın farkı yoktur aslında. Mavi Marmara’ya yapılan muamele, 1965’te dost ve hami ABD’nin Suriye açıklarında seyreden USS Liberty gemisine yapılandan kötü değildi. Mavi Marmara’nın Furkan’ına da Gazze’de IDF’in yıkmakta olduğu evlerden biri ile beraber buldozerlenen Rachel Corrie tarifesi uygulandı

Devamı Star’da

Read Full Post »

Bu görüşe en az 30 yıldır sahibim. Burada sıkça tekrarlamayışımın nedeni Türkiye’deki Müslümanlar’ın bu korkutucu gerçek karşısında “bunlara teslim olmaktan başka çare yok” halet-i ruhiyesine (hani şu o”otoriteye karşı gelinmez” ve “güç caiz kılar” aforizmalarındaki bilgelik var ya? İşte o) katkıda bulunma korkusudur.

Bu görüşü ender de olsa ABD’de, alternatif medyada, hatta Harvard ve Washington’da dahi dillendirenler oldu (Bkz. örneğin: Israil’in Amerika’daki İllegal Yerleşim Birimleri). Kimisi fiyat ödedi, kimi de aşağıdaki örnekte görüldüğü gibi aslında Israil yanlısı duruşlarını kamufle etmek için “alternatif görüş” olarak bunlara da yer verdiler (bundan her gün Israil propogandistlerinin yazılarını yayınlayan, yönetimi Yahudi Wahington Post anladıysanız da, Balyozcu Çetin Doğan’ın ABD’deki neoconmen, Israil lobisi ile bağlantısı , damadı Dani Rodrik’in yazılarını düzenli olarak yayınlayan Radikal anladıysanız da fark etmez. Strateji hem “bak biz objektifiz, iki tarafı da yansıtıyoruz” diyebilmek, hem de karşı duranların yüreklerinde bahsettiğim yenilmişlik psikolojisini pekiştirmek). (daha…)

Read Full Post »

Yıldıray Oğur en sevdiğim köşe yazarlarından. Kanaatimce onun vicdanı de entellektüel derinliği de yüksek perdeden “muhalif, ezberbozan, populist olmayan, evrenselci, sosyalist, liberal vs” maskesi ile dünya iktidarının tezlerini yutturan kırk tane Murat Belge’yi cebinden çıkarır (Not: Bu Israil-muhibbi entelleri sigaya çektiğm yazı hafta içinde Star’da inşallah).

Gavurun “manufactured complexity” (imalat karmaşıklık) dediği lüzümsuz soyutlaştırma, sofistikeleştirme, mugalata da yok, kasıtlı muğlaklaştırma da yok Yıldıray’da. Sarih ve sahih akıl ve vicdan var.

Kendisi ve onun öncülüğünü yaptığı Genç Siviller’e muhabbetimi hiç gizlemedim. Çok önemli işler yapıyorlar bu genç arkadaşlar. Üzerine ölü toprağı serpilmiş toplumu uyandırma fonksiyonlarının değeri ilerde çok daha iyi anlaşılacak inanıyorum. (daha…)

Read Full Post »

Fethullah Hocaefendi’ye bir açık mektup yazıyordum aslında (zira bırakın kendisini, gazetelerinde yazan yeni yetme abilere ulaşmak dahi imkansız bu günlerde, -eski ve fazlaca da eski olmayan dostlar dahil). Organizasyonu’nun hali ve kendi çizgisi üzerine hasbıhal-şikayetname idi niyet. Ama gene inandığım iyi doğru ve güzele zarar verme korkusu ağır bastı ve vaz geçtim. Dedim ya, nalet olsun bendeki bu sorumluluk duygusuna!

Evet sorumluluk duygusu konumuz. Oysa her şey iyi gidiyordu Cemaat ile aramızda. Mavi Marmara Katliamı’na kadar onların kanallarında, ve şimdi laikçi kanallarda da, dünyanın dört bir yanından gelen Türk Okulları’ndan pırıl pırıl çocukları seyrediyordum. Doğrusu tam da anlayamıyordum meselenin özünü, hatta kafama Kürşat Bumin zihinlilerinkine benzer, “Gana’lı bir çocuk niye ağlayarak Türk İstiklal Marşı okur? Ve ben bundan gurur duymalı mıyım” (daha…)

Read Full Post »

Ahlaki doğrular aynı zamanda siyasi doğrulardır. Gazzeli ile fokları birleştiren, Başbakan’ın sevdiği ifade ile Yaradan’dan ötürü sevgi ve korumamızı hak etmeleridir. Üstelik onlar kendilerini bizden koruma konusunda Gazzeli kadar imkâna dahi sahip değiller. Mağduriyet, mazlumiyet, masumiyet ve korunma ihtiyacı itibarı ile Foklar da Gazzeli Sayın Başbakan!

Katar’daki ABD-İslam Dünyası Forumu’nda konuşan Başbakan Erdoğan bir kez daha “one minute” dedi Gazelinin dramına duyarsız Batılı güçlere. Davos sonrası süreçte pekiştirdiği ahlaki otorite ile sigaya çekti sorumluları. Ama kullanıldığı teşbihler ile kurşunları dostlara isabet etti ve mesajın etkisi azaldı. Başbakan; “Fokların avlanmasına karşı ayağa kalkan insanlık, Gazze’de fosfor bombalarıyla öldürülen çocukları terörle mücadelenin yan hasarı olarak görürse bundan adalet duygusu telafisi zor şekilde hasar görür. Gelişmiş dünya, kutuplarda nesli tükenen hayvanları önemsediği kadar, yağmur ormanlarını önemsediği kadar, buzulların erimesini önemsediği kadar çocukların katledilmesini de önemsemelidir” dedi. Zihnindeki hedef duyarsız Batılı iken sözlerdeki özne duyarlı Batı idi.

Devamı Star’da

Read Full Post »

Older Posts »